Taşıdığımız değerli miras epigenetik

  • GİRİŞ27.12.2025 09:44
  • GÜNCELLEME27.12.2025 09:44

Teknolojinin gelişmesi, bilgiyi kürsülerin ve kapalı akademik çevrelerin duvarları arasından çıkararak bireyin erişimine açmıştır.

Araştıran, kafa yoran, neden–niçin–sebep ilişkisini takip eden ve buna zaman ayıran herkes; benzer kaynaklara ulaştığında benzer sonuçlara varabiliyor. 

Ben bir hekim değilim. Bu yazıyı da bir akademik otorite iddiasıyla kaleme almadım.
Bu yazıda dile getirilen hiçbir görüş, kişisel bir bilimsel iddia olarak sunulmamaktadır. Metin boyunca aktarılan bilgiler, büyük ölçüde derleme (review) makalelerden, hakemli bilimsel yayınlardan ve hem ülkemizde hem de yurt dışındaki saygın üniversitelerin açık erişimli çalışmalarından derlenmiştir. Amaç yeni bir tez ileri sürmek değil, mevcut bilimsel birikimin toplumla buluşmasını sağlamaktır.

Bu yazının amacı; bu bilgileri araştırmaya zaman ayırmaya gücü yetmeyen, bilimsel literatüre erişimi olmayan vatandaşları bilgilendirmektir.

Amaç yalnızca bilgilendirmek değil.

Biraz sarsmak,

biraz rahatsız etmek

ve mümkünse harekete geçirmek…

Çünkü bilgi paylaşıldığında güçlenir; saklandığında ise ihmale dönüşür.

Ve ihmallerin bedelini çoğu zaman kurumlar değil, insanlar öder.

Genler tek sorunlu değil, ama masum da değil.

Epigenetik, genetik biliminin tali bir başlığı olmadığını bilim insanları söylüyor . Bugün biyolojinin en rahatsız edici gerçeklerinden birini ortaya koyuyor.

Genlerimiz büyük ölçüde değişmez; fakat genlerimizin nasıl çalıştığı ve değişebilir. Olduğu tespit edilmiş

DNA dizimiz doğuştan belli. Ancak bu dizinin hangi kısmının aktif olacağı, hangisinin susacağı, yediklerimizden yaşadığımız strese, maruz kaldığımız çevresel etkenlerden travmalara kadar pek çok faktörle şekilleniyor, Epigenetik tam olarak bunu anlatıyor
Genin varlığı değil, ifadesi değişir diyor araştırmacılar

Aynı genetik altyapıya sahip iki insan, iki farklı hayat yaşadığında iki farklı biyolojiye dönüşebilir. İddiası artık kabul gören bir gerçeğe dönüşmüş

Bilimin Sınırı, Hikmetin Alanı

Genetik ve epigenetik mekanizmalar bugün büyük ölçüde tanımlanmış olsa da, bu sistemlerin tüm boyutlarıyla çözüldüğünü söylemenin mümkün olmadığı görülüyor. Hücre içinde işleyen bu karmaşık düzen, sayısız geri bildirim döngüsü, zamanlama hassasiyeti ve çevresel etkileşimle çalıştığı,

Bilim bu süreçleri tarif ediyor, ölçer ve anlamaya çalışıyor, ancak neden bazı eşiklerin aşıldığında farklı sonuçlar doğurduğunu, neden benzer şartlarda farklı biyolojik tepkiler geliştiğini her zaman açıklayamaz.

Bu noktada insan, ister istemez şu soruyla karşılaşıyor,Böylesine ince ayarlı bir sistem yalnızca tesadüflerin toplamı mıdır, yoksa arkasında daha derin bir hikmet mi vardır? 

İnananlar için bu karmaşık düzen, ilahi bir ölçünün ve müdahalenin varlığına işaret ettiği düşülmelidir. Bilimin henüz adını koyamadığı boşluklar, inanç dünyasında “kader”, “imtihan” ve “hikmet” kavramlarıyla anlam bulur. Bu, bilimi dışlamak değil; bilimin erişemediği alanlarda insanın aczini kabul etmesidir. 

Belki de epigenetik bize şunu fısıldıyor olamaz mı?, İnsan yalnızca genlerinden değil, niyetlerinden, sabrından ve hayat karşısındaki duruşundan da sorumlu değil midir?

Yediklerimiz: Sofra genlerle konuşuyor

Beslenme yalnızca kilo ya da metabolizma meselesi olmadığı . Bugün bilimsel çalışmalar, uzun süreli kötü beslenmenin, aşırı şeker ve ultra işlenmiş gıdaların bazı koruyucu gen mekanizmalarını baskılayabildiğini ortaya koyuyor. Buna karşılık dengeli ve doğal beslenme, hücrenin kendini onarma ve denetleme süreçlerini destekleyen genlerin aktif kalmasına katkı sağladığını söylüyor.

Dolayısıyla mesele sadece “ne yediğiniz” değildir.

Asıl mesele, bedeni hangi biyolojik iklimde sürekli tuttuğunuzdur.

Bugün sofrada yapılan tercihler, yalnızca bugünü değil, yarının biyolojik sessizliğini ya da direncini de etkileyebilir.

Stres: Görünmeyen ama kalıcı iz

Epigenetik etkiler söz konusu olduğunda stres, en hafife alınan ama en derin sonuçlar doğuran faktörlerden biri. Sürekli stres altında yaşayan bir bedende kortizol yalnızca bir hormon değil, hücrelere verilmiş uzun süreli bir alarm hâli 

Bu sürekli alarm durumu; bağışıklık sistemi, inflamasyon süreçleri ve hücre çoğalmasıyla ilişkili çeşitli kanser türleri, kronik hastalıklar genlerin çalışma biçimini etkileyebilir. Daha çarpıcı olan ise:

Uzun süreli stres ve travmaların epigenetik izleri, bazı durumlarda sonraki nesillerde biyolojik bir hassasiyet olarak ortaya çıkabilir.

Bu, “stres doğrudan miras kalır” demek değil

Ama şunu gösteriyor

Bazı insanlar hayata daha kırılgan bir biyolojik eşikle başlayabilir.

Soydan gelen miras: Kan değil, sessizlik

Epigenetik miras, kan grubu gibi açık ve net değil.

Daha çok, bazı genlerin neden hep “yarım sesle” çalıştığını açıklıyor

Savaşlar, açlıklar, göçler, ağır yoksulluklar, uzun süreli korkular…

Bunlar DNA dizisini değil, genlerin davranış biçimini etkileyebilir.

Bazen geçmiş, kanımızda değil;

Genlerimizin sessizliğinde taşınıyor

Bu bilgiler neden toplumun gündeminde değil?

Epigenetik 20 yıl önce başlayan ve yeni keşfedilmiş bir alan değil.

ABD’de Duke, Stanford, MIT, Harvard gibi üniversiteler bu konuda yalnızca makale yayımlamakla yetinmez; molekül keşfeder, ilaç adayları geliştirir, yöntem ve süreçler üretir. Bilgiyi patente, patente ürüne dönüştüren akademik bilgiyi üreten bilim  merkezleri haline gelmiş üniversitelerdir. 

Bizde ise çoğu zaman bilgi;

tez raflarında,

atıf listelerinde,

akademik puan tablolarında dolaşır.

Ortaya yeni bir ilaç çıkar mı?

Yeni bir yöntem?

Yeni bir proses veya  tedavi protokolleri?

Çoğu zaman hayır.

Bir zeka ya da kapasite meselesi olmadığı çok açık

sistem, öncelik ve sorumluluk kültürü meselesidir.

Bu süreçleri değiştirmek öncelikle devletin yetkili kurumlarının üniversiteler için gerekli ve zorlayıcı  tedbirleri alarak aşacağı görev olmalıdır.

Bunun somut örneklerini devletin milli savunma sanayinde gösterdiği başarısından biliyoruz. 

Ne yapmalıyız ?

Epigenetik tetiğe basmadan nasıl yaşanır?

Epigenetik biliminin en önemli mesajı şudur,

Risk, kader değildir. Ama ihmal edilirse kader gibi çalışır.

Burada söz konusu olan, genetik bir “namlusu dolu tüfek” metaforudur.

Genetik yatkınlık barutla dolu  bir namludur;

epigenetik ise tetiktir.

Ama biz tetiğe basmak zorunda değiliz.

Bilimsel literatür, epigenetik risklere karşı korunmanın mucizevi tek bir yolu olmadığını; fakat yaşam biçimi üzerinden anlamlı bir biyolojik tampon alan oluşturulabildiğini göstermektedir.

Beslenme: Aşırılıktan istikrara

Epigenetik açıdan mesele “şu yiyecek yasak, bu serbest” değildir.

Asıl mesele, bedeni uzun süre iltihap hâlinde tutmamaktır.

• Aşırı şeker, ultra işlenmiş gıdalar ve sürekli yüksek kalorili beslenme; hücresel stres yollarını kalıcı biçimde uyarabilir.

• Doğal, sade, mevsimsel ve dengeli beslenme ise hücrenin kendini denetleme mekanizmalarını destekliyor.

Buradaki koruyucu etki; mucize değil, istikrardır.

Ara sıra yapılan hatalar değil, sürekli yapılan ihmaller epigenetik iz bırakır.

Stresle mücadele değil, stres yönetimi

Stres hayatın dışına atılamaz.

Ama sürekli ve kontrolsüz stres, hücreye “tehlike hiç bitmiyor” mesajı verir.
Bilimsel çalışmalar;

• düzenli uyku,

• gündelik hareket (spor olmak zorunda değil),

• nefes ve farkındalık pratikleri,

• sosyal bağların korunması

gibi basit görünen alışkanlıkların, stres hormonlarının epigenetik etkilerini dengeleyebildiğini göstermektedir.

Burada önemli olan :

Stresin varlığı değil, sürekliliği ve çaresizlik hissidir.

Uyku: En ucuz ama en ihmal edilen koruma

Uyku, pasif bir dinlenme değil, hücrenin bakım saatidir.

DNA onarımı, bağışıklık dengesi ve gen ifadesinin düzenlenmesi açısından kritik bir dönem.

Çevresel yükü azaltmak

Hava kirliliği, sigara dumanı, ağır metaller, bazı kimyasallar…

Bunların hepsini hayatımızdan tamamen çıkarmak mümkün olmayabilir.

Ama maruziyeti azaltmak mümkündür.

Bilim, burada “sıfır risk” değil, daha az yük hedefliyor.

Epigenetik sistemler, yük azaldığında kendini toparlama kapasitesine sahip.

En önemlisi: Panik değil, bilinç

Epigenetik bilgi korku üretmek için değil, sorumluluk üretmek içindir.

“Bende genetik risk var” demek, çaresizlik cümlesi değildir.

Aksine, hayatı daha bilinçli yaşamak için bir uyarıdır.

Bilim şunu söylüyor:

Her şey kontrolümüzde olmayabilir

ama her şey kontrolümüz dışında da değildir algısın yerleştirmek

Son söz

Bu yazı bir hekimin ya da akademisyenin kişisel değerlendirmesi değildir.

Burada aktarılanlar; modern biyolojinin ve epigenetik biliminin, saygın akademik kaynaklarda açıkça ortaya koyduğu verilerin bir özetidir.

Bu soruları araştıran  bir gazeteci olarak sormak hadsizlik değil, vatandaşlık sorumluluğudur.

Çünkü üniversiteler yalnızca yayın üretmek için değil;

toplumu bilgilendirmek, yönlendirmek ve korumak için vardır.

Sessizlik tarafsızlık değildir.

Ve bilgi saklandığında masum kalmaz.

Bilginin suskunlukla değil, cesaret ve sorumlulukla taşınması gerektiğine inanarak…

İthaf

Bu yazı, genç yaşta Hakk’ın rahmetine kavuşan oğlumun aziz hatırasına..

Kaynakça

Epigenetik – Genel

• Jaenisch R, Bird A. Epigenetic regulation of gene expression. Nature, 2003

• Allis CD, Jenuwein T. The molecular hallmarks of epigenetic control. Nature Reviews Genetics, 2016

• Feinberg AP. Epigenetics at the epicenter of modern medicine. JAMA, 2008

Stres ve Epigenetik

• McEwen BS. Stress, adaptation, and disease. Annals of the NY Academy of Sciences, 1998

• Meaney MJ, Szyf M. Environmental programming through DNA methylation. Molecular Psychiatry, 2005

• Yehuda R et al. Intergenerational epigenetic effects of trauma. Biological Psychiatry, 2016

Beslenme ve Epigenetik

• Waterland RA, Jirtle RL. Early nutrition and epigenetic regulation. Molecular and Cellular Biology, 2003

• Hardy TM, Tollefsbol TO. Epigenetic diet and cancer. Epigenomics, 2011

• Mathers JC. Nutrition, epigenetics and disease. Proceedings of the Nutrition Society, 2008

Kurumsal Kaynaklar

• Harvard Medical School – Epigenetics Program
• Stanford University – Center for Epigenetics
• NIH – Epigenomics Roadmap
• Nature Reviews Genetics, Cell, Science, The Lancet

Muzaffer Şafak / Haber7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat