Her gün 1.5 milyon insan bu caddede

  • GİRİŞ19.02.2012 09:29
  • GÜNCELLEME19.02.2012 09:29

(Dünden devam)

Kendini şişman gören Amerika'ya gelsin...

Amerika şişmanlığı aşmış, obezler ülkesi adeta. Zayıf bir insan gördüğünüzde genellikle iki ihtimal var: ya turisttir, ya da troid hormonu fazla çalışıyordur. Porsiyonlar o kadar büyük ki, yiyecek ve içecekler kovalarda geliyor neredeyse. Amerikalıları obez yapan çok yemelerinde ziyade, düzensiz beslenmeleri ve fastfood alışkanlıkları aslında. Sokaklar minibüslerde ekmek arası Allah ne verdiyse satışı yapanlarla, sokaklar merdiven basamaklarına oturmuş bir şeyler atıştıran insanlarla dolu. 

Manhattan boyunca nadir park alanlarında sohbet eden, bir şeyler yiyen insanlar var. En iç acıtan manzara da şüphesiz günün her saati sokak kedileri gibi bir kenarda uyuyan ‘homeless’ler. Her yerdeler ve kimse onları yadırgamıyor. Bunlar genel olarak maddi yetersizlikten değil, hayatlarının anlamını yitirdiklerinden, en çok da kendilerinden vazgeçmiş insanlar…

Öğle Arası- Ekmek Arası…

İşi, statüsü ne olursa olsun Manhattan'da bulunan gökdelenlerde çalışanlar, öğle araları sokak satıcılarından aldıkları yiyecekleri kaldırımlarda oturup yiyorlar. Bangladeşli satıcılar özellikle “helal” yazısı asmış, Müslüman müşterilere de hitap etme gayretindeler. Onların da helal olmadığı söyleniyor, bir dükkânda sadece patates kızartması yeseniz ona dahi helal değil diyorlar. Her zaman söylüyorum, hassasiyetleriniz varsa şayet, yurt dışına çıktığınızda en büyük probleminiz aç kalmanız oluyor. 

kullan
FOTOGALERİMİZİ GEZMEK İÇİN BU LİNKİ KULLANABİLİRSİNİZ

Turkey Leg is Delicious!

Evet ben de madara oldum itiraf ediyorum. “Turkey leg” tabelasını gören hemcinsim sazanlar gibi “aa Türk butu” yazıyor dedim. Hindi butu aklıma dahi gelmedi. Ama buraya gelip de I am from Turkey, diyeceği yerde “I am Turkey” diyenler kadar da değilim. Kimse bana bu kadın neden kendini hindi sanıyor terennümünde bulunmadı çok şükür.

Hayır Hayır Yapmadım

New York’un Empire State gökdelenine çıkıp “seni yeneceğim Amerika” diye de bağırmadım. İstanbul’un şaşasından ürküp savunma geliştiren Anadolu çocuğu piskozu yaratmıyor bu ülke, ne yapayım? Adamlar binaya çıkmak için bile kapıda bilet kesiyor. Mümkün mertebe paragöz Amerika’ya para kaptırmamak taraftarıyım. Para vermeden Empire State Building’den kuşbakışı New York nasıl izlenir, size de anlatayım: Gökdelenler arasından yürüyerek tahmini güzergâh belirlenerek sivri boyuyla size “buraya buraya, sağa, şimdi de sola” diye talimat veren binanın yanına varılır. 

Ve meşhur Empire State Binası…

Sizden bilet almanızı isteyen görevliye, “yok hayır, ben Şahin İngilizce kursuna geldim” denir. Onlar kursu arar, size bir ziyaretçi kartı verir. 64. Kata çıkacağınız söylenir. Kursun olduğu katta inersiniz. Kursa gider görüşme için randevu alır, sınıfları, derslikleri inceler, pencerelerden kafeden o meşhur gökdelen manzaralarını çeker, yalan söylememiş olmak için kurs temsilcisiyle mülakata gidersiniz. Bu ara yanınızdaki arkadaşınız “hadi gidelim, delirdin mi?” der ama siz ona aldırış etmezsiniz. Mülakata girilir, eh fena mı edilir? Bedava pratik yapma imkânı… Yunan asıllı öğretmenle İstanbul muhabbetine, baklava senin mi, benim mi geyiği eklenir ve ziyaret nihayete erdirilir. 

Dil Öğrenmek Kaça Patlar Bana?

Bu ara merak edenler için fiyat da vereyim: tüm kitap ve testler içinde 3 aylık, hafta içi her gün, yoğun program kurs 3000 dolar ki burası Amerika’da görüp görebileceğiniz en iyi imkanlara sahip ve en pahalı kurslardan. Konaklama ücreti de günlük 20 dolar. Aman para vermeyeyim, üzerine de para isterim diyenlere, işe girin hem para kazanın , hem de İngilizce öğrenin derim. 

Bu Kadar İnformation Yeter Diyenlere

New York’un çok meşhur olan Times Square caddesinde ilerliyoruz. Dünyanın en fazla elektrik tüketen caddesi. Times Meydanı Manhattan'ın "Midtown" bölgesinde yer alıyor. Burası New York'un sanat merkezi. Çoğu tiyatro ve şov merkezi zamanla bu bölgeye taşınmış. Dünyaca meşhur Broadway gösterileri burada bulunan tiyatro ve salonlarda yapılmakta. New York’un Times Square’den günde 1,5 milyon insan geçiyor. Burada kullanılan günlük elektrik bizim Anadolu şehirlerine bir yıl rahat yeter. Binaların üzerindeki dev ekranlarda tüketim toplumu sürekli ışıl ışıl kapitalizm dayatmakta. Gece bu caddedeki ışıltıdan insanın başı dönüyor. Gözleri ileri derecede hipermetrop yapabilecek ölçüde, o derece. 

Her yer reklam saçan dev ekranlar ve ışık gösterileriyle dolu. Buradaki mağazalardan birine girip emanet aldığım fotoğraf makinesini soruyorum; arkadaşımın 1000 liraya aldığı makine burada 300 liraya geliyor. Elbet ben Türklüğüme halel getirmeyerek “abi çakma mı bu” diyiveriyorum. 

Söyle Hadi Bella... Hangi Halindesin Hayatın?

Burada küçük esnafın işlettiği dükkânları genelde Hintliler işletiyor. Onların İngilizcesi İtalyanlardan sonra kulağa en sevimli geleni bana göre. Bizim diksiyonumuz da onlara aynı ölçüde komik geliyordur, bu da önemsiz itiraf soslu bir ayrıntı sadece. Yani Amerika’ya gelirken benim gibi telefon, bilgisayar, marka saat, hatta kıyafetlerin ucuz fiyat avantajına dayanamayıp alırım diyerek yanına fazla para almayanlara ufak bir tavsiyem olacak: siz siz olun kredi kartınızı da almayın yanınıza.

Komplo Teorileri Hükümsüzdür, Elimizde Olanları İade Edelim…

T.C vatandaşlarının %90 küsürünün ürettiği her taşın altında Amerika parmağı arama paranoyası burayı görünce bende ikiz tepeler gibi bodoslama çöküveriyor. Görüyorum ki kendilerinden bile haberleri yok. Bunların derin güçleri bütün dünya üzerinden sömürge projeleri uyguluyor amenna, lakin kendi halkı da en az bizler kadar kukla, bizim gibi diş bileyebilecekleri bir düşmanları da yok aslında. Dünyaya demokrasi getireceğiz diye en çok da kendi halkını ezen bir süper güç... Deliler gibi çalışan, her şeyi para eksenli düşünen, ol nedenle paranın kölesi kıvamında hayat dairesi içinde dönme dolap gibi dönen bir devlet Amerika.

Nuray Kayacan / Haber 7

nuraykayacan78@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat