Nazım Hikmet'in iki yüzü
- GİRİŞ13.10.2009 10:17
- GÜNCELLEME13.10.2009 10:17
Sosyalist oluşlarıyla ünlü karı koca Zekeriya ve Sabiha Sertel'ler, sahibi oldukları Tan gazetesi ve Görüşler dergisinde demokrasi isteyen bir yayın politikası güdüyorlardı. O dönemde tek parti iktidarından kurtulmak isteyen Türkiye’yi demokrasiye geçirecek olan Demokrat Partililer de solcu aydınlara katılmış ve bir demokrasi cephesi oluşmuştu: Görüşler'in yazı kadrosunda Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Adnan Menderes'in adları, Aziz Nesin, Behice Boran,
Basın tarihine "Tan baskını" olarak geçen olay, 3 Aralık 1945 günü Hüseyin Cahit Yalçın'ın Vatan'daki makalesiyle başladı. "Kalkın ey ehl - i vatan" diyen Yalçın, memleketi sevenleri komünistlere karşı mücadeleye çağırıyordu.
O gün İstanbul Üniversitesi'nde birileri, elde Vatan gazetesiyle derslere girip öğrencilere "Kalkın ey ehl - i vatan" diye bağırdı. Az sonra bütün okul Beyazıt Meydanı'nda toplanmıştı. Yürüyüşe geçmeleriyle sayıları 10 bine ulaştı. Ellerinde Atatürk ve İnönü resimleri vardı. Zekeriya Sertel, anılarında Tan Baskını’nı CHP gençlik kollarının organize ettiğini anlatacaktır..
CHP’nin talimatıyla harekete geçen binlerce genç, doğruca Cağaloğlu'na, Tan matbaasına yürüdüler. Saat 10.00'da taşlamalarla başlayan saldırı, sopalarla binanın camlarının kırılmasıyla sürdü. Sonra gençler matbaaya girdiler. Ne var ne yoksa yağmalayıp, baskı makinelerini parçaladılar. Daktiloları, masaları, telefonları, kurşun harfleri pencerelerden attılar. Polis seyretti. İktidardaki CHP’nin emniyet teşkilatına açık talimatı böyleydi çünkü..
İşlem bittiğinde Tan matbaası bir harabeden ibaretti. Son yağmacı binanın üzerine bir Türk bayrağı dikti. Ve gençler kâğıt bobinlerinden bir beyaz halı oluşturarak saldıracakları diğer kitabevlerine doğru yürüdüler. Cağaloğlu’ndaki kitabevleri yağmalandı ve yakıldı.
Saldırıyı tetikleyen Hüseyin Cahit, ertesi gün olayları "Milli Türk mukavemeti" diye niteleyecekti. O mukavemet, Türk demokrasisinin sakat doğmasına neden oldu: Statükoyu savunup ayrıcalıklı seçkinlerin iktidarını savunanlar, Batı’da sağ gençliği oluştururken, Türkiye’de solu oluşturdu. Halkı, demokrasiyi, özgürlükleri savunanlar Batı’da sol gençliği oluştururken Türkiye’de sağı oluşturdu. İdris Küçükömer, Türkiye’deki bu siyasal çarpıklığın üzerinde durup makaleler yazacak, kitaplar çıkaracaktır ama sesini kimseye duyuramayacaktır..
3 Aralık 1945 günü meydana gelen Tan baskınından üç gün sonra Nâzım Hikmet, "Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim" diye başlayan “Piraye İçin Yazılmış Saat 21 Şiirleri - 6 Aralık
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet...”
Nazım Hikmet’in “onlar” dediği, CHP’lilerdir.. CHP’liler, ümidin düşmanı.. Akar suyun, meyve çağında ağacın ve serpilip gelişen hayatın düşmanı olarak tanımlar CHP zihniyetini.. Nazım’ın “CHP’ye ölüm..!” diye feryat ettiği bir şiiridir, okuduğumuz..
O dönemde, İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı’dır.. İktidar partisi CHP, İkinci Dünya Savaşı boyunca faşist Almanya ile İtalya’yı desteklemiştir.. Dönemin Cumhuriyet gazetesi arşivine bakılabilir. Nazım Hikmet, Zekeriya Sertel gibi dönemin sol aydını, CHP zihniyetini açıkça gericilik olarak tanımlamakta, statükoya karşı bayrak açmaktadır.
1945 Tan Baskını ile 27 Mayıs 1960 darbesi arasında, 15 yıl içinde sol ehilleştirilip kafese konmuştur.
Türkiye’de sol artık statükocu, militarist, Kemalist, laik ve darbecidir.. Her darbe öncesinde ortam hazırlarken görürüz artık solu. Sol darbeleri önce alkışlar, sonra dönüp söver.. Sol derin devletin kontrolünde bir harekettir artık..
Solun Türkiye’de yoldan çıkmasında Nazım Hikmet’in rolü büyüktür. Nazım Hikmet, 1645’te CHP için “Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim” derken, 1950’den sonra, CHP’nin safına geçmiş, af çıkarıp kendisini serbest bırakan Demokrat Parti’ye karşı acımasız saldırılarda bulunmuştur. Nazım Hikmet artık iki yüzlüdür; Tan olayını Demokrat Parti’nin yaptığını söyleyecek kadar pervasızlaşacak, “O, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran / O, büyük demokrat, O, hürriyetçi kahraman / Moskova'yı atomlayalım diyen insancı... / Kendine acımazsan bize bir parça acı. / A be Adnan Menderes, böyle bir dal kesilmez.. “ diyerek, Adnan Menderes’e yalan, iftira ve karalamalarla acımasızca saldıracaktır.
Mustafa Yürekli - Haber 7
mustafayurekli@gmail.com
Yorumlar10