“Yaklaşıyor yaklaşmakta olan…”
- GİRİŞ18.09.2025 09:06
- GÜNCELLEME18.09.2025 09:17
Başlıktaki ifade Necm Suresinin 57ci ayetinin meali…
Bu ayetin işaret ettiği hakikat esasen kıyametin behemehâl gerçekleşeceği hususu lakin şairlerden tutun da fikir adamlarına varıncaya kadar önemli addedilecek birçok kimse, bu ayeti bağlamıyla beraber başka manalarda da kullanmıştır.
Bizim bu ayet mealine müracaatımızın sebebi de İsrail saldırganlığının Katar hadisesiyle vardığı zirve noktaya değinme maksadımız…
Evet, insanlığın yüz karası, Nazileri bile gölgede bırakacak denli acımasız bir soykırımın aşağılık faili ve bebekleri açlığa mahkûm ederek katletmekten çekinmeyen bir çağdaş dünya vampiri ile karşı karşıyayız.
Sadece Müslümanları değil, esasen tüm dünyayı tehdit eden bir katil sürüsünden söz ediyoruz.
Nitekim batılı ülkelerdeki vicdanlı ve haysiyetli insanlar, bu hakikati artık tüm çıplaklığı ile görüyor ve ona göre pozisyon alıyor.
Birçok devlet de homurdanmaya başladı ki, bunların içerisinde İspanya, kelimenin tam manasıyla onurlu bir duruş sergileyerek dikkatleri üzerinde topladı…
İsrail devletinin insaniyetten soyunup nasıl vahşi bir canavara dönüştüğü önemli bir nokta.
Bu meseleye dair binlerce makale yazıldı, kâfi derecede söz söylendi...
Bizim bu yazıda üzerinde duracağımız husus, artık tevili edilemeyecek denli tüm dünyanın gözlerine sokulan başka bir hakikat…
Dilerseniz, işaret ettiğim hususu tavzih edelim…
Bugüne kadar, “Amerika mı İsrail’i yönetiyor yoksa İsrail mi Amerika’yı kontrol ediyor?” sorusu tartışılıyordu hep.
Geldiğimiz noktada, bu iki sorunun da aslında gerçeği tam olarak ifade etmediğini görüyoruz. Zira bu iki soruda birbirine denk iki farklı yapının hangisinin daha öne çıktığı sorgulanıyor…
Oysa bu, tam bir yanıltmacadan ibaret.
Neden mi?
Sebebi şudur.
Amerika ve İsrail diye iki ayrı güç yoktur!
Siyonizm’in güdümünde olan Amerika’nın, İsrail devletine tetikçilik ve tabirimi lütfen mazur görün, köpeklik yaptığı gerçeği var karşımızda.
Yani aslında tek bir yapı var ve 2 ayrı surette arz-ı endam ediyor.
Bu gerçek, İsrail’in Katar’a yaptığı saldırısı sonrasında artık tartışılamayacak kadar bariz bir biçimde kanıtlanmıştır.
Bu saldırı, Amerika’nın aslında İsrail olduğu gerçeğini kanıtlamakla birlikte başka bir noktayı daha ispat etti.
Arap devletlerinin hiçbir şeye tekabül etmediğine ve kâğıt üzerinde devlet gibi görünmesinin dışında hiçbir etkisinin ve karşılığının olmadığına…
Ağır bir itham olduğunun farkındayım elbette ama yaşanan o meşum hadise sonrasında başka bir yaklaşım serdedebilmek nasıl mümkün olsun ki?..
Bu yaklaşımın hâlâ çok ağır olduğunu düşünüyorsanız, gelin birlikte analiz edelim…
Bundan çok değil tam 4 ay önce Amerikan başkanı Trump, Ortadoğu turu kapsamında sırasıyla Suudi Arabistan, Katar ve BAE’yi ziyaret etti.
Bu ziyaret çerçevesinde alayıvala ile karşılandı, kendisine tam bir ‘efendi’ muamelesi yapıldı.
Öyle ki, BAE’de karşılıklı sıraya dizilmiş Arap kızları saçlarını sağa sola sallayarak bir geçit resmi bile sergiledi.
Trump bu gezide yedi içti ve bu ülkelerden 3,2 trilyon haraç alarak ülkesine döndü.
Konuyu Katar özeline getirecek olursak…
Amerika’nın Katar’dan aldığı haracın toplamı 1,2 trilyon dolar idi.
Bunların içerisinde silah alımı da vardı, yatırım sözü de…
Bunlardan başka olarak Katar emiri, bir de ‘Uçan Saray’ denilen ve değeri 400 milyon dolar olan bir uçak hediye etti Trump’a…
İşte, bundan sonrası gerçekten hem trajik hem de içimizi yakacak denli acı bir süreç…
Bu trajik hikâye tam olarak şöyle cereyan etti.
Amerika (Trump) Katar’a sözde savunma sistemi satarak 500 milyar dolar alıyor.
Bununla birlikte Trump aldığı yüklü miktardaki haracın büyük bir kısmını silah ve uçak olarak İsrail’e gönderiyor
İsrail, uzun bir süreden beridir Katar’da yapılan sözde barış görüşmeleri vesilesiyle özellikle Doha’da istihbari anlamda ciddi bilgiler topluyor idi.
Hamas’ın ileri gelenlerinin burada ağırlandığını herkes biliyordu ve onlar da tüm ayrıntılarına kadar bunu öğrendiler.
İsrail, parasını Katar’ın ödediği bu uçaklarla saldırıya geçiyor.
Katar savunma sisteminin ruhu bile duymuyor zira saldırıya geçen uçaklar “yazılıma” göre “dost” (?) uçaklar...
Uçak da savunma sistemi de Amerikan malı ve bu cihetle birbirleri için harekete geçmemelerinden daha tabii bir şey yok.
Bir rivayete göre Amerika, bu saldırı sırasında uzaktan kumanda ile Katar savunma sistemini kör etmiş…
Trajedi bununla sınırlı değil ne yazık ki…
Tüm bunların gerçekleşme sürecinde İngilizler de üzerlerine düşeni yapmaktan geri durmuyorlar.
Katar’daki hava üssünden havalanan İngiliz ve Amerikan yakıt tankerleri, Katar’ı bombalayan İsrail savaş uçaklarına Katar’ın petrolüyle havada yakıt ikmali yaptıktan sonra yeniden Doha’daki üslerine dönüyorlar...
Evet, azıcık muhakeme kabiliyeti olan her insanı delirtmeye ve hatta çıldırtmaya yetecek denli içler acısı bir hadisedir bu...
Olayın ardından Katar dışişleri bakanı, Amerika’nın saldırıdan 10 dakika sonra haber verdiğini söyledi.
Asıl yakıcı olan budur!
Yani alay eder gibi; “sizi nasıl tufaya getirdik ey ahmaklar” dercesine saldırı sonrasında arayacak denli yüzsüz ve alçaklar!
Hadisenin akabinde Amerika ve Fransa basınının ileri sürdüğü şu iddia çok mühim ama…
‘Türk istihbaratı, Siyonist uçakların saldırısından 8 dakika önce Katar istihbaratını bilgilendirdi. Bunun üzerine Katarlı yetkililer Hamas heyetini bulundukları yerden hızla tahliye etti ve böylece 20 hava saldırısına rağmen operasyon başarısız oldu.’
Evet, ‘yaklaşıyor yaklaşmakta olan’ ve fakat bazı beyinsizler bunu görmek bir yana ahmakça karşı tarafa hizmete devam ediyorlar.
Kimler mi bunlar?
Türkiye'nin S400'leri almasına ve ‘Çelik Kubbe’ oluşturmasına karşı çıkıp ‘yandaşları koruyacaklar’ diyen alçaklar ile “füze tatbikatı yapılmasın, balıklar ürküyor” diyebilen ahmak gâvur muhipleri…
Bunlara bir de MOSSAD'a taşeronluk yapan Müslüman görünümlü hain işbirlikçileri de eklediğimizde karşımıza tam bir “cinnet” portresi çıkıyor...
Böyle bir dünyada ve mahsusen böyle bir ülkede yaşıyor olmamız, kelimenin tam manasıyla yakıcı bir imtihan...
Allah sabır versin ve istikametten ayırmasın...
Yorumlar142