Krizin gerçek adresi

  • GİRİŞ13.02.2012 09:43
  • GÜNCELLEME13.02.2012 09:43

Eski ve güzel söyleyişle ‘mahsus teşkilatlar’, yani gizli yapılanmalar, elbette herkesin uzanıp görebileceği bir yerde durmazlar, duramazlar. Onları ‘mahsus’ ve ‘özel’ kılan da budur zaten. Aklınıza düştüğü zaman kapısını çalıp ‘Anlat bakalım ne var ne yok’ diyeceğiniz yerler değildir bu yapılar.

Her mahremiyeti yanlış ya da kötü görmek, bazen telafisi güç hatalara neden olabiliyor. Devletin mahreminin olması ve bazı sorunları bu mahremiyetin koruması altında çözmeye çalışması değildir yanlış olan. Burada sorgulanması gereken, bu çözümü inşa eden siyasi aklın nerede durduğu ve bu süreci yönetecek güce ve yeterliliğe sahip olup olmadığıdır.

Şu halde Türkiye’nin neredeyse son 10 yılında, kimsenin konuşmaya dahi cesaret edemediği sorunların üzerine giden bir siyasi aklı, aklına estikçe hedef tahtasına oturtmak ve karanlık odaklara teslim olmakla suçlamak insaflı bir yaklaşım olmasa gerek.

Dindarlar hamal, liberaller öncü mü?

Türkiye’de yaşanan değişimin, eninde sonunda bu ülkenin hakim değerlerini öne çıkaracağını öngöremeyenler, kendilerini değişimin mimarı ve de olmazsa olmazı ilan ederek, sadece sürecin dışına itiliyorlar.

Düne kadar askeri vesayetin, daha doğrusu 27 Mayıs darbesinden bu yana memleketin başına bin türlü badire açan yargı-ordu-medya-sermaye şebekesinin yapıp ettiklerine laf olsun kabilinden karşı çıkanlar, bugün siyasetin ve milletin yeniden söz sahibi olmasından kendilerine nasıl pay çıkarıyorlar, anlayan beri gelsin. Kışla gitti, cami geldi endişesini dile getirenler, ne bu toprakları, ne camiyi, ne de bu ülkenin asıl omurgasını oluşturan dindarları tanıyorlar.

Türkiye’de din ve dindarlardan bağımsız bir değişim gerçekleştirmek imkansızdır ve daha başından yolda kalmaya mahkumdur. Dindar kesimleri bu sürecin hamalı olarak görüp, köprüden geçince yolunu ayırmaya niyet edenler, bir kez daha düşünmelidir.

Herkes kendisini bu gerçeğe alıştırsın: Bu ülkede demokrasi ve özgürlükler, İslam’ı ve Müslümanları öne çıkarır. Bu da az önce tarif etmeye çalıştığım ve eleştirdiğim liberal tezlerin aksine, bir arada ve barış içinde yaşamanın gerçek teminatıdır.

Tel Aviv’in rolü

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz


Nasuhi Güngör / Star

Yorumlar1

  • ahmet aksay 12 yıl önce Şikayet Et
    Bu konuda okuduğum en iyi yazı. Birkaç gündür gündemi teşkil eden bu konu üstüne ne yazılar okuduk! Çoğu son derece iddialı olan yazarlar meselenin ne olduğunu kendinden emin görünümlerde ortaya koyuyorlar, çatışma ve çatışan taraflar senaryoları yazıyorlardı. Sıkıntı verici tablolardı ortaya koydukları. Ciddî ciddî yazıyorlardı pişkinlikle. Bu yazı çoğu yazıdan farklı olarak sıkıntı verici ve sersemletici değil ferahlık verici ve gerçek duruma sağduyulu olarak dikkat çekici bir yazı. Bu ülkenin dinamikleri temelinde meseleyi ele alıp mevcut siyasî iktidarın yaklaşık 10 yıldır yapageldiklerini hesaba katan bir yaklaşımı, söyleyecek sözü olan bir yazarın kaleminden okumuş olduk.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat