Suçüstü yakalanan casusların Erdoğan’ı devirme planı…
- GİRİŞ28.10.2025 09:05
- GÜNCELLEME28.10.2025 10:47
Geçen hafta, Türkiye’yi yıkma girişimlerinin deşifre edilmesi anlamında çok ciddi gelişmelerin yaşandığı bir zaman dilimi oldu.
4 Temmuz 2025 tarihinde ‘casusluk’ suçundan tutuklanan ve yabancı ülkeler lehine ajanlık faaliyetlerinde bulunduğu ve görüşmelerini gizliliğe riayet etmek amacıyla kriptolu telefonlar üzerinden gerçekleştirdiği tespit edilen şüpheli Hüseyin Gün’ün üvey oğlu Ü.D.A’nın ihbarı üzerine başlatılan soruşturmada, Gün’ün İngiltere ve ABD lehine ajanlık yaptığı ve Türkiye’deki seçim süreçlerine müdahalede bulunduğu somut olarak belirlendi.
Bu ihbar üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, eldeki bilgiler çerçevesinde İstanbul eski belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile Necati Özkan ve TELE 1 yayın yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında ‘casusluk’ suçundan başlatılan soruşturma akabinde tutuklanmaları talebinde bulundu ve bilindiği üzere bu 3 ismin de tutuklanmasına karar verildi.
Yukarıdaki ifadeler gelişmelerin haber metinlerinden süzülmüş özeti…
Yaşanan hadiselerin ne denli hayati bir ehemmiyeti haiz olduğunu izah sadedinde şu değerlendirmeleri yapmak isterim.
Hatırlarsınız, geçtiğimiz Çarşamba günü HDP eski milletvekillerinden Altan Tan, katıldığı bir televizyon programında ilginç olduğu kadar tüyler ürperten bir anekdot nakletmişti.
Altan Tan’ın anlatımı tam olarak şöyle idi:
“Biden Başkan Yardımcısı olarak İstanbul’a geldiği vakit, Amerikan Büyükelçisi’nin evinde verdiği resepsiyonda, Biden’ın özel olarak, ismen görüştüğü birkaç milletvekilinden biriyim. O birinci çözüm sürecinde şunu söylediler; ‘Orta Doğu'daki sınırlar değişecek, Suriye bölünecek. Kürtlere de orada bir bölge vereceğiz. Siz bırakın Türkiye’deki bu işleri (yani çözüm sürecini), bize odaklanın. Tayyip Erdoğan diye birisi de olmayacak. Onun için sizin bu yaptığınız görüşmelerin, konuşmaların hepsi suya yazı yazmak. Yani birebir öyle değilse bile, ‘Siz bize destek verin; biz de size destek verelim.’ (Böylelikle) Birinci çözüm süreci Suriye'ye kurban edildi.”
Bahsi edilen hadise 2014 yılında yaşanmış…
Yani aşağılık darbe girişimine daha 2 yıl varken…
Bunun öncesinde de 2010 yılından itibaren başlayan önce MİT operasyonu ardından gezi kalkışması ve 17/24 2013 yargı susturuculu darbe teşebbüsüne tanıklık etmiştik hep birlikte.
İşte bu son casusluk operasyonu aslında sürecin hâlâ devam ettiğini gösteriyor.
Yani Türkiye’yi yıkmaktan ve Tayyip Erdoğan’ı devirmekten hiçbir zaman vaz geçmediler!
Gerçek şu ki, Hüseyin Gün’ün İngiltere ve ABD hesabına koordine ettiği casusluk faaliyetlerinin nihai hedefi buydu zaten.
Bunun için kullandıkları aparatlar ise CHP içinde kümelenmiş, “İmamoğlu suç örgütünden” başkası değildi elbette.
Peki, kimdir bu Hüseyin Gün?
Öncelikle, İngiliz istihbaratı ile çalıştığını açıkça itiraf eden bir casus…
Telefonunda yapılan incelemelere göre, İngiliz istihbaratçılarla yazışmaları, kriptolu haberleşme uygulamaları ve bakanlara ait gizli çekim fotoğraflar bulunan Hüseyin Gün’ün, İngiltere Teknik İstihbarat Servisi bünyesindeki unsurları koordine eden ve 11 yılı aşkın süre askeri ve istihbarat topluluğunda görev yapan İngiliz Christopher Paul McGrath ile irtibatlı olduğu bilinen bir durumdu zaten...
Aynı ikilinin ‘Wickr’ uygulaması üzerinden gizli mesajlaştıkları da belirlenen başka bir gerçek…
Şu kısım çok ilginç ama…
Gün’ün el yazısıyla tuttuğu notlarda, FETÖ’nün İngiltere İmamı Mustafa Özcan ile yaptığı yüz yüze görüşmelerde kendisine yapılan önerilere yönelik detaylar yer alırken, rehberinde de MI6, CIA ve MOSSAD bağlantılı çok sayıda isme rastlandı.
Yani bütünüyle ‘karanlık’ bir adam…
İşte bu karanlık ilişkilerin sahibi olan Gün’ün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Ekrem İmamoğlu'nun seçim kampanyasını yürüten danışmanı Necati Özkan ile de kriptografik gizlilik sağlayan ‘Wickr’ programı üzerinden iletişim kurduğunun belirlenmesi üzerine operasyon başka bir aşamaya ulaşmış oldu.
Necati Özkan’la Hüseyin Gün’ün yazışmalarında, ‘dijital istihbarat toplama, İmamoğlu için gerçekleştirilen çalışmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar ve 70.000 gönüllünün acil aktive edilmesi gerektiği’ gibi konular özellikle öne çıkıyor.
Mesela Hüseyin Gün’ün Necati Özkan’a yazdığı şu mesaj hadisenin gerçek yüzünü göstermesi bakımından hayli önemli.
“Bilmenize memnun olacaksınız ki, İstanbul Belediyesi veri tabanı kopyalama sorunu risklerini azaltmak için yapay zekâ dijital ordumuzu (etki aracı) kullandık ve aktive ettik. Bu kadar hassas araçları kullanırken dikkatli olmalıyız çünkü bize resmi yetki verilmiş değil ama ben riski aldım. Umarım bu siz ve kampanya tarafından not edilmiştir.”
Yukarıdaki ifadelerden anlıyoruz ki, İBB ve başkanı, ‘İstanbul Belediyesi veri tabanını’ hiçbir yasal yetkisi olmadığı halde bu casusluğun bir aracı olarak kullanılmasına müsaade etmiş.
Diğer bir deyişle casusluk ilişkileri tespit edilmiş olan Hüseyin Gün, İBB yetkililerinin kendisine sağladığı imkânlarla ve yasal olmayan bir şekilde İBB’nin veri tabanını kullanmış…
Şimdi İmamoğlu’nun, daha 2019 yılının başlarında teftiş kurulu başkanlığına; “Belediyemiz çalışanları ve/veya dışarıdan belirlenecek üç uzman ile belediyemiz ve bağlı kuruluşlarının elektronik veri tabanı ve altyapılarından her türlü inceleme ve araştırmayı yapmaya ve veri tabanı ve altyapıyı kopyalamaya yetkilendirilmiştir” şeklindeki yazıyı neden gönderdiği daha iyi anlaşılmıştır sanırım.
Mahkeme, apaçık casusluk çalışması olan bu ihaneti durdurdu ama onlar başka bir yolla yani ‘İstanbul Senin’ uygulamasıyla 2021 yılında bu projeyi tekrar hayata geçirmeyi başardılar…
Peki, ne yapılmış bu verilerle?
İBB ve İmamoğlu açısından, 2024 seçimlerinin kazanılması ve cumhurbaşkanlığı aday fonunun oluşturulması sağlanmış…
Hüseyin Gün’ün kârı ne bundan?
Kopyalanan ve illegal bir şekilde kullanılan bu veriler ile dış güçler hesabına Türkiye’ye yönelik dijital saldırılarda bulunarak casusluğunun gereğini yapma imkânı bulmak…
Nihai maksat ise, kurulan 70 bin kişilik ordu ile Türkiye’nin merkezi ve yerel yönetim unsurlarına, bürokrasisine ve medya altyapısına sızarak ülkenin bilgi ağını çökertmek ve güvenliğini berhava etmek…
Tüm bunların üreteceği netice ise şudur, kaçınılmaz olarak…
Türkiye, kendi içerisinde bir işgal sürecine girer ve son tahlilde düştüğü zayıflık nedeniyle de dışarıdan yapılacak bir müdahaleye açık bir duruma gelir ve bu da siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarı çok katmanlı biçimde hedef haline getirir…
Evet, MI6 bağlantılı casusluk şebekesinin İmamoğlu, Yanardağ ve Özkan ilişkisi; klasik ajanlıkla siber istihbaratın birleştiği yeni bir tehdit modelidir ve bu yüzden Türkiye’ye yönelik saldırılar hiç durmayacaktır…
Ucuz ve basit menfaatler karşılığı bu ihanete çanak tutan işbirlikçiler oldukça da bu tehlike hep var olacak maalesef…
Her ne kadar devlet ve adliye bunun farkına varıp gereğini yapmışsa da tehlike hâlâ devam etmektedir zira kopyalanan bilgilerle bundan sonrasında neler yapılabileceğine dair henüz hiçbir bilgimiz yok…
Hadise bu derece vahim lakin gel de, katil ve soykırımcı İsrail devletini destekleyecek kadar İslâm’a düşman, memleketi pislik götürmesine rağmen, bunca talan ve yağmaya rağmen inat ve ısrarla partisini savunan ve Kemalist ideolojiye iman edercesine bağlı olan kemikleşmiş yobaz kitleye anlat bunu…
Nihat Nasır / Haber7
Yorumlar36
-
mamiko
3 saat önce
Şikayet Et
Bu 70.000 gönüllü den anlaşılan hepsi bankamatik maaşlı algı operasyonu yapan satılmışlar
Beğen
Cevapla
-
QWERTY
4 saat önce
Şikayet Et
Bu hainler asılmalı. İdam vatan hainliği yapanlar için yeniden uygulansın. İşin en kötü tarafı bu durumun bir itirafçı tarafından ortaya çıkarılması. İtirafçı olmasa kimbilir neler yapacaklardı. Hükümet, MIT çifte vatandaşları, akademisyenleri ve iş adamlarını güvenlik siruşturmasından her yıl geçirsin. Bunları sürekli takip eden ajanlar olsun. Hainlik edeni hemen yok etsinler.
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
-
mkaplan
5 saat önce
Şikayet Et
Adamlarda öyle bir kitle var ki kitleyebildiğin kadar kitle
Beğen
Cevapla
Toplam 3 beğeni
-
Derin Bakış
8 saat önce
Şikayet Et
Şunu herkes iyi bilsin; CHP, yandaşları, militanları için bir parti değildir. CHP, onların dinidir, imanıdır, inancıdır. CHPli belediye bu zihniyetin, yandaşlarının evinin içinden kanalizasyon geçirse, musluklarından lağım akıtsa partilerinden vazgeçmezler. Onlar için hizmet gibi laflar boştur. Bu parti ve bu zihniyetin kökü kazınmadıkça Türkiye huzur bulmaz.
Beğen
Cevapla
Toplam 14 beğeni
-
İbrahim
8 saat önce
Şikayet Et
Muhafazakar seçmen olarak biz sağlam durmamız gerekiyor.Patates soğan saman diye CHP nin ve olası kuracakları masanın peşinden gitmezsek.kolay kolay Erdoğan a bir şey yapamazlar
Beğen
Cevapla
Toplam 10 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle