İslâmsız Kürtlüğün cehennemin dibine kadar...
- GİRİŞ15.03.2016 09:35
- GÜNCELLEME15.03.2016 09:35
Önceki gün PKK, Türkiye'deki 9 Komünist örgütle; "Halkların Birleşik Devrim Hareketi" ismiyle birleştiklerini beyan etti.
Maksat, AK Partiye ve Türkiye'ye karşı birleşerek ortak savaş vermek...
Yaptıkları açıklama, bilinen arkaik Komünist söylem.
"Halklar, devrim, faşist, ıvır zıvır" gibi klasik yalanların gelip bağlandığı nokta 'Gericilikle mücadele' etmek!
Yani?
Adlı adınca İslâm'a ve Müslümanlara karşı topyekûn savaş ilanı...
Yoksa bunların, yeri ve zamanı geldiğinde ABD'yle, İsrail'le, Kemalistlerle, Beyaz Türklerle ve bilumum halk ve hak düşmanlarıyla ittifak ettikleri, herkesin bildiği bir durum...
O kadar yalanı, sırf İslâm'a düşmanlıklarını açık edebilmek için ardı ardına sıralamışlar anlayacağınız.
Bizim açımızdan bu durum, meşkûk değildi elbette.
Bunlar, her vesile ile İslâmî değerlere olan düşmanlıklarını açık etmişlerdi zaten.
PKK'nın meclisteki temsilcisi olan HDP'nin, seçim beyannamelerinde ve parti programlarında açık seçik yazılıydı tüm herzeler.
Açık söylemek gerekirse bu deklarasyonu yaptıkları için kendilerine teşekkür borçluyuz.
Neden mi?
Şundan:
Yaklaşık 4-5 yıldan beri sinsice bir tiyatro oynamakta olan bu örgüt, 90'lı yıllarda rejimin Kürt halkına yaptığı acımasız zulümleri ve öteden beri yok saydığı hak ve özgürlüklerini gerekçe göstererek, belli bir nüfus yüzdesini etki altına almıştı.
Tayyip Erdoğan önderliğindeki AK Parti iktidarının, bütün bu olumsuzlukları giderme yönündeki kararlı adımları, başta bölge olmak üzere tüm Türkiye'yi sahil-i selamete çıkarma istidadı gösterdi ve her şeye sıfırdan başlamak maksadıyla toplumsal barış için bir süreç başlatıldı.
30 yılı aşkın bir zamandan beridir sürmekte olan bir husumetin sonlandırılması maksadını taşıyan bu süreçte, şuan örgütün, aleni-gizli ittifak ettiği şer cepheler dışında kalan herkes, hepimiz, sırf bu müspet gelişmenin hatırına eleştiri ve rezervlerimizi buzdolabına kaldırdık.
Bunu da bölgenin mazlum halklarının hatırına yaptık tabii ki.
Örgüt, böylesi bir gelişmenin, sonunu getireceğini hesapladığı için olsa gerek, kendisini bidayette sahneye süren güçlere biat tazeleyerek asli vasfına rücu etti.
O günden beridir ortalık kan revan zaten.
Bütün bunlar yaşanırken, öngörülememiş yahut hesap edilememiş bir toplumsal arıza husule geldi.
Devletin, sulh ve sükûn için attığı adımları fırsat bilen örgüt, bunu halk üzerinde önce bir etkiye sonra da acımasız bir baskıya dönüştürme imkânı elde etti. Bu da kaçınılmaz olarak sandığa yansıdı ve aslında bir cinayet şebekesi olan malum örgüt, tuhaf bir şekilde kendisine meşruiyet alanı açmayı başardı.
Asıl sorun da buydu zaten.
Zira örgütün ahlaksız talepleri bu meşruiyet zemini üzerinden yeni bir kaos vasatı üretmişti.
Öyle ki, Kürt illerinde sadece örgüt sempatizanları değil, namazlı niyazlı Müslümanlar da HDP'yi yani PKK'yı destekleme noktasına geldi.
Bu durum, ipin tamamıyla kopmasından başka hiçbir anlam taşımıyordu doğrusu.
'İp'in yani ümmet bilincinin...
Bu tehlikeye işaret eden yazılarımıza ve kimi konuşmalarımıza, ilginç itirazların yükseldiğine tanıklık ettik çoğu kez.
Müslümanlıktan başka hiçbir şeyi öncelemediğini en yüksek sesle dillendiren bu satırların yazarı, Kürt olmasına rağmen, tuhaf suçlamalara maruz kaldı.
Dert mi ediyorum?
Açıkçası, umurumda bile değil!
Hele bundan sonrası için hiç değil!
Bu açıklama için onlara teşekkür etmemin sebebi de bu.
Müslümanlığını önemseyen Kürtler, çok açık bir şekilde bir yol ayrımına gelmişlerdir.
Ya, İslâm'ı seçip bu dinsiz, imansız, ateist, LGBTİ'ci, eli kanlı katil örgüt ve onun meclisteki temsilcilerine tavır alacak veya asabiyete mağlup olup onlarla aynı safta duracaklar!..
Gönlüm, kısa zaman öncesine kadar ümmetin en dindar topluluklarından birisi olan Kürtlerin İslâm'a hadimlik davasına baş koymalarından yana elbette.
Ama yukarıda süfli özelliklerini tadat ettiğim örgütle dirsek temasında kalmaya devam ederlerse de bu, kendilerinin bileceği bir şey!
Ben, Müslüman bir Kürt olarak tavrımı, buluğa erdiğim günden beri savunmaktan şeref duyduğum İslâmîlikten yana koyuyorum ve bütün kardeşlerimi de buraya çağırıyorum.
Son sözüm, başlığa da çektiğim şu cümlemdir!
İslâmsız Kürtlüğün cehennemin dibine kadar yolu var!
Huda bes, baki heves...
Yorumlar5