Melittin

  • GİRİŞ22.11.2025 09:45
  • GÜNCELLEME22.11.2025 09:45

  **Melittin Mucizesi ve Üniversitelerimiz
Nahl Suresi 69

Bu yazı, iki yıl boyunca  yoğun araştırmaların, ulusal ve uluslararası bilimsel literatür taramalarının ve dünyanın önde gelen Tıbbi onkoloji merkezleriyle ve saygın medikal onkolog hekimlerle yapılan görüşmelerin derlenmiş özetidir.

Süre sonunda ,  amansız  hastalıkla mücadeleyi kaybederek,  dünyanın ve ülkemizin onkoloji gerçeğiyle yüzleştik. Bu süreçte, yabancı–yerli tüm literatürü , ABD’nin onkoloji protokollerini, Avrupa’nın tedavi modellerini, saygın tıp dergilerini, klinik tebliğleri, akademik raporları, hekim görüşlerini ve yüzlerce yerli ve yabancı araştırmayı titizlikle tasnif edip inceledik. Ancak “Tüm tüm çabalarımıza rağmen genç evladımızı kaybettik.

30 yıllık gazetecilik, iletişim ve teknoloji alanlarındaki mesleki birikimimle, ülkem için faydalı olabilecek her teknik bilgiyi analiz etmeyi kendime görev bildim. Bu nedenle, bu yazı duygusal değil; bilimsel, analitik ve sorgulayıcı bir çalışmadır. Tamamı uluslararası saygın kaynaklardan derlenmiş olup kişisel yorum ve kanaatten kaçınılmış bir sorgulamanın özetidir.

Bu süreçte, ABD merkezli Kanser tedavi protokollerinin küresel hâkimiyetini, üniversitelerimizin bilimsel üretim kapasitesini, onkoloji alanındaki ilerlemenin neden sınırlı kaldığını ve Melittin gibi doğal moleküllerin bilimsel gündeme neden giremediğini somut verilerle görme imkanını  elde ettik. 

Bu yazının amacı yermek ve küçümsemek değil, aksine bilimin neden bu  noktada ilerleyemediğini, neden özgün tedavi geliştiremediğimizi ve doğal moleküller üzerinde yeterince çalışılmadığının sebeplerini, komplo teorileri üretmeden ortaya koymaktır. 

Siz değerli okurlarımızın  da bu konudaki yorum ve düşüncelerinizle bize katkı sunmanızı ve paylaşmanızı talep ediyorum. 

“Yaratan, hiçbir hastalık yoktur ki, onun için bir deva yaratmış olmasın.”(Buhari, Tıbb 4)

Melittin Nedir?

Bilim insanları ,“Melittin, bal arısı zehirinin yaklaşık %50’sini oluşturan 26 Aminoasitli güçlü bir peptit.” (kısa zincirli bir aminoasit ) olduğunu bildiriyor.
Etkileri:

⦁ Kanser hücre zarında delik açması.

⦁ Tümör hücrelerinin membran bütünlüğünü bozarak içine nüfuz etmesi.

⦁ Apoptozu (programlı hücre ölümü) tetiklemesi.

⦁ Özellikle meme, melanom, pankreas ve glioblastoma kanseri üzerinde etkili olduğu görülen olağanüstü farmakolojik etki profil gösteren bir peptit” 

Dünyada bu konuda kaleme alınmış 100 lerce  yayın, bu verilerin mucize olduğunu  doğrulamaktadır.

Ayrıca ,Kur’an-ı Kerim’de.” (Nahl 69) arı hakkında geçen ayet, insanlığa büyük bir işareti hatırlatır

Modern bilim, bu ayetin  içeriğini ,bugün adım adım anlamaya başlamıştır. Arı zehrinin bir bileşeni olan Melittin, laboratuvar çalışmalarında olağanüstü bir özellik göstermiştir. 

Türkiye’de Melittin Çalışması Neden ilerlemiyor ?

Akdeniz Üniversitesi'ndeki bir doktor grubunun  çalışması:
⦁ Toksisite testleri 
⦁ Klinik kullanım için destek 
⦁ Malzeme ve laboratuvar fonu 
⦁ Klinik izin 

Yani bilimsel bir engelden çok sistemsel bir boşluk  var.

Bu konuya tekrar döneceğiz.

Şimdi Çuvaldızdan Önce, İğneyi Elimize Alma Vakti Gelmiştir.

Porsuk Ağacı (Taxus Brevifolia) ve Paklitaksel’in Bilimsel Arka Planı:

Porsuk Ağacı’nın Keşfi ve ABD’nin Üretim Süreci

1960’larda ABD Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI), Kuzey Amerika porsuk ağacının kabuğundan elde edilen bir molekülü tanımladı: Paclitaxel.
Bu molekül:

⦁ Mikrotübülleri stabilize ederek hücre bölünmesini durduruyor.
⦁ Özellikle meme, over ve akciğer kanseri tedavisinde temel ilaç olma vasfı var.
⦁ 1992’de FDA onayı aldığını biliyoruz.

Bu ilaç Bugün dünya onkoloji protokollerinin neredeyse tamamında yer alıyor.

ABD Yapıyor, Biz Neden Yapamıyoruz?

Türkiye’de Karadeniz bölgesinde Taxus baccata (Avrupa porsuğu) doğal olarak bulunan her şeyi zehirli olan ve hüdayinabit yetişen bir ağaç .

⦁ Üniversitelerimiz farmasötik ekstre çıkarmamıştır.
⦁ Patentli bir ilaç molekülü üretilememiştir.
⦁ Ulusal bir taxan araştırma merkezi  yoktur.

İlaç geliştirmek büyük laboratuvar, multi disipliner çalışmayı ve  devlet desteği gerektiriyor.  Bizde bu üçlü bir araya getirilememiştir.

Neden Bir Arpa Boyu Yol Alamadık?

Bugün kanser tedavisi, tüm gelişmiş teknolojilere rağmen hâlâ istenen sonuçları veremiyor. PET-CT /   PET-MRI / USG / Tomografiler / Genetik Analizler / Hedefli tanı cihazları / Radyoterapi / Gamma-Knife  ve daha onlarcası , Evet, bunların hepsi mükemmel.

Ancak sonuç?

Tedavideki başarı artışı sınırlı.
Hasta kayıpları hâlâ yüksek.
Protokoller 20 yıldır neredeyse benzer,

Neden, ABD’nin Protokollerini Uyguluyoruz?

Bugün onkoloji alanındaki tüm ana ilaçlar, tüm doz protokolleri, tüm algoritmalar ABD’deki birkaç büyük üniversite ve ilaç şirketi tarafından belirleniyor.

Onkologlarımız yılda onlarca kez  ABD’deki sempozyumlara ve konferanslara katılıyor.

Yeni yayınlanan protokoller…ve bu protokoller ülkemizde harfiyen uygulanıyor.
Peki neden?

⦁ Protokol lisansları ABD’de olduğu için mi?
⦁ İlacın kimyasal formülü ve dozları ABD patentine bağlı olduğu için mi?
⦁ Ülkemizde bu konuda özgün bir klinik çalışma yapılmadığı için mi?

Bu soruların cevaplarını önce Üniversiteler, rektörler, tıp fakülteleri, enstitüler ve yetkili merciler vermelidir.

ABD Protokollerinin Dünya Üzerindeki Hakimiyeti

Bugün dünya genelinde uygulanan kanser protokollerinin %80’i:

⦁ MD Anderson Cancer Center
⦁ Memorial Sloan Kettering
⦁ Mayo Clinic
⦁ Stanford Oncology
⦁ Dana-Farber (Harvard)
⦁ Johns Hopkins

tarafından belirleniyor. Bu merkezlerde:

⦁ Toplantılar yılda çok sayıda olmak üzere  ABD’de yapıyor.
⦁ Yeni ilaç dozlarını ve algoritmaları açıklar.
Dünya ülkeleri (Türkiye dahil) bunları harfiyen uygular.

Bu tıbbi zorunluluktan çok, Farmasötik Hegemonya meselesidir.

 

Küresel Onkoloji Pazarı;

Precedaence verilerine göre;

⦁ 2023: 154,5 milyar dolar
⦁ 2024: 172,4 milyar dolar
⦁ 2034 öngörüsü: 668 milyar dolar

PMC/ modellemesine göre;

Dünya, Küresel kanser ekonomisinin toplam büyüklüğü doğrudan ve dolaylı olarak 1,5 trilyon dolara ulaşmaktadır.

Bu devasa ekonomik yapı, doğal moleküllerin klinik aşamalara taşınmasını geri plana itmektedir.

ABD’nin Melittin’e olan  ilgisi !  ise hayli  ilginç .
Neden?

Çünkü melittin patentlenemiyor.
Doğal bir molekül.
İlaç şirketleri için ticari değeri düşük.

O zaman soru ağır:

Tıbbı kim yönlendiriyor? Bilim mi, ticaret mi?

ABD,  Melittin’i  Neden Faz-3’e  Taşımamıştır?

(Faz çalışmaları: bir ilacın insanlar tarafından  kullanılabilmesi için 4 Faz evresini tamamlaması gerekiyor:

 1. Faz 20 kişi /  2. Faz 100  /  3. Faz 1000 /  4. Faz binlerce denek 

Kritik Bilimsel Gerçek: Melittin Patentlenemiyor

⦁ Kimyasal bir patent çıkmaz,
⦁ İlaç şirketleri milyarlarca dolar kazanç üretemez,
⦁ Bu nedenle klinik fazlara taşınması ekonomik olarak “cazip” değildir.

Üniversitelerimiz Onkolojide Ne Üretti?”

Burada çok kritik sorular var:

⦁ Hangi üniversitemiz onkoloji alanında dünyada ses getiren bir çalışma yaptı?
⦁ Onkolog hekimlerimiz hangi kanser ilacı veya yeni bir tedavi tekniği geliştirdi ve ABD’de saygın dergilerinde yer aldı?

⦁ Hangi tıp fakültemiz kendi özgün tedavi protokolünü oluşturdu?

Sorular ağır ama gerçek.

201 üniversitemiz…
Onlarca tıp fakültesi…
Binlerce akademisyen…
Ama ortada dünyada referans alınan bir başarı neredeyse yok.

Türkiye Neden Kendi Protokolünü Üretemiyor?

⦁ Araştırma bütçesi yetersiz.
⦁ Üniversiteler klinik araştırma kültürü eksik.
⦁ Laboratuvar kapasitesi düşük.
⦁ Patent – Ar-Ge ilişkisi zayıf.
⦁ Akademik motivasyon : “yayın” odaklı, “ürün” odaklı değil.
⦁ Tıp fakülteleri büyük ilaç şirketlerinin protokol bağımlısı hâline gelmesi

Bu Soruları Neden Bir Gazeteci Soruyor, Üniversiteler Sormuyor?

Neden bu ülkenin akademisyenleri ve araştırma görevlileri ve üniversiteleri bu büyük soruları sormuyor?

⦁ Neden devletin kapısını çalıp ısrarla  “Biz Melittin ve diğer Moleküller üzerine ulusal proje ve destek  istiyoruz”  
⦁ “Biz de porsuk ağacından kendi ilacımızı çıkarabiliriz” demiyorlar?
⦁ Neden ABD protokollerini uygulamak yerine kendi protokolümüzü üretemiyoruz?
⦁ Milli savunma sanayinde olduğu gibi neden  başarı sağlayamıyoruz?

Sorular net: 

⦁ Neden kanser tedavisinde beklenen büyük sıçrama hâlâ gerçekleşmedi? Teknoloji gelişmiş olmasına rağmen ölüm oranları radikal yada lineer şekilde düşmüyor? dünya yeni molekül geliştirmekte neden İsteksiz?
⦁ Cevap karmaşık; fakat üç başlık her şeyin özünü anlatıyor.
Küresel protokol bağımlılığı , ilaç Tekelleri ve bilimsel inovasyon eksikliği.

Türkiye’de Üniversiteler: Çok Sayıda Kadro, Az Bilimsel Ürün?

⦁ Türkiye’de 200’den fazla üniversite ve Tıp fakültelerimizde yüzlerce akademisyen çalışıyor. Ancak onkoloji alanında uluslararası dergilerde yayımlanan özgün tedavi odaklı çalışmaların sayısı çok düşük
⦁ Bu çalışmaların büyük bölümü klinik gözlem niteliğinde ve yeni bir tedavi geliştirme amacından uzak.
⦁ Neden yeni bir molekül geliştiremedik?
ABD veya Avrupa’daki gibi araştırma merkezleri kuramadık?
Neden yerli bilim insanları yeni tedaviler üzerinde çalışamıyor?

Bu sorular eleştiri değil; bir ülkenin kendi geleceğine dair ihtiyaç duyduğu yüzleşmedir.

Bilimsel Veriler ve Gerçekler

⦁ Son 20 yılda küresel kanser tedavi başarı oranındaki artış yalnızca %8 seviyesinde.
⦁ Dünya genelindeki tedavi protokollerinin %92’si ABD merkezli.
⦁ Türkiye’de onkoloji alanında yayımlanan özgün çalışma sayısı yılda 10–15 arası
⦁ Melittin üzerine yapılan küresel yayın sayısı 300'den fazla değildir. Türkiye kaynaklı çalışmalar ise çok sınırlı.
⦁ Doğal moleküllerle ilgili yeni tedavi geliştirme programlarımız yok denecek kadar az.

Sonuç – Bilime, Sorgulamaya ve Yeniden Başlamaya hazır olmalıyız.

⦁ Bu yazı bir eleştiri değil; bir çağrıdır.

Türkiye’nin bilimsel kapasitesi vardır. Gençlerimiz yeteneklidir. Hekimlerimiz kabiliyetlidir. Eksik olan şey önceliklendirme, cesaret, destek ve bilimsel özgüvendir.

⦁ Melittin gibi doğal moleküller, bilimsel titizlikle ele alındığında bu ülkenin fark yaratabileceği alanlardan biridir.

⦁ Artık doğru soruları sorma, doğru alanlara yönelme ve bilimsel atılım yapma zamanıdır. 

Türkiye, millî savunma sanayinde olduğu gibi tıbbî alanda da bunu başarabilecek insan kaynağına, güce ve birikime sahiptir..

Kaynakça:

⦁ Wani, M. C., Taylor, H. L., Wall, M. E. et al. (1971). Plant antitumor agents. VI. The isolation and structure of taxol. Journal of the American Chemical Society.
⦁ Kingston, D. G. (2007). The shape of things to come: Structural and synthetic studies of taxol and related compounds. Phytochemistry.
⦁ Oršolić, N. (2012). Bee venom in cancer therapy. Cancer Metastasis Reviews.
⦁ Raghuraman, H., & Chattopadhyay, A. (2007). Melittin: a membrane-active peptide with diverse functions.Bioscience Reports.
⦁ NCI Annual Reports, U.S. National Cancer Institute.
⦁ FDA Oncology Data, U.S. Food and Drug Administration.
⦁ Anderson, M. et al. (2020). Advances and limitations in contemporary oncology protocols. NEJM.

Muzaffer Şafak / Haber7

Yorumlar15

  • Misafir 3 saat önce Şikayet Et
    İnşaAllah bu güzel yazıdan ders çıkaran birileri olur...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nurettin KILIÇ 3 saat önce Şikayet Et
    Helal olsun size tebrik ediyorum. Çok doğru söylüyorsunuz. Tıp'ın en başarısız dalı Psikiyatri ve Onkoloji hâlbuki Allah herşeyi Kur'anda anlatmış bitkisel çözüm ve Kur'an dua. Ama bizimkiler alışmış bir dönüm bostan yan gel yat oğlum Osman kime ne. Allah sizin gibi bu konuda yazanlar ve yayandan Allah razı olsun
    Cevapla
  • İskenderun lu 3 saat önce Şikayet Et
    Kimya mezunlarının şuan % 99 dokuzu atanmadan bekliyor pazarcılık işçilik gibi alanlarda çalışıyor artık kimya bölümleri öğrenci bulamıyor kimse tercih etmiyor. Tip fakülteleri de az öğrenci alıyor. Mezun olan doktor havada karada tercih ediliyor. Burda tezatlık yokmu. Neden kimya mezunlarınin önü açılmıyor. Mezun olanlara neden kendi alanlarında çalışma imkanı verilmiyor....
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Cengaver 4 saat önce Şikayet Et
    Tek kelime ile bravo
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ayten şafak 4 saat önce Şikayet Et
    Yazını çok beğendim babam aynı hastalıktan kırk yıl önce 2yil yaşadı yavrumuzda kırk yıl sonra 2yil yaşadı değişen bir şey yok özgüven olmalı tembellik yapmamalı beni Türk hekimlerine emanet edin diyen M.Kemal inguvendigi Türk tabibleri artık dogrulma zamanıdır size ,devletimize güveniyoruz
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat