Sokaklar Kimin? Kural tanımayan merhametin bedelini kim ödeyecek?
- GİRİŞ09.08.2025 09:39
- GÜNCELLEME10.08.2025 10:35
-Toplumsal vicdan ile kamusal düzen arasında sıkışan bir gerçeklik: Merhametle başlatılan bir iyilik, kuralsızlıkla hem hayvanlara hem insanlara zarar veriyor.
Bu düzen nereye kadar sürdürülebilir? -
Türkiye’de hayvan sevgisi, son yıllarda hiç olmadığı kadar görünür hale geldi. Bu başlı başına olumlu bir gelişme gibi dursa da, sınırlarını aşan bir merhamet anlayışı;
Toplumsal düzeni, kamusal sağlığı ve güvenliği tehdit eder hale geldi.
Alışveriş merkezlerinde, toplu ulaşım araçlarında, restoran ve kafelerde sahipsiz hayvanlarla karşılaşmak artık sıradanlaştı. Bu durum ne insan ne hayvan sağlığı açısından sürdürülebilir değil. Üstelik bu tablo, hem hayvanlar için hem insanlar için ciddi sonuçlara yol açmaya başladı.
Sokak Hayvanı Sayıları ?
Türkiye’deki sahipsiz hayvan sayısı hakkında net bir istatistik yok. Ancak çeşitli kaynaklara göre:
• Sokaktaki köpek sayısı 4 ila 10 milyon arasında tahmin ediliyor.
• 2024 öncesi uygulamalarda barınaklara alınan köpek sayısı 779 bin iken, rehabilite edilen sayı yalnızca 600 bin civarındaydı.
• Türkiye genelinde 322 belediye barınağı, sadece 105 bin hayvana barınma imkânı sunabiliyor.
Bu tablo, Türkiye’nin sokak hayvanı sorununu “doğal akışına bırakılmış” şekilde yönetildiğini gösteriyor. Türkiye’de hayvan sevgisi, kapalı mekânlara kadar taşınırken, toplum sağlığı ve toplumsal güvenlik açısından önemli riskleri de beraberinde getiriyor.
Bu gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor:
• 2024 itibarıyla Türkiye’de sokak köpeği sayısı 4 ila 10 milyon arasında. Bazılarının verisi 1,3 milyon dese de nüfus kontrolü oldukça yetersiz
• Mevcut yasaya göre belediyeler 2028’e kadar binden 5’i (büyükşehirde binden 3’ü) oranında bütçe ayırarak barınak kurmalı ve bu hayvanları rehabilite edip sahiplendirecek aksi halde belediye yetkilileri 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilir.
• Mevcut kapasite: 322 barınak, toplam 105.000 hayvan kapasiteli. Oysa 4 milyon sokak hayvanına hizmet vermek için bu çok az.
• Yeni yasayla “sahipli” ve “sahipsiz” hayvan statüsü netleştirilmiş; sahipli hayvanlar dijital kimlikle Tarım Bakanlığı sistemine kaydedilecek, aksi durumda ciddi yaptırımlar uygulanacak
Bu sistemin çalışmasını sağlamak için:
• Kapalı alanlarda kuralcı denetim: toplu ulaşımda, AVM’de, otellerde ziyaret eden hayvanlara net sınırlar getirilmeli.
• Yasaklı ırkların kontrolü sıkılaştırılmalı: bu ırkların ağızlıksız/bağsız gezdirilmesi cezai yaptırımlarla engellenmeli.
• Barınak sistemi hızla güçlendirilmeli: mevcut kapasite yetersiz, ancak faydalı düzenlemelerle geliştirilmesi mümkün. Denetim ve şeffaflık sağlanmalı.
• Sahiplendirme ve kayıt sistemleri kesintisiz uygulanmalı: dijital kimlik, çip, kısırlaştırma ve sahiplendirme entegre edilmeli.
Barınak mı, Sürgün mü?
• Son düzenlemelere göre belediyeler, 2028’e kadar barınak kurmak ve hayvanları bu alanlara almak zorunda. Ancak kamuoyundaki yanlış algı şu:
“Toplatacaklar ve öldürecekler.” ?
Oysa amaç, sahipli ya da kontrollü yaşamın teşvik edilmesi. Her hayvanın sahiplendirilmesi veya doğal alanlara alınması sağlanmadan sokağa geri salınması zaten hem onların hem bizim için sorun.
Sahipsiz Sevgiden Sahipli Sorumluluğa
• Batı ülkeleri bu sorunu sevgiyle değil, sistemle çözdüğünü görüyoruz.
• Hollanda sokakta sahipsiz köpek bırakmayan tek ülke. Fransa’da hayvan refahı STK’ları profesyonel yapılar haline geldi. İngiltere’de hayvan sahiplenme ciddi bir prosedür ve sorumluluk gerektiriyor.
• Sahiplenip sokağa terk etmek, büyük cezalara var.
• Bizde ise hayvan sahiplenmek kolay, terk etmek sıradan. Her yıl yaklaşık 500 bin kedi ve köpek sokağa terk ediliyor. Bunun nedeni bazen bilinçsizlik, bazen ekonomik zorluk, bazen de “sıkıldım” tavrı. Yeni yasa bu konuda ilk defa gerçek yaptırımlar içeriyor: Hayvanı sokağa terk eden kişilere 60.000 TL’ye kadar ceza kesilecek.
Yasaklı Irklar ve Görmezden Gelinen Tehlike
• Türkiye’de Pitbull, Dogo Argentino, Boerboel, Tosa Inu gibi ırklar yasaklı. Ancak bugün birçok sahil kasabasında ve şehir parkında bu türlerin çocuklu ailelerin arasında ağızlıksız gezdirildiğini görmek sıradanlaştı.
• Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre 2024’te kayıt altına alınması gereken bu köpeklerin yalnızca %32’si çiplenmiş.?
• Toplu taşımada ise yönetmelik açık: Köpek ancak ağızlıklı olarak, Kedi veya küçük cinslerse taşıma çantasında olmak zorunda.
Bir Köpeği Sevmek, Onun Sorumluluğunu Taşımak.
• Hayvanlara dair toplumda oluşan iki keskin uç var artık:
Bir tarafta onları “tehdit” olarak görenler, diğer tarafta “aileden biri” gibi görenler. Bu uçlar arasındaki sağduyulu, bilimsel ve vicdani orta yol ise çoğu zaman sessiz çoğunluğun içinde kayboluyor.
• Alışveriş arabalarına oturtulan kediler, restoran masalarının altına uzanmış köpekler, AVM koridorlarında başıboş dolaşan hayvanlar… Bu görüntüler çoğu kişide “modernlik” veya “hayvan hakları” çağrışımı yapıyor olabilir. Oysa gıda hijyeni, sağlık güvenliği, toplum sağlığı açısından bu durum sürdürülebilir değil.
• Zoonotik hastalıklar bir yana, artan sayıda vatandaş özellikle çocuklarının güvenliğinden endişe duyuyor. Fobisi olan bireyler sosyal hayattan dışlanmış hissediyor. Üstelik itiraz edenler sosyal medya linçleriyle susturuluyor. Bu da meseleyi daha da derinleştirip kutuplaştırmasına yol açıyor.
Hayvan Hakları mı, İnsan Sağlığı mı? Yoksa Akılcı Bir Denge mi?
• Zoonotik hastalıklar (kuduz, parazit, tüberküloz, leptospiroz gibi) hâlâ ciddi risk.
• Alerjik bireyler, fobisi olanlar, çocuklar ve yaşlılar için denetimsiz temas ciddi travma yaratabiliyor.
• Denetimsiz ortamda hayvanlara karşı gelişen tepkiler şiddeti ve kutuplaşmayı körüklüyor.
Türkiye İçin Stratejik Öneriler
• Kapalı mekanlarda hayvan kontrolü zorunluluğu (AVM, restoran, kafe vb.) yasal olarak düzenlenmeli.
• Barınak kapasitesi hızla artırılmalı, hayvanların rehabilitasyonu ve sahiplendirmesi sağlanmalı.
• Mobil klinikler ve kamu bilgilendirmesi ile aşıkısırlaştırma seferberliği yürütülmeli.
• Kamu-vatandaş-STK iş birliği modeline geçilerek gönüllü destek teşvik edilmeli.
• Yasa yaptırımları uygulanmalı: terk eden, bakımevinden çıkarıp sokağa bırakan kişilere ve belediyelere ceza kesilmeli.
Yasal Düzenlemeler: Sokakta Yaşam Modeli Değişiyor
• 2024–2025 tarihli hayvan koruma kanunu değişikliğiyle “yakalakısırlaştırsal” metodu terk edildi; yerine “yakalakısırlaştırtutsahiplendir” modeli getirildi
• Sahipli hayvanlar Tarım Bakanlığı veri tabanına dijital kimlik ile kaydedilecek, sahipsiz hayvanlar ise bakımevlerinde tutulacak
• Sahipli hayvanlarını sokağa terk edenlere idari para cezası hayvan başına 60.000 TL, hayvan bakımevleri dışında hayvan bırakan yetkililere ise 50.000 TL ceza öngörülüyor
Gelişmiş Ülkelerden Örnekler
Hollanda
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sokakta köpek bırakılmayan tek ülke.
• “CNVR” (CollectNeuterVaccinateReturn) adlı ulusal sterilizasyon ve kayıt sistemi uygulanıyor.
• Toplumda barınaktan hayvan sahiplenme teşvik ediliyor, sokakta kontrolsüz yaşam neredeyse kalmıyor
Avrupa Birliği Genel Uygulamaları
• Almanya, Fransa, İspanya, Birleşik Krallık gibi ülkelerde barınağa alım, kısırlaştırma, mikroçip zorunluluğu ve sahiplilik teşviki ile sokak hayvanı nüfusu büyük ölçüde kontrol altına alınıyor.
• Hayvan terk eden sahiplere yüksek para cezaları ve hapis cezaları uygulanıyor
Fransa – SPA (Société Protectrice des Animaux)
• 63 barınakta hayvanları aşılıyor, kısırlaştırıyor, tedavi ediyor, sosyalleştirip sahiplendiriyor.
Avustralya – The Lost Dogs’ Home
• Victoria eyaletinde yılda yaklaşık 21.000 sokak/kimsesiz köpek ve kedi barındırıyor. Kısırlaştırma, sağlık bakımı, sahiplendirme ve mobil barınak hizmetleri sunuyor
Gelişmiş Ülkelerde Sistem Nasıl?
Avrupa’da ve ABD’de sahipsiz hayvanlar sokakta değil:
• ABD: Sahipsiz hayvanlar özel/yerel barınaklara alınır. Sahiplenilmezse uyutma (euthanasia) politikası uygulanır.
• Almanya: Sokakta sahipsiz hayvan görmek neredeyse imkânsızdır. “Tierheim” adı verilen hayvan barınakları aktif çalışır. Sahipsiz hayvanlara sokakta yaşama izni yoktur.
• Hollanda: Uzun vadeli projelerle sokak hayvanı popülasyonu sıfıra indirildi.
Bu ülkelerde merhamet duygusu, kural, denetim ve toplumsal sorumlulukla dengelenir. Türkiye'de ise duygular ön planda, sistem ise yavaş işliyor.
Kamusal Alanda Hayvanlar: Hijyen ve Güvenlik Riski
Restoranlar, oteller, kafeler ve toplu ulaşım araçlarında sahipsiz veya ağızlıksız, kontrolsüz hayvanların bulunmasının yarattığı ciddi etkiler
• Gıda güvenliğini tehdit ediyor
• Alerjik ve psikolojik rahatsızlıkları tetikliyor
• Yasal olarak işletmelerin sorumluluğunu artırıyor
“Yasaklı ırklar”ın dolaşımda olması ise ciddi can güvenliği sorunu yaratıyor
Yasaklı ırklar, (pitbull, dogo argentino vb.) ağızlıksız gezdirilemez ve sahipli olsa dahi kamusal alanda kayıt altına alınmalıdır. Ancak denetimler neredeyse yeterli değil.
Günümüzde, hayvanları sevmek, onları özgür bırakmak değil; onların güvenliğini sağlamakla olduğunu görüyoruz. Merhamet; kurallı olduğunda değerli hale geliyor.
Toplumun “hayvan sevgisi” anlayışı, artık AVM’lerden otobüslere kadar taşmış durumda. Bu durum, denetimsiz merhamet, insan sağlığı ve toplum güvenliğiyle çatışıyor. Sınırsız sevgi, bilinçli sorumluluğa dönüştüğünde gerçek anlamını kazanıyor.
Türkiye’nin artık bu “başıboş sevgi” anlayışından çıkıp, kontrollü ve sorumlu hayvan sevgisine geçmesi gerekiyor. Bu noktada barınak merkezli, sahipli yaşamı teşvik eden, kısırlaştırma ve çip zorunluluğu içeren bir sistem şart. Yeni yasal düzenlemeler bu yönde umut verse de, uygulama ve denetim olmaksızın başarmak zor gözüküyor.
Merhamet; sistemle, akılla, sorumlulukla birleştiğinde kıymetlidir. Duygularla yönetilen toplumlar çözüm değil, kaos üretiyor. Bugün sokaklarda gördüğümüz bu karmaşa, sadece bir hayvan sorunu değil; hukuk, sağlık ve güvenlik sorunudur. Ve çözüm, kimseyi dışlamadan herkesin ortak akılla hareket etmesindedir.
Kaynakça
• Hayvanlara Adalet Derneği (HAD)
• Kadim Hukuk: Yeni Hayvan Hakları Yasası
• Türkiye Barolar Birliği Raporu
• Wikipedia – Türkiye’de Sokak Köpeği Sorunu
• Euronews Türkiye - Yeni Kanun
Muzaffer Şafak / Haber7
Yorumlar16