‘Öngörülebilir Başbakan’ için geri sayım başladı…

  • GİRİŞ14.03.2012 10:36
  • GÜNCELLEME14.03.2012 10:36

‘ÖNGÖRÜLEBİLİR BAŞBAKAN’ İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI…

Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan’ı, karmaşık konuları tereyağından kıl çeker gibi ayırıp sadeleştiren, , politik olanın aynı zamanda insani de olduğunu ve doğru politik duruş edinmenin rahat bir vicdan için en önemli unsur olduğunu hatırlatan yazıların sahibi olarak tanırız. Ama bir süredir yazıları, ‘en rahat yastık iyi bir vicdandır’ tematiğinden kopmuş durumda.  

 Kimse Altan ve arkadaşlarına ‘neden Başbakanı eleştiriyorsun?’ demiyor. Başbakanın yazarlara dava açmasının hoş olmadığı ortada; böyle bir durumda kimsenin Altan’ın kızmasına kızma hakkı yoktur diye düşünüyorum. Ama eleştirmek ayrı şey, Stratfor denilen  mecrayı mazeret gösterip,  ülkenin başbakanlık makamını neredeyse vatan haini olarak işaretleyen yazılar köpürtmek ayrı şey. Bazı itham ve iddiaların muhataplarına yer değiştirtip samimiyetinden kuşkuya düşürmesi de cabası.

 İlginç değil mi?  Taraf gazetesi çoğunlukla cemaat diye adlandırılan çevrenin itham edilmesine neden olan Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanması ile ilgili iddialar ileri sürülürken hiç ağzını açmıyor; bu iddiaların teyidi için Stratfor’un hacklenmesini bekliyor, sonra da sorumluluğu ‘zavallı’ dediği Başbakan’a yıkarak, durumu ‘polisine hakim olamamak’ olarak problematize ediyor. Bu tavırda gerçeğe dair samimi bir arayış izi göremiyorum.  Altan’ın Erdoğan ve baş danışmanına ağır kusurlar izafe ederkenki gerekçesi ise  ‘gazeteci maslahat gözetmez, yayınlar’ düsturu.  Ancak gazetenin yıllar yılı maslahat gözettiği, askeri vesayet karşısında hükümetin pek çok kusurunu görmezden geldiği bir vakıa. Demek ki maslahat gözetmemek diye bir şey yok aslında.   

Şimdi gazete,  bu ülkenin başına gelen her yönetimin ABD ile iyi ilişkiler kurmak, köprü ayı ve dayı arasındaki denklemde bir satranç ustası gibi davranmak  mecburiyeti içinde olduğunu yeni anlamış gibi davranmayı seçti. Bugüne kadar ‘bu düzen böyle gitmesin’ diyenleri,  anti Amerikancılığı, neo emperyalizm karşıtlığını  yekten ‘ergenekonculuk’ kapsamına alıp ona göre muamele eden bir gazetenin, şimdi kalkıp İbrahim Kalın üzerinden ‘milliyetçi’ hisler, duygular mooduna geçmesi ne kadar inandırıcıdır?  Velev ki iddialar doğru olsun, gazetenin hiçbir doz ve ölçü ayarı yapmadan savunduğu  ‘değişim’ ve  küresel hegemonyayla uyumlu olma bagajının pratiğe dökülmüş hali aşağı yukarı böyle bir şey değil miydi zaten? Şimdi, sızması istenen şeyi sızması istenen zamanda sızdıranlara ama kızgınlığından ama kibrinden dolayı çanaklık etmek; daha önce ‘tam bağımsız Türkiye’yi savunmuş da, Türkiye’yi yönetenler buna riayet etmemiş gibi davranmak , dürüst bir tavır değil, inandırıcı hiç değil.  

Tam bağımsızlığı savunan ve Batı’ya kategorik olarak karşı olanlar Türkiye’nin siyaset sahnesinden ya silindiler ya zayıfladılar.  Geride Rimbaud’u, Rilke’yi, Faulkner’i başucunda tutmakla beraber Batı’ya dönüp ‘seninle iyi ilişkilerim olsun isterim, lakin kendime ait bir ajandam da  olsun isterim, ve üzgünüm Rachel Corrie bir kahramandır ’ diyen, eser miktarda yerlilik emaresi gösteren bir nesil kaldı; bu dozu bile kabul edilebilir bulmayan küresel faşizmin yürüttüğü harekatın parçasıdır Stratfor musluklarındaki hareketlenme.   

İsrail’in ‘Hakan Fidan adamımız değil’ demesi bu ülkede müşteri bulacak bir antipropaganda değildi. Değiştirip  ‘İbrahim Kalın adamımız’ dediler; bu anti propaganda tutmasa bile lekeler, öyle de oldu. Batı ittifakıyla uyumlu bile değil, bir bütün halinde davranmamız gerektiğini düşünen  kibirli liberal demokratlara düşen de kendilerine çok haklı görünen hayal kırıklıklarını ve öfkeyi ,  Erdoğan’ı ‘öngörülemez’ ve rahatsız edici bulmaya başlamış küresel faşistler için elverişli bir kaydırak haline getirmek oldu.    

Hükümet bu tür kavgalardan ya meşruiyetine olan inancı tazeleyerek çıkacak, ya da bugün Taraf yarın başka aktörler aracılığıyla dövüle dövüle sindirilecek.  Bu kavganın ardındaki hedefin 2014 olduğunu, sözkonusu hengamenin içinden yine AK Parti’li ama daha ‘uyumlu’ ve ‘öngörülebilir’  bir başbakan çıkarmak olduğunu anlamayan kalmış mıdır, sanmıyorum. 

 Nihal Bengisu Karaca Habertürk

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat