Geçen hafta CHP, kendisi açısından çok mühim bir kaleyi AK Partiye kaptırdı.

Aydın Büyükşehir Belediye başkanı Özlem Çerçioğlu, zehir zemberek bir açıklama yaparak CHP’den istifa edip AK Partiye katıldı.

Çerçioğlu’nun istifa edeceğini 2 gün öncesinden bilen Özgür Özel, kelimenin tam manasıyla zıvanadan çıktı bu gelişme üzerine…

Özgür Özel, ağzı bozuk bir siyasetçi.

Bu gerçeği, genel başkan olduktan sonra fark ettik ne yazık ki…

Sert konuşma ile küfürlü konuşma arasındaki nüansı bilmeyen bu özne, özellikle de gerildiği ve sinirlendiği zaman, sokak bitirimlerinden farksız bir psikolojiye bürünüyor.

Son hadise akabinde Sayın Cumhurbaşkanına yönelik terbiyeden yoksun ifadeleri de zaten Özel’in, tam bir külhanbeyi edasına sahip olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

Bu terbiyeden muaf söz cürufu, Özgür Özel’in başrolünü oynadığı ilk rezillik değildi elbette.

Bahse konu iğrençlik en sonuncusuydu ve Aydın Büyükşehir belediye başkanının istifa edeceğini öğrendiğinde adeta kustuğu bir terbiyesizlikten ibaretti.

“Aydın üzerinden kelime oyunu yapıyor. Lan sen Aydın’dan 31 Mart’ta tekme tokat kovuldun”

En düzeysiz sokak serserilerinin bile söylerken yüzünün kızardığı bu sözleri sarf etmek Özel’in ne denli şirazeden çıktığını göstermesi açısından mühim bir karine…

Delege iradesini İmamoğlu’nun İstanbul’u yağmalayarak biriktirdiği parayla satın alan birisi için normal bir yaklaşım aslında.

Hırsızlığı, yağmayı ve talanı savunmak için miting üzerine miting yapan böyle birinden başka ne beklenirdi ki zaten…

Özel, bu çirkin gelişme üzerine hakkında soruşturma açılınca, liderlik olgusundan zerre kadar nasip almadığını gösterircesine başka bir yola saptı.

“Yarın saat 12’yi bekle” diyerek aklı sıra hedef saptırdı ama ertesi gün saat 12 olduğunda içi tamamen boş iddialar eşliğinde kendi seviyesinin de ne kadar aşağıda olduğunu ortaya koydu.

Başı hayli iddialı, sonu ondan daha da rezil bir komedinin zavallı bir figüranı olarak AK Partiyi karalayayım derken, İmamoğlu’nun hırsız olduğunu 3 ayrı ifade ile teyit eden itirafçı Murat Kapki’yi yere göğe sığdıramayan açıklamaların altına imza attı.

Aklı sıra mesnetsiz iddialarını bu isim bağlamında teyit etmekti ama sonuç bambaşka oldu.

“Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” deyimini bizatihi yaşadı, dersek yüzde yüz isabet etmiş oluruz.

Malum bu deyimde soygunculuğu iş bellemiş birinin kendini överken nasıl usta bir hırsız olduğunu anlatmasına dikkat çekilir.

Burada da Özgür Özel, Murta Kapki’yi överken, aslında İmamoğlu’nun ne denli usta bir hırsız olduğunu teyit ediyordu zira Kapki, tam da böyle söylüyordu itiraflarında.

Özgür Özel’in, daha çok taze olan genel başkanlık geçmişi, Sayın Cumhurbaşkanına yönelik sarf ettiği bu türden iğrenç ifadeler ve yaklaşımlarla dolu…

Mesela operasyonları yürüten savcıya hitaben, “Akın Gürlek, cürmün kadar yer yakarsın. Diplomandan değil sahiplerinden güç alıyorsun. Seneler geçer, yurt dışından tweet atarsın” sözü gibi, haddini aşmanın da ötesinde bir mafya babası edasıyla savurduğu tehdit, tipik bir Özgür Özel seviyesizliği idi…

Hele 15 Temmuz kahramanlarına yönelik söylediği şu pespaye sözler, sadece terbiyesizlikle malul değil, bu toprakları vatan yapan değerlere olan kinini de gösterir nitelikte bir hezeyandı…

“Ayağında pahalı ayakkabılar, kotlar, üstünde markalı sweatshirt’ler olanlar ve Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen, kot üzerine perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler…”

Yuh ki, ne yuh!

Aslında bu söz, Özgür Özel’in şuuraltını yansıtmaktan başka hiçbir şey değildir.

Öyle görünüyor ki Özel, öteden beri kendisini parlatan FETÖ’ye minnet borcunu ödeme mecburiyeti ile kahramanlara hakaret edecek denli bayağılaşmayı göze alıyor.

Son örnek, yine hukukçulara gözdağı vermek istediği ve devleti resmen tehdit ettiği şu bedhah sözlerinden…

“O çeteyi ya dağıt, ya da o çeteyi biz dağıtacağız!” (İBB soruşturmalarına atfen).

Dikkat buyurun, bağımsız yargının savcılarına ve hâkimlerine, devletin kolluk güçlerine ve emniyet birimlerine ‘çete’ diyecek kadar gözünü karatmış bir hukuk tanımazla karşı karşıyayız…

İşin kötüsü bu, herhangi biri değil, devletin bahsi edilen kurumlarının ciddiye ve dikkate aldığı bir partinin genel başkanı…

Özgür Özel’in, geçtiğimiz hafta zincirlerinden boşanırcasına saldırganlaşmasının arka planına dair biraz araştırma yapınca karşımıza şu gerçek çıktı.

Bize ulaşan bilgilere göre Özlem Çerçioğlu’na, Aydın’da CHP’lilerin kendisinden istediği yolsuzlukları yapmadığı için cephe almışlar, o da bu baskılara dayanamayarak istifa etmiş.

Nitekim Özlem Hanım, rakamlar vererek ve kimlerin saldırdığını isimleriyle deklere etti.

Şimdi de, ‘bizim dediğimizi nasıl yapmazsın da istifa edersin’ diyerek Çerçioğlu’nu linç ediyorlar.

Gerçek şu ki CHP, asli gündemi ile meşgul olmak yerine İmamoğlu üzerinden rüşvet ve yolsuzluk girdabına gırtlağına kadar battı ve artık tüm Türkiye’nin gördüğünü belediye başkanları da görmeye başladı.

Özlem Çerçioğlu bunun son örneği mesabesindedir…

Gerçek şu ki, CHP yerel yönetimleri hizmetle değil yolsuzlukla anılır oldu.

Bu, bizim iddiamız olmaktan çok yaşanan bir vakıa zira gün geçmiyor ki, bir belediyeden pis kokular yükselmesin…

Şüphesiz ki, içlerinden hizmet yapmak isteyenler de var lakin bunlar da Kılıçdaroğlucu ilan edilerek zan altında bırakıldı ve tabii ardından da tamamen pasifize edildi…

CHP politbürosu yerelin sesini duymazdan gelince çatlak derinleşti.

Aslında Özlem Çerçioğlu’nun ayrılışına tam da bu açıdan bakmak lazım.

Belli ki Özlem Çerçioğlu, CHP’nin rüşvet ve yolsuzluktan kabaran dosyasına daha fazla dayanamayarak istifa etmiş.

Olay bu kadar basitken düne kadar “topuklu efe” diye böbürlenerek yere göğe sığdıramadıkları başkan istifa edince, bir anda kötü oluverdi…

Sonuç itibariyle dengesi azıcık bozulduğunda ağzına geleni söyleyen, seviyesizliğin dibini bulan, hakarette ve sövgüde sokak serserileriyle yarışan bir CHP genel başkanı var karşımızda.

Bu özne, bu güne kadar yolsuzluktan tutuklu belediye başkanı üzerinden kendi reklamını yapmaktan çekinmedi.

Şimdi de sözüm ona yakaladığı rüzgârı kesmemek için partisinden istifa eden Özlem Çerçioğlu’nu çirkin ithamlarla linç ettiriyor ve Sayın Cumhurbaşkanına ağıza alınmayacak hakaretler savuruyor.

Bu iğrençlik, aslında kelimenin tam manasıyla “kaybetmişliğin” göstergesi.

Özgür Özel, kendisini kurtarabilmek için partisini çukura çekmekten imtina etmiyor ve hep birlikte aşağıya doğru yuvarlanıyorlar.

Ne diyelim, beter olsunlar!

Nihat Nasır / Haber7