Sadece kurultay değil CHP topyekûn ‘mutlak butlan’ ile maluldür!
- GİRİŞ01.07.2025 09:52
- GÜNCELLEME01.07.2025 09:52
Türk hukukunda hukuki kavramların anlamını bulduğu günden beri kullanılan bir mefhumdu ‘mutlak butlan’ lakin CHP’nin 2023 Kasım’ındaki kurultayından sonra kamuoyu tarafından sıkça duyulur oldu.
Sıkça duyulur oldu olmasına ama hâlâ kahir ekseriyet bu kavramın ne anlama geldiğini doğru dürüst bilmiyor.
Öyle ki, bu kavram üzerinden saatlerce tartışmaların yaşandığı televizyon programlarında bile konuşanı komik duruma düşüren gelişmeler yaşanıyor.
Son örnek, ismi lazım değil bayan bir sunucunun cehaletinin üzerine adeta tüy diken ifadeleri…
Bu hayli ünlü hatun kişi, Kılıçdaroğlu’nun mahkeme sonucunda CHP’nin başına geri dönme ihtimalini şöyle değerlendiriyordu.
“Adalet yürüyüşü yapan kişinin, bugün yargı kararıyla partiye ‘mutlak butlan’ olarak atanmasını beklemesi hakikaten fıkra gibi.”
İnanın bu cümleyi defalarca okudum, yanlış mı görüyorum diye…
Sonra tabii esef etmekle beraber acıdım mezkûr şahsın durumuna.
Zavallıcık, ‘mutlak butlanı’ ‘Kayyım’ benzeri bir gerçek kişi sanıyor.
Fıkra gibi olan kendisi ama başka bir hadiseye fıkra yakıştırması yapabiliyor.
Bu ve benzeri kişilerin sayısı inanılamayacak denli fazla ne yazık ki ve bunlara ‘cahil’ demek, gerçek cahillere hakaret olur…
O derece yani…
Evet, hukuk literatüründe önemli bir yer tutan mühim bir kavramın, başına gelenler bunlar.
Görünen o ki, 8 Eylül’e ertelenen mahkeme süreci nedeniyle de bu kavrama yapılan zulümler bir süre daha devam edecek.
‘Butlan’ aslında fıkıh literatüründeki ‘batıl’dan gelir.
Sözgelimi, imsak saatinden sonra yiyip içen kişi, gün boyu oruç tutsa bile o oruç ‘batıldır’ yani temelsizdir.
Hukukta bazı kelimeler ve kavramlar literatürden farklı olarak hususi bir mana kazanır.
Bu anlamda “mutlak butlan” Türk hukukunda, bir hukuki işlemin baştan itibaren geçersiz olması ve hiçbir hukuki sonuç doğurmaması durumunu ifade eder.
Kanuna, ahlaka veya kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir sakatlığın yapılan işlemi geçersiz kılmasıdır da diyebiliriz buna.
Mutlak butlan konusu olan işlemin geçersizliğini herkes ileri sürebilir…
Bu, doğrudan hâkim olabileceği gibi hadiseye müdahil olan taraflar ve üçüncü kişiler de olabilir…
Yapılan işlem başından beri hukuken ‘yok hükmünde’ sayıldığından zaman aşımı söz konusu olmaz ve hâkim, mutlak butlanı re’sen ele alabilir.
Mesela, kanuna aykırı bir biçimde yapılan bir satış sözleşmesi veya şekil şartına uyulmadan yapılan evlilik sözleşmesi mutlak butlan için verilebilecek örneklerdir.
Bu bilgiler muvacehesinde mutlak butlanın, neredeyse CHP ile birlikte anılır hale gelmiş olmasının hayli manidar olduğunu söylememiz icap eder.
Zira konu, kanuna aykırı bir işlemin yapılmış olmasından kaynaklanan hukuki bir problem olmanın çok ötesine geçmiştir maalesef.
İşte bu yüzden sadece kurultayın değil, CHP’nin bizatihi kanun dışı işlerin odağı olduğunu kendilerini kanunun üzerinde gördükleri için de kanuna aykırılığı zerre kadar umursamadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Düşünün, kamuoyu bu melanetlerden CHP’li üyelerin şikâyeti nedeniyle haberdar oldu.
Anlatılanları ve iddiaları duydukça kulaklarımıza inanamaz olduk.
Kendi partisini, parti meclisini ve genel başkanını daire karşılığı satanlar mı dersiniz, pavyonlarda para mukabili reyini değiştirenler mi dersiniz, cep telefonlarına yüklenen ‘soğuk cüzdan’ marifetiyle bir günde karşı tarafa geçenler mi dersiniz, say say bitmeyen bir ahlaksızlık…
Neden CHP, bizatihi kanun dışı eylemlerin odağı haline geldi diye çok ağır bir ithamda bulunuyoruz?
Sebebi kendileri…
Bakınız, hiçbiri, ‘bu iddia edilen şeyler olmadı’ demiyor.
‘Bizim delegemiz oyunu satmaz’ da demiyor.
Bunun da ötesinde, ‘biz delege üzerinde bu tür ahlaksız bir teşebbüste bulunmadık’ da demiyor…
En kötüsü ve en rezili de bu!..
En yukarıdan, en aşağıya kadar bir kokuşmuşluk, bir çürümüşlük ve yakası açılmadık bir rezalet söz konusu…
Şu cümleler Özgür Özel’e ait…
“Butlan kararı çıkacak olursa takınılacak hatalı bir tutum tarihsel olarak vebal doğurur. Siyasi Partiler Kanunu’nda kayyum değil, Çağrı Heyeti bulunur. Bu heyet de 40 gün içinde partiyi seçime götürür.”
Bu sözlerin Türkçe meali şudur:
Butlan kararı çıkması durumunda Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı kabul etmesi tarihi bir vebal doğurur. Bu yüzden biz ‘çağrı heyetine’ razıyız.
Peki, bu ifadeler açık bir itiraf değil de nedir?
Bundan 2 ay önce ‘Kayyım gelirse Türkiye’yi ayağa kaldırırız’ diyen bunlar değil miydi sahi?
Ortalığı yangın yerine çevirmekle tehdit etmediler mi?
Ee, ne oldu da ‘çağrı heyetine’ fit oldular?
Çünkü yapılan arsızlıkların ayyuka çıktığını ve mızrağın çuvala sığmadığını hepsi gördü.
Böyle bir durumda onurlu insanların yapması gereken, hiç vakit geçirmeden ortalıktan kaybolmak ve bir daha insan içine çıkmamaktır değil mi?
Değil işte…
Adamlar sözleriyle, yapılan ahlaksızlığı kabulleniyorlar ama hiçbir şey olmamış gibi, bu durumu nasıl atlatırlar, onu tartışıyorlar.
CHP’de rezilliğin bini bir para lakin hiçbirinin umurunda değil
8 Eylül’e kadar da birbirlerine en ağır, en galiz hakaretlerle küfretmeye kaldıkları yerden devam edecekleridir, göreceksiniz.
Şimdi siz söyleyin, CHP’nin bizzat kendisi mutlak butlanla malul değil de nedir?!
Nihat NASIR / Haber7
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol