BDP niçin çıldırdı?

  • GİRİŞ23.08.2012 09:40
  • GÜNCELLEME23.08.2012 09:40

Gaziantep saldırısı, kimin üstlendiği ya da üstlenmediğine bakılmaksızın, her yönüyle Türkiye’nin bölge politikasına verilmiş bir mesaj. İster taşeron olarak PKK kullanılmış olsun, isterse doğrudan bir istihbarat örgütü tarafından gerçekleşmiş olsun, fark etmez. Önümüzdeki dönemin ne kadar zorlu geçeceğinin de işareti.

Antep, kelimenin tam anlamıyla bir barış şehri. İşlerin iyi gittiği dönemlerde Türkiye ve Suriye arasındaki bütünleşmenin de merkeziydi. Hedef alınmasının temelinde bu özellikleri var. Hem sınıra yakın olması ve muhtemel entegrasyon adımlarının merkezinde yer alması, hem de şu ana kadar terör ve Kürt sorunu etrafında, çatışma bir yana, ciddi bir model olma özelliği taşıması, Antep’i saldırının hedefi haline getirmiş görünüyor.

Şehirde hayli ciddi bir Kürt nüfus var. Çok küçük istisnalar dışında şu ana kadar terör şebekesi burada etkinlik sağlayamadı. Nitekim 2011 seçimlerinde BDP destekli bağımsız aday Akın Birdal seçilemedi.

Bunun kabaca iki nedeni var. Şehre göç eden Kürt nüfusun hatırı sayılır bir kesimi Urfa ve Adıyaman’dan geliyor. Dolayısıyla terörle ve ayrılıkçı hareketle her zaman ciddi bir mesafeleri var. İkincisi Antep şehir olarak kendi içindeki ekonomik hareketlilik ve kültürel esneklikle bu tür arayışlara kolayca geçit vermiyor. Ayrıştırıcı değil, kuşatıcı bir atmosferi var. O bakımdan şehrin böyle bir saldırıyla karşı karşıya kalması, sadece Suriye sınırına yakın olmasıyla değil, bu ‘model’ olma özelliği ile yakından ilgili.

Tekrar Antep başta olmak üzere tüm şehitlerimize rahmet, yakınlarına sabır dileyelim. Gaziantep bu saldırıların dengesini bozamayacağı kadar sağlam bir yapıya ve son derece aklı başında karar vericilere sahip. İnşallah bunu da aşacaklardır.

***

Diğer taraftan meseleyi getirip birtakım iç çekişmelerin girdabında tartışmak, gündelik meselelerin uzantısı haline getirmek, ne yazık ki çok tehlikeli kapılar aralıyor. Terörle mücadelenin zorluğuna, şimdi bir de doğrudan bölgesel aktörlerin örgütlediği saldırılar eklendi. Dolayısıyla şimdi bizi çok daha zor bir dönem bekliyor. O yüzden söylediğimiz her şeyi, gerçekten sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir yerde tutabilmemiz önemli. Geçmişin hesaplaşmalarını bugüne taşımak anlamsız, yararsız;  ayrıca kışkırtıcı olmaktan öte gitmiyor.

Suriye’de Beşar Esad dönemi bitiyor. Ancak altını çizelim, sadece Esad’ın gidişi sözkonusu, yoksa mevcut rejim tüm karanlığı ve ittifakları ile devam edecek. En azından bir süre daha. Daha önce ifade ettiğim gibi, Şam’daki değişim konusunda ABD ve Rusya arasında adeta gizli bir mutabakat var ve Rusya’nın kontrolünde bir değişim sürecinin devam etmesi öngörülüyor.

Köşe yazısının devamını özgün kaynağından okumak için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat