İnternet yasası ve kara propaganda

  • GİRİŞ21.02.2014 10:32
  • GÜNCELLEME21.02.2014 10:32

Yasa üzerinden Gezi olaylarının bir benzerini çağırma teşebbüsleri oldu. Meclis'ten geçince bu kez "Abdullah Gül onaylama!" temposu tutarak koro halinde Gül'ün bu yasayı onaylaması halinde bütün inandırıcılığını, güvenilirliğini kaybedeceğini buyuran haber metinleri döşendi. Ortalık "İktidar bundan sonra 'sakıncalı' bulduğu her içeriği TİB aracılığıyla yayından kaldııtabîlir, tehlikenin farkında mısınız?" propagandasından geçilmiyor.

Hükümet endişeleri giderme konusunda hep yaptığı gibi geç kalarak tedirginliğin artmasına neden oldu, zaman geçtikçe belirli bir kitle sükûtun, yapılan ithamları ikrar etmekten ileri geldiğine kani oldu.
Ayrıca tamam olağanüstü bir zamandan geçiyoruz ama olağan zamanlarda da siyasi iktidar-medya ilişkileri, parlak bir sicile tekabül etmiyordu. Durum böyle olunca makul insanlar bile şüphe sahibi oldu.

Ancak Lütfi Elvan ın açıklamaları ve yasa metni gayet açık. Yasa özel hayata ilişkin verileri ve kişilik haklarını korumayı hedefliyor. Kişinin mahrem hayatına dair yasa dışı telefon dinlemeleri ve kamera görüntüleri gibi. Neyin özel hayat olup neyin olmadığı da bu kanunla düzenlenen bir şey değil, mahkeme bunun için zaten varolan başka bir yasayı referans alacak ve yine misal, referans alınan kanun maddesine göre de siyasilerin malları, mülkleriyle ilgili usulsüz durumlar "özel hayat" sayılmıyor.

TİB resen ya da talep üzerine harekete geçerek mahrem verileri ve kişilik haklarını ihlal eden yayını durdurabilecek, siteyi kapatmadan, (ki şimdiye kadar böyle bir durum olduğunda site tamamen kapanıyordu) sadece ilgili URL'nin kaldırılmasını sağlayabilecek. Ancak bunun kalıcı olması TİB'in veya şikâyetçinin mahkeme kararı getirebilmesine bağlı. Mahkeme de iddiayı geçerli görmezse yayın tekrar devreye girer.

Yasanın evvelki halinde internette yayınladığı içerik yasaklanan kişi, içeriğinin sakıncalı olmadığına dair bir mahkeme kararı getirmek zorundaydı. Gül'ün yaptığı değişiklikle, bu sorumluluk ilgili içeriğin sahibinden alınarak bu içeriğin özel hayatı ve kişilik haklarını ihlal ettiğini iddia eden TİB'e yüklendi.
İnternet üzerinden suç da işlenebildiği için, kişilerin kimle hangi tarihte ne kadar etkileşime geçtiklerinin yani "trafik bilgilerinin" iki yıl saklanması öngörülüyor.

Dikkat, konuşmaların ve iletişimin içeriği değil, etkileşimin ne zaman olduğunun, kimler arasında olduğunun ve ne kadar sürdüğünün bilgileri. Ve bu bilgilerin saklanması 2 yılla sınırlı.

Gelin görün ki Facebook'un 10. yıldönümünde kullanıcılarına 10 yıllık paylaşımlardan slayt oluşturarak yaptığı "Fi tarihiniz karşınızda, hepsini notettiydik" sürprizini "Aay ne şekeeer" diye karşılayanlar, bazı teknik verilerin saklanmasına 2 yıl sınırı getiren yasaya kazan kaldırmaktalar. Ört ki ölem...
İnsanların Facebook'a güvenip kendi parlamentolarına güvenmeyişlerinden anlıyoruz ki mesele kendi bilgileri değil.

Hazır hükümet-Cemaat birbirine girmiş, devlet-paralel yapı arasında varolıışsal bir kriz başlamış, ortalık şantajdan geçilmiyor, "Bi' göreydik, ortalığa dökülenden nasipleneydik" çığlığı bu resmen.
En azından öyle görünüyor ve özgürlük talebi gibi görünen bu itiraz maalesef utanç verici bir resimaltına dönüşüyor.

Mahrem alana tekabül eden bütün verilere yekten bir prensip kararı geliştirmek lazım oysa. Askerin özeli, Gülen'in özeli, Erdoğan'ın özeli, Cem Yılmaz'ın özeli diye ayırmadan... Geçmişte de bu kayıt kuyutlara meraklı bir insan olmadım, içinde bulunduğumuz dönemde de. Son dönemde yaşanan siyasi krizi başlatanın Fethullah Gülen'e bağlı kimseler olduğunu düşünmeme rağmen Gülen'in ses kayıtlarının yayılmasını da çirkin buldum. Önemli veriler içerse de mahkeme kararı olmadan edinilmiş ses kayıtlarıydı. Bir kişilik hakları gasbıydı.

Bu kadar basit. Gülen bu kayıtlardan zarar gördü. Çünkü onun bu yanını bilmeyenler öfkelendiler, kandırıldıklarını düşündüler. Bir insan iki kareden ibaret değildir oysa, ama işte dinlemeler, izlemeler insanı böyle gösterir, insanın hakikati ne olursa olsun onu eğer büker. Bu yüzden benim için en ilginç durum Gülen'e sevgi duyduğunu söyleyenlerin bütün bunlara son verebilecek bir denetime karşı olmaları.
Tahminlerim var ama bunun mantıklı ve etik bir izahı yok diye düşünüyorum.

Nihal Bengisu Karaca-Haberturk

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat