Dünya savaşı Ermenistan'dan mı İsrail'den mi başlayacak?
- GİRİŞ22.10.2009 18:00
- GÜNCELLEME22.10.2009 18:00
Türkiye, 20. yüzyılın başına sardığı, 50 yıllık, 100 yıllık kronik iç ve dış sorunlarını çözmek istiyor. AK Parti hükümeti, “Demokratik Açılım”larla toplumda umutlar uyandırıldı..
Bu sorulanları, şöyle bir sırlamak bile.. ne kadar köklü ve çözümlerinin ne kadar zor olduğunu görmek için yeterli değil mi?
1-) ABD’NİN BÖLGEYE MÜDAHALESİ:
Öncelikle fotoğrafın bütününü ortaya koymalıyız: Bölgedeki başlıca sorunlar, ABD ve Batı emperyalizminin bölgeye müdahalesinden kaynaklanmaktadır. Bu gerçeği herkes kabul eder.
Üzerinde anlaşma sağlanacak bir gerçek de, Ortadoğu’yu ve Kafkasya’yı yeniden yapılandırmak için bölgeye askeri müdahale yapan, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal eden ABD’nin, mevcut sorunları canlandırıp büyütmüş olmasıdır.
Aklın yolu bir ise, şu gerçek de, üçüncü ortak kabul olarak ortaya konabilir: Bölgedeki amaçlarından vazgeçmeyen ama Irak’taki işgal kuvvetlerini geri çekmek isteyen ABD, Irak’taki karşıt güç odaklarını ve bölgede canlandırdığı tüm çatışmaların faturasını bölge ülkelerinin üstüne yıkarak çekilmek istemektedir.
Olaylara sağduyuyla bakan basiret sahibi her aydın, yakın geleceği görmekte zorlanmayacaktır: 1. Irak’ta Kürt-Arap, Sünni-Şii, Türkmen-Arap-Kürt çatışması.. 2. Irak-Suriye gerginliği.. 3. İran-Irak gerilimi.. 4.Azerbaycan - Ermenistan gerilimi.. 5. İsrail Filistin gerilimi.. Bütün bu sorunlar, bölgede patlamaya hazır bir bomba gibi bekleyen gerilimlerdir.
Bölgede “lider ülke” rolüne soyunan Türkiye, ABD’den bu gerilimleri de devralmaktadır.
Türkiye aydını, bir tarih bataklığı haline gelmiş bölgede, ülkenin yeni kurtarıcı rolünü iyi kavramak ve tanımlamak zorundadır.
2-) RUSYA’NIN HAMLELERİ:
Yazının burasında, inkar edilemez bir gerçeği daha ortaya koymak gerekmektedir: Bölgenin “yerli” emperyalist gücü Rusya da, bölgede giderek daha etkin rol oynamakta, ABD’den açılan boşluğu (ABD’nin etkisinin zayıflamasıyla) doldurmak için sabırsızlanmaktadır.
Rusya, enerji silahı, bölge ülkelerine yakınlığını ve eski etkisini kullanmaktadır.
ABD’den bağımsız davranabilmesi ve hatta ABD’ye karşı bir güç odağı olması, Rusya’ya bölgede ek bir ayrıcalık da kazandırmaktadır.
Türkiye’nin her adımında Rusya ile karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır.
Azerbaycan’la oluşan ilk gerilimlerde Rusya’nın Azerbaycan’ın koluna girmesi, Nabucco’yu çökertecek hamleleri arka arkaya devreye sokması şaşırtıcı değildir.
Eğer Türkiye gerçek bir güç olarak tarih sahnesine çıkacaksa ve bölgenin yapılandırılmasında söz sahibi olacaksa Rusya ile baş etmek zorundadır.
Ermenistan’da patlak verecek bir savaş, Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirecek ve bu savaş kısa sürede dünya savaşı boyutlarına tırmanacaktır.
Türkiye, bölgedeki yeni konumunu ve ağırlığını Rusya’ya diplomasiyle kabul ettiremezse, bu savaş kaçınılmaz gözükmektedir.
3-) İSRAİL FAKTÖRÜ:
Türkiye’nin Ortadoğu’daki çabalarını izlerken, özellikle Türkiye-İsrail ilişkileri değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek var: Evet, ABD, İsrail’in “ben merkezciliği”nden bıkmış, onu terbiye eden bir tutumu benimseyebilir ama bu, İsrail’den vazgeçtiği, ya da onun için İsrail’in önemsizleştiği anlamına gelmez.
Bu yüzden de İsrail’le arasını, bir başka düzlemde de olsa iyileştirmeyen Türkiye’nin, ABD ile ilişkilerini iyileştirmesi beklenemez.
Yani “model ülke” olacak Türkiye’nin, “modelliğini” İsrail’le birlikte yapması gerekecektir.
İsrail, arkasına aldığı ABD desteğine güvenip işgalci, suçlamacı ve çatışmacı politikasını sürdürürken, Türkiye dünya devletlerini yanına alsa bile, ABD ve AB’yi İsrail’in yanında, dolayısıyla karşısında bulacaktır.
Arap dünyası şimdilik Türkiye’yi kıskançlıkla ve kızgınlıkla izlemektedir. Bu ABD ve AB’yi de rahatlatmaktadır.
İran ve Arap dünyası, Türkiye’nin yanına geçerse, Türkiye-İsrail gerginliği, dünya savaşını başlatan bir çatışmaya dönüşebilir.
4-) İRAN TÜRKİYE REKABETİ:
Öncelikle ABD-İran ilişkisinin geldiği noktayı tespitte yarar var: ABD, İran’ı etkisizleştirme amacından vazgeçmemiştir.
Ama bunu İran’a askeri müdahale yapamayacağını anlamasından beri de İran’a bölgede bir rakip aramaktadır. Bu da Türkiye’dir.
ABD’nin umudu, Türkiye ile İran’ın bölgede liderlik çatışmasına girişmesidir.
Türkiye İran gerginliği, Rusya’nın da işine gelir.
ABD, AB ve Rusya, İslam dünyasını ikiye bölecek Sünni-Şii gerginliğini kaşıyıp İran Türkiye savaşının fitilini ateşleyebilir.
Türkiye-Ermenistan anlaşması sonrasında Şii Azerbaycan’ın İran’a yakınlaşması ve Türkiye’ye karşı İran-Azerbaycan öncülüğünde bölgede yeni bir yapılanmanın başlaması ihtimal dahilindedir.
Türkiye, Ermenistan açılımını gerçekleştirirken, sınırları görmeli; Azerbaycan’ı Rusya’nın ya da İran’ın kucağına atmamalıdır.
Türkiye, Suriye ve Irak’la gerçekleştirdiği komşularıyla ilişkileri geliştirme politikasını, bir an önce İran’la da gerçekleştirmelidir..
5-) KAFKASYA ÇATIŞMASI:
Türkiye-Ermenistan sınırını açmak bile Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini berhava etmekte, büyük enerji oyundan Türkiye’yi dışlayacak gelişmeleri tetiklemektedir.
ABD’nin dümen suyunda Kafkasya’da “liderlik” ciddiye alınır bir macera bile değildir.
Bütün bunların da ötesinde, sonuçta bu “düzenlemeler”, bölgeye emperyalist müdahalelerin bir devamı olarak gerçekleşmektedir. Bu yüzden de Türkiye üstünden sürdürülen bu girişimlerin her an geriye dönecek gerilimlerle birlikte var olduğu da görülmek zorundadır.
Elbette burada eleştirilen, bölge ülkeleri arasında ve halklar arasında yeni ve daha yoğun ilişkilerin önünü açacak adımlar atılması değildir. Bu adımlar elbette atılsın.
Ama bölgenin ve Türkiye’nin aydınlarının; Türkiye’nin demokratikleştirilmesi ve bölge halklarının, kendi kaderlerini tayin hakkı temelinde, emperyalist müdahalelere karşı birliği temelinde yakınlaşıp kardeşleşmesi, Türkiye halklarının burada üstüne düşeni yapması ve hükümeti de bu doğrultuda davranmak için baskılaması, son derece önemlidir.
Yoksa hükümetin, ABD menşeli bölgede etkinlik manevralarını, “bölge sorunlarını çözüyor” diye alkışlamak, sadece geleneksel yanılgıları tekrarlamak olur.
Türkiye İran stratejik ortaklığı bölgenin yapılanmasında güçlü bir eksen olacaktır. Türkiye İran ortaklığı, ABD, AB ve Rusya’yı hayal kırıklığına uğratacak ve bütün oyunlarını bozacaktır.
Türkiye- İran yakınlaşması sonrasında, Ermenistan veya İsrail üzerinden uygulamaya geçirilecek savaş senaryoları tarihin çöp sepetine atılacaktır.
Türkiye İran stratejik ortaklığı, dünya barışını, halkların özgürleşmesini ve adaletli bir dünyanın inşasını sağlayacaktır.
Türkiye-İran öncülüğünde başlatılacak İslam birliği politikasına, kısa sürede Pakistan ve Mısır da katılacaktır çünkü.
Mustafa Yürekli - Haber 7
mustafayurekli@gmail.com
Yorumlar26