‘Kurt kuyruğu’ zamanı...
- GİRİŞ06.10.2019 10:33
- GÜNCELLEME06.10.2019 10:33
Türkiye’nin kararı alınmış harekât konusunda bu denli itidalli davranması, sürecin her adımında mayın yoklaması kamuoyunda sabırsızlık yaratsa da, bizim keskin kritiklerimize maruz kalsa da, devletin iş yapma biçimi tam budur...
Aynı zaman geçişi, bölgesel ve küresel itirazları sönümlendirdi. Yani ‘oyalamanın’ karşılıklı olduğunu, Türkiye’ye “müttefikini eritme” şansı verdiğini eklemeliyiz.
Gelgelelim, dörtlü zirve (Türkiye-Rusya-Almanya-Fransa), Cenevre Süreci, artı, seçim döneminde Beyaz Saray’a yönelik azil girişimlerinin yarattığı ajandanın, harekâtta donma yaratacağı tahlilleri de var. Bunlar vaka. Ama çift yönlü de işleyebilir, kolaylaştırıcı olabilir!
Bir yandan da, ‘beklemenin’ yarattığı gerilimin, ordu, kamuoyu ve iç politika üzerindeki damar daralmaları da harekât ile açılabilir. Suriyeli misafirlerimizin oluşturulacak bölgede güvenli iskanı yatıştırıcı olacaktır.
Bütün haber kanallarının tartışma programlarında ‘erken seçim’ işleniyor. Muhalefete bakarsanız, yerel seçimlerin ertesi gününden itibaren ‘erken seçim istemiyoruz’ diyorlar. Ama tartışmaların bu şekilde ‘canlı’ tutulması ve bunlara verdikleri katkı aslında o demek...
Suriye konusundaki tutumlarınıza bakarsanız dc, işte Tarabya’daki konferanslarında görüldüğü üzere “hiç” ağırlığında. Ya, “Amerika ile mi savaşacaksınız” gibi çocuk aklı mertebesinde okumalar yapıyorlar ya da “ne işiniz var Ortadoğu’da, Akdeniz’de” türünden hayatın/dünyanın gerçeklerinden kopuk tahayyülleri var.
Hasılı; küresel şartlar, bölgesel konjonktür, güvenlik gerekleri kadar Türkiye iç siyasi şartları da harekatı önceliyor. Nitekim, Cumhurbaşkanı’nın Cumartesi günü yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin güvenli bölge politikası, Suriyelilerin evlerine dönmelerinde en makul politikadır” ifadesi de o demek...
***
Pazartesi günü gerçekleşen MGK toplantısında, kararlar içinde açıklanan ‘Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin yenilendiği maddesi de bu sıkışık işler arasında atlanmamalı...
BGSB’ni gören kişi sayısı sınırlıdır. Hiç açıklandığını da bilmiyoruz. Ama açıklanan MGK kararlarında hep Suriye/Fırat’ın doğusu işlendiğinden, son maddede yer alan bu “yenilemenin” sıradan bürokratik bir işlem olduğu yanlışına düşmememiz gerekir.
Burada nelerin “baştan değerlendirildiği” önemlidir! Acaba şu ortamda Türkiye’nin tehdit değerlendirmelerinin ilk sıralarında kim, kimler olabilir?..
***
Avrupa’nın Suriye için diyeceği kalmış mıdır? Türkiye’de gerçekleşmesi beklenen dörtlü zirvede netleşecektir. Macron’un günlük ‘ayak oyunları’ kurarak, oldu-bittiler yaratarak stratejik meselelerde varım demesinin hafifliğini görüyoruz. Ancak Almanya’nın ağırlığı var ve bu aşamada otomotiv sanayinin önemli bir markasını Türkiye’de konuşlandırmasını alacağı pozisyona işaret sayabiliriz. Almanya-Katar ilişkileri de aynı dosyanın eklerindendir, Berlin-Bağdat hattı da.. Aksi hal zaten ayağına sıkması olur.
Bağdat dedikten sonra Irak’ta yaşanan dalgalanmaları da nereye eklemleyeceğimizi düşünmeliyiz; Irak’ın iç dengesizlikleri bu ülkenin yıllardır çektiklerinden besleniyor olabilir. Yani bir iç zemin var. Ama bu zeminin İran ve Suriye konularında-tam da şimdi-kullanışlı bulanlar olup olmadığı takip edilmeli!
Dünya gündeminde Aramco, Körfez ülkelerinin Tahran’la yakınlaşması, ABD de seçimler var iken, Yüzyılın Planı sakatlanp Suriye’de finale bir kaç adım kalmışken, Bağdat’ın karışmasından şüphelenmek refleks olmalıdır...
İran’da önümüzdeki yıl parlamento, sonraki yıl Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. İsrail’de seçimlerin ardından Tel Aviv durulmuş değil. Bağdat’ı üzerine eklediğinizde.. Bu kaosu etkileyecek araç-gereçlerin sadece Türkiye’nin envanterinde olduğunu söylemek gerekiyor...
***
Bir harekat arifesinde ülkeler genellikle diğer sınırlarını politik olarak güvenlik altına alıp yola çıkarlar. Kıbrıs-Akdeniz-Ege’de Türkiye’nin üzerine abanan gelişmeler, Suriye’de Ankara’nın ayağını kısaltmaya yönelik akıl da içeriyor. Ankara buna stresi yükselterek karşılık veriyor.. Ki, bu da Türk dış politikasında yeniliktir. Yani sondaj/araştırma gemilerini yanlarında donanmanızla birlikte hareket ederken, çekip, takviye edip, daha ileri, burunlarının dibine ve gerilimli sulara sürmeniz bu demek ve doğrudur. Maraş kartı da oydu.
Yani, Mavi Vatan’a yönelik Yunan-Rum efelenmeleri bir tarafa arkasına konuşlananlara da “siz bilirsiniz”, “çoklu cepheleri savunabileceğinizden emin misiniz” demektir.
***
Bütünlüklü ele alındığının tekrar söylenmesi şart ayrı bir kalem de, Türkiye’nin ülke içi terörle mücadele, Irak ve Suriye konularını “aynı sepette” gördüğüdür. Sırayla/zamanla değil aynı anda/toptan çözümün işe yarayacağını düşünmesidir. Bunun iç politikadaki ayağı da aynıdır. Bu yüzden, günlük konuşmalarda ‘alakasız’ okunması, ‘anlaşılamaması’ sersemlik boyutunda analizlere sebep oluyor.
O halde harekat ne zaman?
Zemin tamamsa zaman size çalışır...
‘Kurt kuyruğu zamanı’nı odur.
YENİ ŞAFAK GAZETESİ
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol