Sumud Filosu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihi duruşu
- GİRİŞ09.10.2025 08:53
- GÜNCELLEME09.10.2025 08:53
Gazze’de 2 yılını dolduran insanlık dramı artık vicdanları kanatır hale gelmiştir.
Çocukların açlıktan öldüğü, ilaçsızlık ve kuşatma nedeniyle binlerce sivilin hayatını kaybettiği bu barbarlık, ne acıdır ki uluslararası toplumun gözleri önünde cereyan ediyor.
İşte böylesine yakıcı bir süreçte, mazlum Filistin halkına insani yardım ulaştırmak maksadıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosuna yönelik İsrail’in hukuk dışı saldırısı, tarihe kara bir leke olarak geçmiştir.
İsrail'in Küresel Sumud Filosuna saldırmasının ardından dünya genelinde ciddi bir tepki yükseldiğini hepimiz biliyoruz ki bu, insaniyet adına çok ciddi bir gelişme ve kazanımdır.
Dünya halklarının zulme karşı gösterdiği bu sevindirici tepkinin, ülke liderleri bağlamında bir hayli cılız kaldığı da bilinen bir gerçek.
Bu anlamda bir diğer hakikat da şudur ki, liderler düzeyinde ilk tepki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır Filistin davasına sahip çıkan, Gazze’deki kuşatmaya karşı sesi en gür çıkaran liderdir.
Dünyanın büyük güçleri sessizliğe gömülürken, Erdoğan açıkça İsrail'e “barbar” ve “haydut” diyerek hem Türkiye’nin hem de insanlığın vicdanını temsil etmiştir.
Onun bu tavrı, sadece siyasi bir duruş değil; aynı zamanda bir insanlık çağrısıdır.
Bugün dünya siyasetine bakıldığında, çıkar hesapları uğruna insanlık değerlerinin unutulduğu ve hiçe sayıldığı gerçeği, tartışma götürmeyecek denli net bir şekilde görülecektir!
Meseleyi bu zaviyeden ele aldığımızda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşunun çok bariz bir biçimde diğerlerinden ayrılıp adeta bu kayıtsızlığa bir meydan okuma vasfına büründüğünü görüyoruz.
Onun “Dünya beşten büyüktür” sözüyle ifade ettiği duruş tam da bu noktada ete kemiğe bürünmektedir.
İşte, bu alçakça zulümler karşısında küresel düzenin derin bir sessizliğe bürünmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Küresel Sumud Filosuna verdiği desteği ve İsrail’i en yüksek perdeden lanetlemesini daha da anlamlı hale getirmektedir.
Küresel Sumud Filosuna yapılan saldırı, sadece bir gemiye değil, hiç şüphesiz ki, bizatihi insaniyete yönelik bir tecavüz girişimidir! Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisini de sadece Türkiye adına değil, tüm mazlum halklar adına verilmiş bir cevap olarak okumak gerekir.
Bu nedenle bugün Erdoğan’ın cesur çıkışı, sadece kendi ülkemizin lideri olmaklığı hasebiyle değil tüm dünyanın onurunu kurtarmaya yönelik bir çaba olduğu için desteklenmeli ve yalnız bırakılmamalıdır.
Zira Erdoğan’ın, “Türkiye, insanlığın ortak vicdanına tercüman olan Sumud Filosundaki tüm umut yolcularının yanındadır” sözleri, sadece bir siyasi mesaj değil, aynı zamanda insani bir çağrıdır.
Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, masum siviller zulüm altında yaşam mücadelesi verirken, bu sözler insanlık onurunun ve vicdanının sesi olmuştur.
Bir not da gemiyle yola çıkan koca yürekli insanlar için…
Evet, Sumud Filosu aktivistleri, hiçbir çıkar gözetmeksizin, sadece mazlumların dertleriyle dertlenmek için yola çıkmış ve insaniyetin onurunu kurtarmaya talip olmuş yiğitlerdir!
Onların bu cesareti, dünyanın nereye savrulduğunu unutanlara karşı bir vicdan haykırışıdır!
Bu yolculuk, insani değerlerin, adaletin ve elbette ki, kardeşliğin yolculuğudur.
Ve evet, bu mücadele, sadece Gazze’deki çocukların değil, insanlık haysiyetinin de kurtuluş mücadelesidir.
Türkiye’nin sert tepkisi ve etkin diplomatik hamleleri, İsrail’in uluslararası sularda gerçekleştirdiği hukuk dışı ve haydutça saldırıyla alıkoyduğu bu yiğit insanların serbest bırakılmasını sağlamakla kalmadı; ülkemizin bölgesel denklemde ne denli belirleyici bir aktör olduğunu da tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.
İsrail’in yaptığı alçaklıklar ve zulümler karşısında alışagelen uğursuz sessizliği bozan Türkiye, çok kısa bir sürede alıkonan aktivistlerin güvenli şekilde memlekete getirilmesini sağlayarak bir diplomatik zafer daha kazanmıştır.
İsviçreli aktivistlerin; “Gösterdiği büyük çaba ve seferberlik için Türkiye’ye ve Türk halkına en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bize inanılmaz bir destek ve eve dönmemizi sağlayan lojistik yardım sundular” şeklindeki açıklamaları, bahsini ettiğimiz hususa dair en çarpıcı delil olsa gerektir.
Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran ‘filo’ hadisesi ve ‘ateşkesle’ ilgili çarpıcı gelişmeler, Türkiye’nin yalnızca kendi çıkarlarını değil, bölgesel barışı ve küresel vicdanı da temsil eden bir aktör haline geldiğini tüm çarpıcılığı ile gözler önüne sermiştir!
İsrail tarafından uluslararası sularda alıkonulan Küresel Sumud Filosu aktivistlerinin Türkiye’nin sert ve kararlı tutumu sayesinde serbest bırakılması ile Gazze’deki ateşkes çabalarına yönelik ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etmesi, birbirinden bağımsız gibi görünen ama aslında aynı stratejik eksende birleşen iki önemli gelişmedir.
Bu eksen, Türkiye’nin tanımladığı diplomasi, caydırıcılık ve insani sorumluluk eksenidir.
Aslında bu hususa dair çok şeyler söylenebilir lakin sürecin taşıdığı hassasiyet, bizi daha fazla ayrıntıya girmekten alıkoyuyor doğrusu.
Yalnız meseleyi gerçek veçhesiyle anlama sadedinde Sayın Cumhurbaşkanının Azerbaycan dönüşünde tevcih edilen bir soruya verdiği şu cevabı dikkatlerinize sunmaktan da kendimi alamayacağım.
“Filistin'de çözümün nasıl gerçekleşebileceğini Sayın Trump'a izah ettik. Onun da bizden özellikle Hamas’la görüşme, Hamas’ın ikna edilmesi ricası oldu.
Bu konuda muhataplarımızla süratle irtibata geçtik. Sayın Trump’ın barış çabalarını desteklediğimizi ben kendisine söyledim.
Bunu ayrıca kamuoyuna da ilan ettik.
Hamas verdiği cevapla barışa ve müzakerelere hazır olduğunu bize ifade etti. Yani ters bir söylem içerisine girmedi.
Bu bana göre çok çok değerli bir adımdır.”
Evet, ümmetin, ülkemizin ve mazlumların selameti için perde gerisinde yapılanları anlatmaktan imtina eden bu Müslümanca duruşu istismar eden fitnecilerin bile anlayacağı netlikte çok önemli ve çok değerli bir açıklamadır bu…
Kısmet olursa ileride bu konuyu tekrar ele aldığımızda, aslında tam olarak neyin olup bittiğini daha mufassal olarak anlatma imkânı bulacağız inşallah!
Şimdilik bu kadarla iktifa edelim…
Yorumlar3