Gözü dönmüş haydutlara dair…

  • GİRİŞ26.06.2025 08:58
  • GÜNCELLEME26.06.2025 08:58

On yıllardır kendilerini bu milletten özenle ayrı tutuyorlar…

Kendilerini ‘asıl’ geri kalanı ‘parya’ addediyorlar…

Tıpkı Yahudiler gibi kendileri dışında kalanları ‘insan’ bile saymıyorlar ve bu insandan saymadıklarını ancak ve sadece ‘hizmetçi’ vasfına layık görüyorlar…

İsim vermediğim halde kimden ve kimlerden söz ettiğimi şıpınişi anladınız elbette.

Bunlar, on yıllar boyunca bir elleri balda bir elleri yağda keyif sürerek memleketin tüm değerlerini yağmalayanlardır.

“Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilik ile komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek, askere çağırdığımızda askere gelmek!” diyenlerdi bunlar.

Mazlum Anadolu halkına ‘bidon kafalı’, ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyenler de yine Anadolu insanının ürettiği imkânları har vurup harman savuran güruhun ta kendisiydiler…

Bununla birlikte ‘milli’ ve ‘İslâmî’ olan her şeye amansızca düşmandılar ve her fırsatta bu düşmanlıklarını fiiliyata dökmekten çekinmiyorlardı…

Bunlardan birisiydi Fatih Altaylı denen küfürbaz!

Ağzını açtığı zaman, fosseptik çukurundan çıkan kokuya benzer iğrençlikler sadır olurdu kendisinden.

Şu sözler 28 Şubat sürecinde nefret ettiği ve elinden gelse gözünü kırpmadan öldüreceği başörtülü kızlar için sarf edilmişti…

“Bir kadın var orada (Hürriyet gazetesinin manşetinde yer alan başörtülü öğrenciyi kastederek) kadın olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fahişe. Bir pankart açmış, öğrenci değil o, buraya getirilmiş bir fahişe... Üniversite önünde eylem yapanların arasında bakıyorum da öğrenci yoktur. Belki bir iki tane. Bunlar kevaşe kevaşe! (…)

Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; aşağılık şerefsizler!”

 

Sözleri sansürlemeden olduğu gibi yazdığım için özür dilerim ama nasıl bir ahlaksızla karşı karşıya olduğumuzu görmek açısından bu gerekli…

Gerekli zira ‘bizden gibi’ görünen kimi nadanlar, sırf hükumet karşıtlığı uğruna bu aşağılık özneye sahip çıkma rezilliğine tevessül edebiliyorlar.

Gerekli zira aradan geçen 25 yılın sonunda bütün bu yapıp ettikleri birçoklarınca unutuldu yahut hiç bilinmiyor…

Aradan geçen onca zamana karşın üslubunda ve yaklaşımında değişiklik olduğunu sananlar fena halde yanılıyorlar.

Daha birkaç gün önce bu memleketin cumhurbaşkanını, ölümle, suikastla tehdit etmekten çekinmemişti…

Yıllardır içimizde bir ukde gibi duruyordu bu aşağılık hakaretler.

25-30 yıl önce, hukukun bunların yakasına yapışıp hesap sorması lazımdı lakin her seferinde “düşünce özgürlüğü” iddiasıyla görmezden gelindi, yok sayıldı.

Memleketin asıl sahipleriydiler ya, ‘haklarıdır’ diye düşünüldü zahir…

Bu ve benzerleri de ‘ne kadar küfredersek, ne kadar aşağılarsak, ne kadar hakaret edersek nasıl olsa yanımıza kâr kalıyor’ diyerek her seferinde çıtayı biraz daha üst bir noktaya koydular ve iş cumhurbaşkanına hakarete, tehdide kadar vardı. 

Nihayet cesur bir savcı harekete geçti ve ‘gel bakalım, hesabını ver bu küstahlığın’ deyiverdi…

Sonrası, malum…

Yürüyen fosseptik çukuru ilk kez, uzun yıllar önce tıkılması gereken yerle tanıştı.

Bu mülevves şahsın, meri hukuk nezdinde suç işlediğinde zerre kadar şüphe yoktur.

TCK’nın 310/2 maddesi ile TCK 106/1’de belirtilen tehdit suçu açıktır.

Ben, meselenin bu kısmını tartışmaya gerek bile görmüyorum.

Bu hususta anılan şahsı her türlü ahlaksızlığa ve hukuksuzluğa karşın ölümüne savunan ‘sürüyle’ ilgili de bir şey demeyeceğim.

Onlardan ümidi kestim ve ne yapsalar artık şaşırmıyorum.

Sözüm, yazının başlarında işaret ettiğim, sözde ‘bizden görünen’ güruhun ‘tutuklama doğru değildir’ yönündeki vicdansızca açıklamalarına…

İşte bunlar yüzünden, on yıllar boyu hakarete, aşağılanmaya, tehdide ve zulme maruz kaldık.

Bunların, kendilerini memleketin asıl sahibi sanan bu jakobenlere boyun eğmesi ve hatta yeri geldiğinde onlarla birlikte aynı safta durmaları nedeniyledir ki, birkaç gün önce Denizli’de canavar bir kadın, mesture bir hanıma hakaret etmekle yetinmedi ve fiziki saldırıda bulundu.

Bu nadanlara göre o terörist kılıklı kadın da tutuklanmamalıydı ama şükür ki, nöbetçi mahkeme vesilesiyle de olsa terörist özentisi o canavar tutuklandı ve hak ettiği yere gönderildi.

Açıkça ifade ediyorum, bu aşağılık hakaretleri sindiren, bu saldırıları normal karşılayan kim olursa olsun, onurdan ve haysiyetten mahrumdur!

Bakınız, cumhurbaşkanını ölümle tehdit edecek denli cüretkârlar!

Kucağında 2 yaşında çocuğu olan bir hanımefendiye türlü hakareti savurduktan sonra darp edecek denli gözü dönmüş bunların!

Açık açık, ‘İsrail saldırsa hiçbir şey yapmam, ülkeyi terk ederim’ diyecek düzeyde bu memlekete ve bu halka düşmanlar.

Bundan da ötesinde Türkiye’ye saldıracak olan kim olursa olsun, içeriden bilgi sızdırmayı hatta gönüllü ajanlık yapmayı kendilerine vazife bilecek kadar nefret dolular!...

Şimdi soru şu:

Mevcut durumda böylesine saldırgan, pervasız ve cüretkârlarken destekledikleri parti iktidar olursa ne yaparlar?

Siz söylemeden ben cevaplayayım.

Hiç şüpheniz olmasın ki, bir kaşık suda boğalar!

Ondan öncesinde de yaşlılarımıza ve bebelerimize varıncaya işkenceden geçirirler yüreklerini soğutabilmek için.

Emin olunuz ki, böylesi bir vasatta, ölüm bile nimet olur…

Bu söylediklerimi abartılı bulanların şaşarım aklına…

Girin sosyal medya unsurlarından birine ve izleyin neler yazdıklarını ve söylediklerini…

Yahu ona bile gerek yok!

İşte, cumhurbaşkanına yöneltilmiş o aşağılık tehdit daha taptaze ve dumanı hâlâ tütüyor!

Söyler misiniz Allah aşkına Sayın Cumhurbaşkanını tehdit edecek derecede gözü dönmüş bir haydut, sana bana neler yapmaz!

Tam bu noktada Bediüzzaman’ın bir sözünü, hatırlamanın tam zamanı.

“Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.”

Bu sözü şöyle sadeleştirmek mümkün…

Aç canavara karşı şirinlik gösterisi, onu merhamete getirmez!

Bilakis iştahını arttır ve sana yaptığı zulüm nedeniyle harcadığı mesainin de bedelini ister…   

Kimse, yıllar, yıllar önce olması gerekenler daha yeni oluyor diye endişeye kapılmamalı.

Hesabı sorulmamış zulüm, yeni zulümlere kapı aralar ve bedel katlanarak büyür.

Bu yüzden fırsatınız varken zalimlerle hesaplaşma cesareti gösterin!

Zira onursuzca yaşamak zilletlerin en büyüğüdür.

Nihat Nasır / Haber7

Yorumlar157

  • Ali 35 dakika önce Şikayet Et
    Aynen kıymetli yazar gibi düşünüyorum.
    Cevapla
  • Sıradan bir Türk 41 dakika önce Şikayet Et
    Harika bir yazı. Özetle Sednaya'da ne olduysa aynısını yaparlar. Ama artık karşılarında yek pare cahil bırakılmış Türkler yok artık. Herhangi bir taşkınlıklarında bir Ömer Halis çıkar gerekeni yapar.
    Cevapla
  • a.dağdelen 1 saat önce Şikayet Et
    Hislerimize tercüman oldunuz Allah razı olsun
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Köylü 1 saat önce Şikayet Et
    Hem o canavar vicdansız zâlime karşı zaaf göstermekle, kendisini ezdirmeye teşci' eder. Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zâlimin yüzüne tükürse; kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur. Evet, tükürün zâlimlerin hayâsız yüzlerine!.. ....... Kahrolayım, eğer idama esirgersem! Mert olmayayım, eğer ölmeye gülmekle gitmezsem! Bediüzzaman Said Nursi
    Cevapla
  • Köylü 1 saat önce Şikayet Et
    Hem madem bir zâlim ve vicdansız bir adam, birisini yere atıp ayağıyla onun başını kat'î ezecek bir surette davransa, o yerdeki adam eğer o vahşî zâlimin ayağını öpse; o zillet vasıtasıyla kalbi başından evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel ölür.. hem başı gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Bediüzzaman Said Nursi
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat