Küresel ekonomideki adaletsizlikler
- GİRİŞ26.11.2025 09:12
- GÜNCELLEME26.11.2025 09:28
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi son derece verimli geçti. Başkan Erdoğan, zirveye ilişkin "G-20'nin ilk defa Afrika'da gerçekleşmesinden memnuniyet duyuyorum. Güney Afrika'ya ilk kez 2005'te Başbakan olarak geldim. Her ziyaretimde Güney Afrika'dan güzel anılarla ayrıldım. Afrikalı dostlarımızın misafirperverliği, sıcaklığı beni her zaman etkiledi. Ülkemizde de Güney Afrikalı dostlarımızı misafir ettik. Münasebetlerimizde 20 yıl önce hayal dahi edilemeyen yerlere geldik. Türkiye olarak bu ivmeyi güçlendirerek devam ettirme arzusundayız" dedi. Zirve kapsamında çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla gerçekleştirilen ikili görüşmelerde; savunma sanayii, ticaret, enerji, teknoloji ve hava ulaştırması gibi kritik alanlarda iş birliği imkanları ele alındı. Türkiye'nin küresel ölçekte artan diplomatik ağı, bu temaslarda bir kez daha kendini gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin oturumlarında ve zirve sonrası düzenlenen basın toplantısında Türkiye'nin görüş ve önerilerini güçlü şekilde ifade etti. Bu yazıda Güney Afrika’daki G20 Liderler Zirvesi’nde Başkan Erdoğan’ın diplomatik ilişkilerini, gündeme getirdiği küresel ekonomide artan adaletsizlikleri ve Türkiye’nin yaklaşımını ana hatlarıyla ele alacağım.
YOKSULLUKLA MÜCADELE
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Johannesburg’da G20 Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen “Kimseyi Geride Bırakmadan Kapsayıcı ve Sürdürülebilir İktisadi Büyüme: Ekonomilerin İnşası, Ticaretin Rolü, Kalkınmanın Finansmanı ve Borç Yükü” oturumunda bir konuşma yaptı. Başkan Erdoğan, konuşmasında, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin temelini oluşturan "kimseyi geride bırakmama" taahhüdüne rağmen, dünya genelinde her 10 kişiden birinin hala aşırı yoksullukla mücadele ettiğine dikkati çekti.
Başkan Erdoğan, 2024 yılında yüzde 9 azalan toplam küresel kalkınma yardımlarının 2025 yılında yüzde 17'lere varan düşüşleri görmesinin beklendiğini belirtti: "Bu durum maalesef Afrika kıtası için çok büyük kayıplara işaret ediyor. Komşusu açken, tok yatmayan bir anlayışın temsilcisi olarak üzerimize düşen sorumluluğu, her türlü menfi koşula rağmen yapmaya devam ediyoruz. Resmi kalkınma yardımlarımızı 2023'te 6,8 milyar dolar seviyesinden 2024 yılında 7,4 milyar dolara çıkarttık. Ancak bu yardımlarla hedeflenen menzile ulaşmak imkansızdır" dedi.
KÜRESEL BÜYÜMEDE TİCARETİN KATKISI
Başkan Erdoğan, karşılaşılan sınamaların tüm ekonomileri etkisi altına aldığını vurguladı: "Küresel finans krizi öncesinde ticaret, küresel büyümenin en güçlü motoruyken, kriz sonrası dönemde tablo köklü biçimde değişmiştir. 1987-2007 döneminde dünya ticareti yıllık ortalama yüzde 7 oranında artarken, 2008-2014 döneminde yüzde 3'lere gerilemiş, küresel büyümeye katkısı belirgin şekilde zayıflamıştır.
Bugün küresel ticaretin yeniden canlanması için daha köklü bir uluslararası işbirliğine, yeni politika araçlarına ve sürdürülebilir tedarik zincirlerine ihtiyaç duyuyoruz. Uluslararası ticaret kurallarının kalkınmayı destekleyecek biçimde güçlendirilmesini ve bilhassa Dünya Ticaret Örgütü’nün özel ve lehte muamele ilkesine bağlılığımızın teyit edilmesini mühim görüyoruz."
DÜŞÜK BORÇLULUK
Başkan Erdoğan, günümüzde dünya genelinde toplam borçluluk oranının küresel hasılanın yüzde 324'üne ulaştığına dikkati çekti: "Türkiye'de ise bu oran yüzde 89 seviyesinde seyrediyor. Bu görece düşük borçluluk düzeyi bize hem yapısal dönüşümü hızlandırmak hem de yatırımlar için ilave kaynak ayırmak için önemli bir mali alan sağlıyor. Ancak ne yazık ki düşük gelirli ekonomilerin çoğu bu imkana sahip değil. Bu ülkeler yüksek finansman maliyetleriyle daralan mali alan arasında adeta sıkışmış durumdalar. Birleşmiş Milletler'in 2025 Borç Raporu'na göre, 3,4 milyar insanın yaşadığı ülkelerde faiz ödemeleri, sağlık ve eğitim harcamalarını aşmış vaziyette. Bilhassa düşük gelirli ülkeler için borç yeniden yapılandırma süreçlerinde adil ve eşit muameleye dayalı bir yaklaşımın benimsenmesini destekliyoruz. Türkiye olarak G20 ortak çerçevesi kapsamında katkı sunduğumuz Gana ve Etiyopya'nın borçlarının yeniden yapılandırılması sürecinde alınan mesafeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Kimsenin geride bırakılmadığı daha kapsayıcı bir küresel ekonomi inşasında tüm G20'yi daha fazla sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum" dedi.
Başkan Erdoğan, "Birleşmiş Milletler'in 2025 Borç Raporu'na göre, 3,4 milyar insanın yaşadığı ülkelerde faiz ödemeleri, sağlık ve eğitim harcamalarını aşmış vaziyette" dedi. Küresel ekonomide artan adaletsizliklere karşı daha kapsayıcı bir düzenin gerekliliğini vurgulayan Başkan Erdoğan; G20 ülkelerinin daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini, sürdürülebilir ve dengeli bir ekonomik mimarinin ancak ortak çabayla mümkün olacağını belirtti.
Başkan Erdoğan, "Küresel ticaretin yeniden canlanması için köklü bir uluslararası işbirliğine, yeni politika araçlarına ve sürdürülebilir tedarik zincirlerine ihtiyaç var. Bilhassa düşük gelirli ülkeler için borç yeniden yapılandırma süreçlerinde adil ve eşit muameleye dayalı bir yaklaşımın benimsenmesini destekliyoruz" dedi.
TÜRKİYE’NİN GÜÇLÜ İRADESİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için bulunduğu Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir görüşme gerçekleştirdi. G20 programı boyunca Türkiye, hem bölgesel barış hem de küresel ekonomik istikrar için güçlü bir irade ortaya kodu. Zirve temasları, iş birliklerinin derinleştirilmesi ve uluslararası dayanışmanın güçlendirilmesi açısından son derece değerli sonuçlar elde etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde ve konuşmalarında Gazze'de devam eden insani drama dikkati çekerek Türkiye'nin tavrını açıkladı ve uluslararası toplumun daha etkili adımlar atması gerektiğini vurguladı.
Güney Afrika'da "Barış için her yere koşturacağız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zelenskiy ile geçen hafta Ankara'da görüştük, yarın da telefonla Putin'le görüşeceğiz" açıklamasında bulundu. Zirvede Ukrayna–Rusya savaşının bölgesel ve küresel güvenliğe etkileri ele alınırken, barışın sağlanmasına yönelik Türkiye'nin yapıcı yaklaşımı bir kez daha öne çıktı.
Mustafa Yürekli / Haber7
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol