TV'nin sesini kıstıran çığırtkan spiker!
- GİRİŞ30.09.2011 10:57
- GÜNCELLEME30.09.2011 10:57
Eski adı Fuar Şehirleri Kupası, yeni adı 2 yıl önce UEFA Kupası olan turnuvaya katılan Türk temsilcimiz Beşiktaş, futbolun beşiği İngiltere'de Stoke City takımına konuk oldu. 1972 yılının sıcak İngiltere gecelerinden birinde Kara Kartalımız, can siperane bir oyunla rakibine direnmeye çalıştı ama maalesef maçı 2-1 kaybetti. Okan Kılıçkaya - Haber 7
Yugoslav antrenör Abdullah Gegiç'in sahaya sürdüğü ilk 11'mizde Sabri Dino kalemizde devleşirken, Vedat Okyar, Yusuf Tunaoğlu fevkalade güzellikte bir oyun ortaya koydu. Ancak ileri uçta görev alan tek forvetimiz Tommy Lindholm'un formssuzluğu sebebiyle maçı mağlup noktaladık.
Maçın başında bulduğumuz golle 1-0 öne geçsek de 2 dakika sonra müdafa hattımızın hatası neticesinde beraberlik golünü kalemizde bulduk. 40. dakikada nefeslerimizi tuttuğumuz bir anda temsilcimiz büyük bir özveriyle korner atışı kazandı ama bu avantajını kullanamadı. Neticede 2-1 mağlup olduk.
Ama olsun, Türk futbolunun lokomotif takımlarından biri UEFA Kupası'na katıldı, Stoke City'e gol attı ya ne gam! Futbolun mucidi olan Britanya'nın güzide kulübü Stoke, savunmamızı aşmakta binbir çeşit yol denese de 2'den fazla gol bulma muvaffakiyeti gösteremedi.Yenildik ama olsun tebrikler Beşiktaş!
ALICILARINIZLA OYNAMAYIN
Yukarıdaki satırları okuyunca ne saçmalıyorsun kardeşim demenize hak veriyorum. Çünkü 1972 tarihinde ne Stoke City UEFA Kupası'nda Beşiktaş'la eşleşmiş ne de Beşiktaş UEFA Kupası'na katılabilmişti. Lakin 1966 yılında dünya kupasını kaldıran İngiltere futbolunda birçok kulübün 1970'lerde başarılı bir dönem geçirdiği, Türk futbolunun pek de iç açıcı bir durumda olmadığı tartışmasız bir gerçekti. Neden bunları yazıp 37 sene önceye dönüyorum bilmiyorum belki de nedeni dün gece maçı anlata(ma)yan, daha doğrusu maçın önüne geçmeye çalışan, sözde spiker yüzündendir.
Sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Ey spiker, oynadığın rakip Stoke City, Manchester City değil. Neyin bravosunu yolluyorsun Beşiktaş'a. Golü attıktan sonra kaleye gitmediği için mi, yoksa 8 tane değil de 2 tane gol yediği için mi ? Atılan gollerde kendini yırtarak neyi ispatlamaya çalışıyorsun ? Bir dünya devine gol atmıyorsun, Premier Lig'i geçen 13. sırada bitiren, son haftalara kadar küme düşme korkusu yaşamış bir takıma karşı gol bulunca, avazı çıktığı kadar bağarmanın, milyonlarca seyirciye TV'nin sesini kıstırtmanın gayesi nedir ? Kazanılan korner atışında gol olmuş gibi bağırmanın altında yatan kompleks duygusunun kaynağı nedir ?
Tabii reklamın iyisi kötüsü de olmaz. Biz bu satırları yazarken, bu zat-ı muhteremler ellerini ovuşturup kendilerinden bahsedilmesini sevinçle izliyorlardır. Tebrikler anlatımınızla yine bir maçın önüne geçtiniz, daha doğrusu içine ettiniz...
HATALAR VE KOMPLEKS
Pozisyonlarda alakası olmayan isimleri, örneğin Egemen'i Aurelio diye anons edebilir, hatta bu vb hataları maç boyu 6-7 defa yapabilirsiniz... Whitehead, Etherington, Huth gibi telaffuzları zor (aslında çok basit) futbolcuların adlarını sürekli yanlış okuyabilir, İngiltere'den maçı anlattığın halde İngilizce de bilmiyor olabilirsiniz... Ama 3 yıl önce yenilenen ofsayt kuralından haberdar olmayıp, ona buna "ofsayt" diye yanlış bilgi verip, hakemin sürekli aleyhimize kararlar vermiş olduğuna hükmederek insanları kışkırtmadaki mantığı bir türlü anlamıyorum. Neden bu kadar kompleksliniz, neden Stoke City'e gol atınca onu geçtim, korner kazanınca bağırıyosunuz? Beşiktaş yenebileceği bir rakibe 2-1 yenilince neden tebrik ediyorsunuz? Lütfen bu halka, bu taraftara ezikmiş gibi davranmayı kesin.
ÖPÜŞKEN SPİKERLER!
Nerede eski TRT spikerleri... Yaşım dolayısıyla son zamanlarına yetişebildiğim Tansu Polatkan, Orhan Ayan, Abidin Aydoğdu gibi ustalardan, Yalçın Çetin, Ercan Taner, Güntekin Onay gibi kaliteli isimlerden maç anlatımı dinlemiş biri olarak, şimdiki bazı spikerlerin çaresizliğini ibretle seyrediyorum. Özellikle Star TV ve D-Spor kökenli spikerlerin (Cem Yılmaz ve Nebil Evren'i hariç tutuyorum) maçın önüne geçme çabaları, yanlış telaffuzları, erotik bir yayınmış gibi her fırsatta sağa sola öpücük yollamaları artık kabak tadı vermeye başladı.
Maçın yorumu için de maçtan çok kendisini konuşturan spikere mikrofonlarımızı uzatalım: "Kim koydu o direği oraya kardeşim?"
okan@tenishaber.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol