Pandora'nın kutusu
- GİRİŞ24.02.2011 05:52
- GÜNCELLEME24.02.2011 05:52
Günlerdir 'Soner Yalçın' zihniyetinin nefret söylemini ve bunun nefret suçuna dönüşüp hukuksal yaptırıma uğraması gerektiğini anlatıp durdum. Derdim Yalçın'ın Ergenekon soruşturması değildi. Alenen yapılan ırkçılık, kışkırtma, manipülasyon ve hepsinin üst başlığı olan nefret söylemine dikkat çekmek, bunun önüne geçmek için nefret suçuyla ilgili farkındalık yaratmaktı. Bunun için en azından bir tartışma kapısı açtığımı düşünüyorum.
Şimdi artık meselenin diğer boyutuna gelmenin vakti. Yani Yalçın ve arkadaşlarının tutuklanma nedeni olan Ergenekon terör örgütü üyeliği meselesine.
Orada perde açıldı sonunda. Bizim gazetenin istihbarat servisi müthiş bir iş başardı ve Yalçın'ın sorgu tutanaklarına ulaştı. Dün ve bugün bu resmi belgeleri AKŞAM'da okuyorsunuz. Ben size onların içinden en çarpıcı bulduklarımı seçtim. Ekleyeceğim fazla bir şey yok...
Gazetecilik adı altında alenen operasyonel istihbaratçılık faaliyeti yapıldığı ortada. Şu an esas merak konusu bu işi Yalçın'ın hangi kurumsal yapı adına yaptığı. MİT mi, JİTEM mi, yoksa yabancı istihbarat örgütlerinden biri mi? Ayrıca hala cevaplanması gereken karanlık noktalar var: 'Hoca' ile düzenli 'Dezenformasyon nasıl yapılır?' toplantıları yapanların kim olduğu gibi. 'Deniz Hakyemez, Deniz Hakan, Sait Çakır' benzeri sahte isimlerle, kimi zaman da imzasız şekilde emir doğrultusunda manipülasyon yapanlar da bu süreçte tek tek ortaya çıkacak, göreceğiz.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(Nagehan Alçı - Akşam)
Yorumlar5