Kanunları çiğnemek ve şov yapmak CHP’nin yasal hakkı mı?
- GİRİŞ16.09.2025 08:49
- GÜNCELLEME16.09.2025 08:49
Kamuoyunda ‘şaibeli kurultay’ olarak bilinen CHP’nin 38ci olağan kurultayının iptaline ilişkin yine CHP’lilerden oluşan bir grubun şikâyetleri neticesinde açılan iptal davası, mahkemece bir kez daha ertelendi.
Bu kez tarih 24 Ekim…
Süreci, başından itibaren kısaca özetleyelim dilerseniz…
Hatırlanacağı üzere bazı CHP’li delegeler bahse konu kurultaydan önce birçok delegeye rüşvet verildiğini, ayni/nakdi menfaat temin edildiğini belirterek kurultayın iptalini talep etmişlerdi.
Yapılan şikâyetlerde öne çıkan hususların başında, ‘bazı delege ve yakınlarına Özgür Özel’'i desteklemeleri mukabilinde belediyelerde iş verildiği, CHP’nin para ile işgal edildiği’ iddiası vardı.
Mezkûr şikâyetlerde, CHP 38ci olağan kurultayının organize şekilde suç işlenerek anayasanın amir hükümleri ile kamu düzenini ve demokrasinin asgari gereklerini ihlal edecek biçimde sakatlandığını belirten CHP’li delegeler ve avukatlar, söz konusu kurultayın mutlak butlanla malul olduğunu ileri sürdüler.
Bir ek hatırlatma daha…
Bilindiği üzere Özgür Özel’i 38ci kurultayda 185 İstanbul delegesinin oyları genel başkan yapmıştı.
Bu delegelerin, bir süre önce CHP İstanbul il kongresinin iptal kararıyla görevden alındığını hesaba kattığımızda, 38ci kurultayın delegelerinin de mahkeme tarafından görevden alınabileceği güçlü bir ihtimal olarak karşımıza çıkar.
Bunun anlamı şudur.
Görev, CHP eski PM’nin olur!
Yani Kılıçdaroğlu otomatikman genel başkan statüsü kazanır.
Sürecin böyle gelişeceğini düşünen mevcut CHP yönetimi kendince bir strateji geliştirdi ve 15 Eylül’deki mahkemede ‘mutlak butlan’ kararı alınacağını varsayarak 5 gün sonrası için yani 21 Eylül’de yeni bir kurultay yapma kararı aldı.
Maksat, 15 Eylül ile 21 Eylül arasında kalan 5 günlük sürede Kılıçdaroğlu ve ekibinin herhangi bir operasyon yapmasının önüne geçmekti elbette.
Bu erteleme kararı, CHP’nin tezgâhladığı mahut operasyonu tamamen boşa çıkarmış oldu.
Yani bir anlamda hazırladıkları bomba ellerinde patladı…
Bu CHP gerçekten ilginç bir yapı…
Aslında ilginç ifadesi çok yetersiz…
Bunlar, kurdukları statüko ve geliştirdikleri kişisel çıkar uğruna, herkesi hatta kendi adamlarını bile idama götürmekten çekinmezler.
Bunu yaparlarken de her türlü kanunu ihlal eder, mahkemeleri tiyatroya çevirir, memleketin en ciddi makamlarını çocuk oyuncağı gibi istimal etmekten asla imtina etmezler.
İşte 21 Eylül’de kurultay düzenleme kararı da bunlardan biriydi…
Hazır konu CHP’nin anayasa dâhil tüm kanunları hiçe saydığından açılmışken geçtiğimiz hafta gerçekleşen ibretlik bir mahkeme tiyatrosuna değinmenin tam zamanı…
Bilindiği üzere 12 Eylül Cuma günü Ekrem İmamoğlu ‘sahte diploma’ davası nedeniyle yargıç karşısında çıktı.
Türkiye’deki mahkemelerde dava görülürken fotoğraf çekmek bile yasaktır.
Lakin gelin görün ki, bu yasak ve başka yasaklar İmamoğlu’na işlemiyor.
Okumadığı bir okuldan yatay geçiş yaptığı resmi belgelerle yüzde 100 kanıtlandığı halde hâlâ hiç sıkılmadan mezun olduğunu iddia eden birisi için bulunmaz bir tiyatro sahnesi gibiydi mahkeme salonu…
İçeri girerken tezahüratlar eşliğinde dinleyicileri selamlamak, ceketini çıkarmakla yetinmeyip gömleğinin kollarını sıvamak, kravatını bayağı artistler gibi çıkarıp dinleyicilere atmak, hâkimin sorduğu soruları cevaplamak yerine siyasi mülahazalarda bulunmak ve mahkemeyi bir sirke dönüştürmek tam da İmamoğlu’luk bir iş aslında.
Hakkı olmayan bir diplomayı almak için binlerce insanın hakkına tecavüz eden, evrakta sahtecilik yapan, koskoca İstanbul’u adeta yağmalayan birinden başka ne beklenirdi ki zaten…
Mesele esas itibariyle, İmamoğlu’nun yaptığı artistlikten yahut mahkeme salonunu sirke çevirmesinden ziyade tüm bunlara müsamaha gösteren mahkeme heyetinin tutumudur.
Herkes bilir ki hâkim, sadece hükmeden değil, bulunduğu yere de tahakküm eden kişidir.
Türkiye’deki mahkeme geleneğinde bırakın şaklabanlığı, soru bağlamından kopuk cevaplara bile müsaade edilmez.
Sanık, hâkim karşısında dimdik durur, sorulan sorulara cevap verir, esastan kopmaz ve dinleyicilerle asla irtibat kurmaz.
İmamoğlu bunların hepsinin tersini yaptı.
Evet, bu soyguncunun ve sahtecinin mahkemede şov yapmasına müsaade eden anlayışı masaya yatırmak artık şart olmuştur!
Yaptığı çirkinlikleri başka bir çirkinlikler silsilesiyle örtmeye çalışan şaklabana dair bir şey söylemek bile gerekmez zira buna değmez!
Hâkimin, daha ilk şov girişiminden akabinde mahkeme salonunu niçin boşaltmadığını ve İmamoğlu’nu bu küstah hareketleri nedeniyle niçin tedip etmediğini, doğrusunu isterseniz hâlâ anlayabilmiş değilim…
CHP’nin yasa tanımazlığı bunlarla sınırlı değil…
Buyurunuz size son bir örnek…
Pazar günü Tandoğan’da bir miting düzenledi CHP
Akılları sıra bir gün sonra görülecek olan davanın hâkimlerine gözdağı vermek istiyorlardı.
Topu topu 35 bin kişi toplayabildiler…
Neyse bu bahsi diğer…
Gelelim yasa ihlaline ve polislere yönelik yaptıkları teröristçe davranışlara…
CHP, Ankara’ya kayıtlı bir telefon numarasından vatandaşları arayarak Özgür Özel’in ses kaydı ile Tandoğan’daki mitinge davet etti.
Bu izinsiz erişim, yasa ihlalinin tabir caiz ise daniskasıdır.
Bahse konu olan CHP ve onların kanun tanımazlığı artık tüm Türkiye’nin tanık olduğu bir hakikat…
Miting esnasında polise yapılan saldırılar da vardı ki, akıllara zarar…
Evet, burada da asıl sorunun, CHP’lilerin yaptığı saldırganlık olmadığını üzülerek vurgulamak isterim.
Onların, bu tür fiilleri rahatlıkla yapabildiğini yukarıdaki satırlarda etraflıca anlattık…
Sorun, bu hayâsızca saldırılara göz yuman ve hatta sineye çeken polisin tavrındadır.
İnanınız söyleyecek söz bulamıyorum.
Bariyerleri değil, resmen polisleri yere sererek saldırdılar.
Bunu yaparlarken de en galiz küfürleri ve hakaretleri savurmaktan adeta zevk alıyorlardı.
Bu terörist tıynetli saldırganlara tahammülü diğer herkes gibi ben de anlayamadım.
Ne yani CHP’lilerin yasaları çiğneme, mahkemeyi tiyatroya çevirme, bariyerlerle beraber polisleri de çiğneme gibi bir hakları mı var?
Pes doğrusu!
Nihat Nasır / Haber7
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol