Türkiye ve 'Bayraktar' metaforu...

  • GİRİŞ21.06.2025 10:32
  • GÜNCELLEME22.06.2025 10:24

Son 30 yılda bilgi, iletişim ve teknoloji alanındaki baş döndürücü gelişmeler, ülkelerin küresel rekabetteki yerini belirleyen temel faktörler hâline geldi. Türkiye, genç ve dinamik nüfusu sayesinde kabuğunu kırmaya başladı ve bu sürece hızlı uyum sağlamaya çalışıyor, savunma sanayi, iletişim altyapısı ve bazı stratejik sektörlerde dikkat çekici gelişmeler sağladı. 

Ancak ülkemiz bu olumlu sonuçlara rağmen, sistematik ve sürdürülebilir bilgi üretimi, yenilikçilik ve kolektif AR-GE kültürü açısından hâlâ birçok gelişmiş ülkenin gerisinde kalmıştır. 

Amacımız elbette Bayraktar güzellemesi ya da övgüsü yapmak değil, havacılık sektörü sivil ve askeri hava araçlarının özgün üretimi, geliştirilmesi, teknolojinin, bilginin ve bilim disiplinlerinin senkronize bir arada kullanılmasını gerektiren ve hataların asla tolere edilmediği önemli bir sektör. 

Baykar’ın  2 milyar dolara ulaşan geliri, bu konudaki başarılı üretim proseslerinin bilgiyi ve bilimi kullanma yöntemlerinin bir sonucu olduğunu bize gösteriyor. Ülkemizdeki diğer sektörlerin  Eğitimde, Tarımda, Sağlıkta, Savunma, Uydu Teknolojileri, Otonom sistemler ve Nükleer alanda zaman kaybedilmeden benzer yöntemlerin örnek alınması gerekmektedir. 

Dünyanın yeni süper gücü bilgi. Türkiye bu yarışa savunma sanayiiyle güçlü bir giriş yaptı; fakat bu adımı sürdürülebilir kalkınmaya dönüştürmek için daha fazlasına ihtiyacımız var.”

Bir değerin büyüklüğü, ancak benzerleriyle kıyaslandığında anlam kazanıyor. Bu yazıda Türkiye’nin bilgi üretimi, teknolojiyi kullanma kapasitesi, patent sayıları ve bu üretimin milli gelire yansıması gibi ölçülebilir verileri, diğer ülkelerle karşılaştırarak değerlendirmeye çalışacağız. Gerçekten de artık “şapkayı masaya koyup düşünme” zamanı gelmiştir.

Yeni Güç Ölçütleri: Bilgi ve Katma Değer

Günümüzde ülkelerin gücü, yalnızca coğrafi büyüklükleri, nüfusları, tarımsal üretimleri ya da askeri envanterleriyle ölçülmüyor. Artık çağdaş güç göstergeleri; bilgi üretimi, lisanslı teknoloji geliştirme, inovasyon, dış ticaret hacmi ve kişi başına düşen milli gelir gibi daha ölçülebilir ve katma değeri yüksek alanlara kaymıştır.

Ülkeler, sınırlarını artık sadece askerle, silahla değil; bilgiyle koruyor. Bu durum, modern savaş stratejilerinde açıkça görülüyor. Azerbaycan-Ermenistan, Hindistan-Pakistan, Rusya-Ukrayna, İsrail-İran gibi çatışmalarda klasik cephe savaşlarından çok, ileri teknolojiyle yapılan hava operasyonlarının belirleyici olduğu bir döneme girdik.

Yapay zeka algoritmaları ile yapılabilmesi ve daha bilmediğimiz yıkıcı ve öldürücü yüksek teknoloji silahlarının olduğunu unutmamalıyız. 

Tüm bu teknolojiler bilgiyi üretmekle mümkündür. Bu alanda bilgiyi üreten ve üretim yapan ABD,ÇİN,İsrail ve Rusya başı çekmektedir. Yakın gelecekte bu bilgi üretim ivmesi belki de insanlığın sonunu getirecektir 

Havada savaşmak için bilgi üretmeniz gerekiyor, eğer bunu başaramıyorsanız, bu bilgiye sahip ülkelerden onların verdiği kadar teknolojiyi tedarik etmek zorunda kalabilirsiniz. 

Nitekim Azerbaycan, Ukrayna, Pakistan ve Endonezya gibi ülkeler, yüksek teknoloji ihtiyaçlarının büyük bölümünü Türkiye'den karşılamaktadır.

Bilgi Sadece Savaş İçin Değil

Bilgi sadece savaş alanlarında değil; sağlıkta, tarımda, enerji üretiminde, eğitimde, ulaşımda ve yaşam kalitesini artıracak tüm alanlarda kritik rol oynamaktadır. Türkiye, özellikle savunma sanayii alanında gösterdiği başarılarla takdir edilen bir ülke konumuna gelmiştir. Ancak bu başarıyı diğer alanlara da yaymamız gerekmektedir.

Kolektif Bilgi Üretimi Eksik

Ne yazık ki Türkiye, bireysel çabalarla hızlı ilerlemeler kaydetse de kolektif bilgi üretimi ve kurumsal AR-GE kültürü oluşturma konusunda istenen seviyeye ulaşamıyor. Oysa kalkınma ve refah, sadece bireysel parlak fikirlerle değil, bu fikirleri destekleyecek sistematik yapıların kurulmasıyla mümkün olabilmektedir.

Bilgi Çağında Gücün Yeni Ölçüleri

Geleneksel güç unsurları; nüfus, yüzölçümü, asker sayısı veya tarım üretimi gibi kriterler artık ikinci planda yer alıyor. Günümüzde bir ülkenin gerçek gücü;

Yıllık bilimsel yayın sayısı,

Patent ve faydalı model başvuruları,

Yüksek teknoloji ihracatı,

Küresel markalar üretme kapasitesi,

Eğitim ve AR-GE yatırımlar

katma değer yaratan ve ölçülebilir kriterlerle değerlendiriliyor.

Bugün dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında yer alan ülkeler, aynı zamanda dünya genelindeki bilgi üretiminin de yaklaşık %80’ini gerçekleştiriyor. Örneğin:

ABD, yılda 600 binden fazla bilimsel makale yayımlıyor,

Çin, yılda 1.5 milyona yakın patent başvurusu yapıyor,

Güney Kore, her 10 bin kişiye düşen mucit sayısında dünyada ilk sırada.

Türkiye ise yıllık ortalama 40-50 bin bilimsel yayın ve 10-15 bin yerli patent başvurusuyla bu yarışta henüz sınırlı bir yer edinebiliyor.

Savunma Alanında Haklı Başarı, Diğer Sektörlerde Sorgulama Zamanı

Türkiye, özellikle savunma sanayii alanında son yıllarda gösterdiği ilerlemeyle dünya kamuoyunda dikkat çekmektedir. Bayraktar TB2, Akıncı gibi yerli SİHA sistemleri, Karabağ Savaşı ve Ukrayna-Rusya çatışmasında belirleyici unsurlar olmuştur. Bu başarılar, Türkiye’nin bilgi temelli ürün üretebileceğinin önemli bir göstergesidir.

Ancak şu soruları sormamız kaçınılmaz:

  • Aynı bilgi üretimi neden tarımda, sağlıkta, yazılımda, yeşil enerjide veya eğitim teknolojilerinde gerçekleşemiyor?
  • Neden Türkiye, hâlâ birçok teknolojik cihazların büyük oranda kullanıcısı veya montajcısı konumunda kalıyor?

Kolektif Bilgi Üretimi Neden Eksik?

Türkiye’de bireysel olarak başarılı mühendisler, yazılımcılar, bilim insanları sayısı her geçen gün artıyor. Ancak bu bireysel başarılar kurumsal sistemlere, üniversite-sanayi iş birliğine ve toplumsal faydaya dönüşmekte zorlanıyor. Nedenleri bunlar olabilir mi?

Kurumlar arası koordinasyon eksik,

Yatırımcılar kısa vadeli kazançlara odaklı,

Üniversitelerle özel sektör arasında güven ilişkisi yeterince gelişmemiş,

Kamu destekleri çoğu zaman bürokratik engellere takılıyor,

Fikir ticarileşmeden sönüp gidiyor.

Örnek olarak desteklenen projelerin önemli bir kısmı, prototip aşamasını geçemiyor.       

Start-up’ların büyük kısmı, beş yıl içinde faaliyetlerine son veriyor.


Bilgi = Patent = Ekonomi

Bir ülkenin sahip olduğu patent sayısı, sadece teknik buluşu değil, aynı zamanda bilgiye dayalı ekonomik üretim kapasitesini temsil ettiği görülmektedir.

Örnek: 2023’te

Çin, 1.57 milyon patent başvurusu ile dünyada ilk sıradayken,

Güney Kore 250 bin,

Almanya 160 bin,

Türkiye ise yaklaşık 9 bin başvuru ile listede 20. sıralarda yer aldı.

Patent sayısı düşük olan ülkeler, ürün yerine lisans ücreti öder, kâr yerine bedel öder.

İnovasyon üretmeyen toplumlar ise günümüzde tüketici olmaktan öteye geçemiyor.

Bilgi Olmadan Gelecek Yok

“Bilgi, artık sadece askeri değil, bireysel refahın da anahtarıdır. Bilgi varsa, gelecek vardır.

Sağlık alanında yapay zekâ destekli tanı sistemleri,

Tarımda sensör temelli verim artırıcı teknolojiler,

Enerji üretiminde nanoteknoloji destekli sistemler,

Eğitimde kişiselleştirilmiş dijital öğrenme altyapıları…

Tüm bunlar bilgiyle mümkün hale geliyor.

Türkiye, bu alanlarda bilgi üretimini artırmalı hem nitelik hem nicelik açısından sıçrama yapmalıdır.

Türkiye'nin savunma sanayiindeki örnek başarısı, potansiyelinin güçlü bir işareti olarak yer almaktadır. Ancak bu potansiyeli hayatın tüm alanlarına yaymak, refah devleti olmanın anahtarı. Bugün “bilgi üreten ve bunu ticarileştiren” toplumlar hem sınırlarını, hem ekonomilerini hem de kültürlerini koruyabilmektedir. 

Artık Türkiye için de bilgiye dayalı kalkınma modeli kaçınılmazdır.

Türkiye’nin Bilgi Üretiminde Dünya ile Karşılaştırması:

1. Patent Başvuru Sayıları (2023 Verileri

Not: Güney Kore her 10 bin kişide yaklaşık 5 patent üretiyor. Türkiye’de bu oran 0.1 civarında.

2. Bilimsel Yayın Sayısı (SCOPUS Verilerine Göre, 2022)

Türkiye, sayısal olarak 30. sırada yer almasına rağmen, yayın başına atıf ortalaması düşük kalmaktadır.

3. Yüksek Teknoloji İhracatı (Milyar Dolar – 2023)

4. AR-GE Harcaması / GSYH Oranı

Türkiye’nin Bilgi Üretimini Artırması:

Üniversite-Sanayi İş Birliği: Teşvik sistemlerinin performansa dayalı olarak işletilmesi
Patent Ticarileştirme Ofisleri: Üniversitelerde üretilen patentlerin sanayiye aktarılacağı yeni platformlar

Ulusal Bilgi Ajansı: Tüm sektörlere yönelik bilgi üretimini koordinasyonu
AR-GE’ye Vergi Teşvikleri: Özel sektörün AR-GE harcamalarına daha güçlü destek.

Genç Mucit ve Girişimci Fonları: 35 yaş altı buluşçular için özel hibe programları 

Türkiye'nin savunma sanayiindeki örnek başarısı, potansiyelinin güçlü bir işareti olduğu görülmektedir. Ancak bu potansiyeli hayatın ve teknolojinin tüm alanlarına yaymak, refah devleti olmanın anahtarıdır. 

Bugün “bilgiyi üreten ve bunu ticarileştiren” toplumlar hem sınırlarını hem ekonomilerini hem de kültürlerini koruyabilmektedir. Artık Türkiye için de bilgiye dayalı kalkınma modeli öncelikli olmalıdır. 

Artık sadece savunmada değil, eğitimde, tarımda, sağlıkta ve dijital dünyada da "Bayraktar" etkisine ihtiyacımız var.

KAYNAKÇA :

Patent Verileri

WIPO (World Intellectual Property Organization)

Patent başvuruları ve kişi başı patent istatistikleri

https://www.wipo.int/ipstats/en/
________________________________________________________________________________
TÜRK PATENT ve Marka Kurumu

Türkiye'deki yerli ve yabancı patent başvuru sayıları

https://www.turkpatent.gov.tr/

Yüksek Teknoloji İhracatı Verileri

World Bank - High-Technology Exports (% of Manufactured Exports)
Dünya genelinde yüksek teknoloji ihracat oranları

https://data.worldbank.org/indicator/TX.VAL.TECH.CD

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)

Türkiye'nin ihracat verileri ve teknoloji sınıflaması
https://www.tuik.gov.tr

Bilimsel Yayın ve Atıf Verileri

SCOPUS - Elsevier
Akademik yayın ve atıf veritabanı
https://www.scopus.com
__________________________________________________________________________________
Nature Index & Web of Science

Yayın kalitesi ve etki faktörü analizleri

https://www.nature.com/nature-index
https://clarivate.com/webofsciencegroup/solutions/web-of-science/

4. AR-GE Harcamaları

OECD Research and Development Statistics
OECD ülkeleri için AR-GE oranları ve karşılaştırmaları
https://data.oecd.org/rd/gross-domestic-spending-on-r-d.htm
__________________________________________________________________________________
UNESCO Institute for Statistics (UIS)
Global AR-GE harcamaları
http://uis.unesco.org/
__________________________________________________________________________________
TÜBİTAK Ar-Ge Göstergeleri Raporu
Türkiye’deki yıllık Ar-Ge verileri
https://www.tubitak.gov.tr/tr/istatistikler

Muzaffer Şafak / Haber7

Yorumlar7

  • Mustafa Halıç 14 saat önce Şikayet Et
    Üniversite yönetimi ve hocaları ve de öğrencileri siyasete ve diğer konulara odaklanmaktan ziyade öğrenime ve bilimsel konulara odaklanırsa daha güzel günler bizi bekliyor. Siyaset fikrimiz olsun, işimiz ve amacımız değil.
    Cevapla
  • Nesli 1 gün önce Şikayet Et
    İhracat ettiğimiz çoğu ürünün de montajcısıyız bahsettiğiniz gibi:( üretimi ve tüm bunları destekleyecek bir eğitim sistemi şart. Ne yazık ki eğitim sistemimiz bunları desteklemiyor:(
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Akıncı 1 gün önce Şikayet Et
    Çok faydalı gerçekçi bilgiler sapkamizi önümüze koyup rasyonel düşünmemiz gerekiyor
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • CENGIZ 1 gün önce Şikayet Et
    Aklın yolu bır.Her gecen gün değil saatler bile çok çok önemli. Her alanda:
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ali 1 gün önce Şikayet Et
    İyi şeyler oluyor fakat eksiler çok daha fazla. İç çekişme bitmeli ve bunlara odaklanmalı
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat