Sessiz devrim

  • GİRİŞ15.10.2011 09:33
  • GÜNCELLEME15.10.2011 09:33

Eğer devrim, her şeyden önce kırılma yani mevcut olanı yıkıp, onun yerine yeni paradigma üzerine kurulu, öncekinden tamamen farklı bir şey kurmak ise, o zaman 9 senedir Türkiye’de yapılanlar tam anlamıyla devrimdir. Zira bu  sürecde Türkiye’de tam bir kırılma yaşanmış, adeta siyahdan beyaza geçilmiştir. Devlet, tüm kurum ve kuruluşlarıyla yeniden yapılandırılmış, bununla bağlantılı olarak, yönetim felsefesi ve tehdit algılamasında radikal degişikliklere gidilmiştir. Askeri vesayet düzeninden milli iradenin temel alındığı sivil yönetime geçilmiştir.

Bu devrimsel değişimler kırmızı kitap örneğinde görüldüğü gibi resmen de onaylanmıştır. Değişim o denli kendini hissettir ki, devletin en üst mercisi dahi kendisininde en önemli mimarlarından biri oldugu bu dönüşüm ve degişim sürecine atıfta bulunarak yeni Türkiye tabirini kullanmaktan çekinmemiştir.

2002’de başlayan ve hala devam eden Türk devrimini, Fransız, Bolşevik ve İran İslam devrimi gibi diger büyük devrimlerden farklı kılan ana faktör, tamamen kansız ve daha az sancılı bir şekilde gercekleşmiş olmasıdır. Büyük devrimler temel dönüşümleri çok kısa sürede gercekleştirmeyi denemişler. Bunda da başarılı olmak için ölçüsüz şiddet kullanışlar hatta Ceka gibi devrim mahkemelerinde görüldüğü gibi şiddeti doktrinleştirmişlerdir. Bundan dolayı,  devrim sürecleri,  meydana geldigi ülkelerde  karanlık bir dönemi kapatıp öncekinin mumla aranacagı zifiri karanlık bir dönem  açmıştır. Söz konusu ülkelerin bu kanlı süreclerden kurtulup tekrar istikrarlı gelişme sürecine girmeleri çok uzun dönem almıştır.

Türk devrimi incelendiginde, devrimler için nerdeyse ön şart olarak görülen şiddet sarmalının Türk örneği  için gecerli olmadığı görülecektir. Tarihte çok ender rastlanan bu durum, türk devrim mimarlarının, temel dönüşümü, diger örneklerinde oldugu gibi bıcak gibi keskin ve ani şekilde degilde, daha yumuşak ve uzun zaman alan bir sürece yaymış olmalarından kaynaklanıyor.

 Bu noktada temel ayırıcı faktör, Türk devrimin, çogulculuga dayanan demokratik normlar çerçevesinde gerçekleşmiş olmasıdır. İşte bundan dolayı, Türkiye’deki dönüşümü sadece devrim olarak tanımlamak dogru ama eksik bir saptama olaçaktır. Sürecin hakkını verebilmek için, tanımlamada, yapılış tarzınıda öne cıkaran başka bir tabirde kullanmak gerekir. Bence bu duruma en uygun tabir sessiz yada demokratik  kelimeleridir.

Sessiz ya da demokratik devrim tabiri, 21 yüzyıla damgasını vuracak ve en az diger büyük devrimler kadar ses getirecek Türk devrimini tam manasıyla tanımlamaktadır.

Türkiye’de yaşanan süreç, sadece Türkiye’ye has bir durum degildir. Uluslarası siyasi litaratür incelendiginde bu tarz örnekleri iskandinav ülkeleri ile Kuzey Amerika da görmek mümkündür. Mesela, 1960’larda Kanadanın Quebec eyaletinde gercekleşen devrim, kullanılan yöntem bakımından Türk devrimi ile büyük benzerlikler arzediyordu.. 1960’da iktidara gelen liberaller, kısa süre icinde ülkeyi, koyu Hiristiyan muhafazakar bir ideolojiden,  liberal degerlerin öne çıktıgı demokratik bir yapıya   dönüştürmeyi başardılar. Temel dönüşüm her alanda yaşandı. Ama tüm bunlar, zamana yayılarak ve demokratik çercevede  gercekleşti.  Tarihciler, yapılış tarzından dolayı bu sureci, la revolutıon tranquille yani sessiz devrim olarak niteliyorlar.

Tanımlamasında kullanılan sessiz veya demokratik tabiri bu devrimlerin sonuçları itibarıyle digerlerinden daha az degişim sağladığı yada neden oldugu dip dalgaların uluslarası platformda daha az etkili olacağı manasına gelmiyor. Bu sessiz devrimler gerek meydana geldikleri ülkeyi dönüştürmesi, gerekse diger ülkeleri etkilemesi bakımından en az diger devrimler kadar etkilidirler. Onları digerlerinden farklı kılan sadece devrimin yapılış şeklidir.

Türkiye'de, devrimsel dönüşüm zamana yayılarak yapıldıgı için Türk devrimin tarihsel önemi Türk halkı tarafından tam manasıyla anlaşılabilmiş degil. Bu durum yanında büyüdügü için çocugunun büyüdügünün farkına varamıyan ebeveynlerin haline benziyor. Hatta yukarda Türkiye'de yaşanan süreci anlatmak için kullandıgımız bir çok tabir önemli bir kesim tarafından abartılı ve yanlı bulunabilir. Derya içindeki balık gibi bir parçası olduğumuz sürecin gerçek boyutlarını görmekten malesef çok uzağız.

Ama tarihte bu hep böyle olmuştur. Hiç bir Fatih ya da dâhi kendi çağdaşları tarafından anlaşılamamıştır. Hatta sert bir şekilde eleştirilmişlerdir. Ne denli önemli işler yaptıklarının farkına, ancak sonra ki nesiller varabilmişlerdir. Bunun en güzel örneği bu gün Türkiye’de her kesim tarafından büyük bir saygıyla anılan Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih aynı saygıyı döneminde görememiştir. O derece ki ölümü ve yerine geçen oğlu II. Beyazîd’in yeni uygulamaları toplumda büyük bir rahatlama sağlamıştır.

Türk devriminin kaderi de bundan farklı olmayacaktır. Korkarım, öksüz ve yetim doğan bu devrime, olaylara daha objektif bakabilecek sonraki nesiller hak ettiği değeri verecektir. Biz de, öküzün altında buzağı ararken her zaman olduğu gibi resmin tamamını görme ferasetini gösteremeyeceğiz.

Ömer Turan  - Haber 7
turanomer72@hotmail.com

Yorumlar7

  • nizam-ı cedit 12 yıl önce Şikayet Et
    devrimleri ya halk yapar tabandan bir talep vardır.. ya da tepeden inmedir elitist bürokrasinin dediği olur. ancak Atatürk zamanında halk devrimlere karar verebilecek durumda değildi. zaten halk bile yoktu ortada.. nüfus dağınık köylerde yaşıyor, şehirleşme yok. köy ve kasabalarda yaşayan bir halktan bahsediyoruz. Atatürkçü devrim bugün yeni bir toplum inşaa etmiştir. Atatürk kendi zamanında devrimlerini halka zorla kabul ettirmedi. Halkımız zaten onu kabul etmişti, güveni sonsuzdu. Atatürk devrimlerini darbe olarak niteliyorsan sen bu ülkede yaşama bence. laflarından sosyalist-komünist bir zihniyete sahip olduğun anlaşılıyor. diyorsun ki ekonomik sistem zenginden alıp fakire versin; yanlış! bence ekonomik sistem zenginden, orta ve alt sınıftan kazancı kadar vergi almalıdır. belli bir kazancın altındakilerden almamalıdır. alınan bu vergilerle belli bir gelirin altındaki fakir insanlarımıza ek maaş bağlanabilir. eğitimine ve iş kurmasına yardım edilebilir. sosyal adalet diyorsan bunu önerebilirim. sosyalizm de sosyal adalet tam bir faşizm
    Cevapla
  • baybars can 12 yıl önce Şikayet Et
    primat kafa primat mermer.... nizam ı cedit kafan basmıyor,devrimleri halk yapar,kemalizim devrim değil darbedir,arkasında halk desteği yoktur,aynen 2.mahmutun yaptığı darbeler gibi hiçbir zaman halk olmadı arkalarında bu yüzden halktan korktular canım,türk devriminin adında başka herşeyi helendi,2.mahmut hünkar iskelesi ile zaten batının kucağına oturdu,türk(helen)darbesi yada çağdaşlık adına yapılan herşey bu ülkede gönüllü işgalin bir göstergesi ve kabullenilmesinden başka birşey değildir,bu ülke 2001 yılına kadar sosyalist ekonomik program ve ekonomik düzenle idare edildi,2001 yılında sosoyalist ekonomi iflas etti biraz kafanızı kaldırında bakın ne kadar cahil adamlarsınız,sistem değişmiyor bunu sende söylüyorsun sadece kapı kulları değişiyor bunuda büyük birşey gibi gösteriyorsunuz sadece,zenginlik şudur budur neyse nedir,bazı insanların çok zengin olması bence yanlış birşey evet insanlar sermaye sahibi olmalı serbest piyasa olmalı ama hep parası olanın borusu ötmemeli,devlet çoktan alıp aza vermeli mesele bu.
    Cevapla
  • nizam-ı cedit 12 yıl önce Şikayet Et
    bugünkü iktidar sistemin içindeki elitleri değiştirmeye çalışmıyor.. elitlerin yani zenginlerin ülke yönetimi üzerindeki etkisini ve baskısını bertaraf ediyor. amaç zenginleri yok etmek değil ki.. çünkü halk kendini yönetme yetkisini hükümete vermiştir, zenginlere veya askerlere değil.. eski sistem belirli bir kesimi daha zengin ederken şimdiki sistemde o belli başlı zenginler korunmuyor ve kollanmıyor. tam tersine müteşebbis olan herkese zenginliğin kapılarını açıyor. fırsatları eşitliyor. eskiden yurt dışı gezilerine bir kesim işadamları giderken şimdi ise Anadoludan ve istanbul merkezli olmak üzere ayrım yapılmıyor. herkese bolluğun ve zenginliğin kapıları açık.. göstermelik değişimler dediğin işler yeni anayasa ile perçinlenecektir. diğerlerine olduğu gibi sen olaylara basit bir gözle bakıyorsun.. sözde kemalist ideolojinin kişilere kurumlara ve devlete sinmiş olan etkilerini ortadan kaldırmak elbette kolay bir iş olmamıştır. hükümet, postal yalayıcı sözde laiklere, halk düşmanı bürokratik elitlere sabrederek bizleri bugünlere taşımıştır. kolay mı
    Cevapla
  • nizam-ı cedit 12 yıl önce Şikayet Et
    işte baybars sana eksi kafa deyince kızıyorsun. bu halk ne sosyalisttir ne komünisttir güzelim.. devrim diyince aklına komünist devrimler geliyorsa bu senin kimliksiz bir insan olduğunu gösterir. Türk devrimi diyince benim aklıma Atatürk devrimleri gelir. ondan sonra da bugünkü halk devrimi vardır. bu ülkede başlı başına 2 büyük devrim bunlardır. başka devrimler özleyenler rüya görüyor olmalı.. sen de uyan canım benim.
    Cevapla
  • baybars can 12 yıl önce Şikayet Et
    Cafer Uça rumuzlu arkadaşım.... cafer kardeş sende bu düzenden farklı bir düzen benimsemiyorsun,kendinizden olmayan herkesi kominizimle suçlayarak işin içinden çıkıyorsunuz maşallah,sosoyalizim yada kapitalizim melanet birer sistemdir,sistem demokratik piyasa olan serbeset piyasa ile olmalı bu düzende eksik çünkü zengin daha çok zengin oluyor ne olmalı devlet burda araya girmeli piyasaları düzenleştirici bir vergi sistemi yani servet vergisi yada zekat müessesi kurmalıdır,biz zenginler yaratmak için düşükler yaratmamamız lazım,kapıkulları ile sözde hesaplaşarak düzen değişmez,ŞİMDİ ÜLKEMİZDE BELLİ BİR KESİM EL DEĞİŞTİRMİŞ OLABİLİR AMA MESELE SİZİN KENDİ ARANIZDAKİ GÜÇ ALIŞVERİŞİ DEĞİL MESELE BU SİSTEMİN YANLIŞ OLMASI EĞER İSZ BU MESELEYİ BİR EL DEĞİŞTİRME VE BİR TARAFLILIK OLARAK GÖRÜYORSANIZ YANILIYORSUNUZ VE YANLIŞ YAPIYORSUNUZ,BU MİLLET SİZİ DÜZENİ RESTORE EDİN DİYE DESTEKLEMİYOR,KARA KAŞINIZA KARA GÖZÜNÜZE SİZİ İKTİDAR ETMİYOR,GÖSTERMELİK DEĞİŞİMLER KAPIKULLARININ DEĞİŞİMİ NE ELİTLERİ DEĞİŞTİRDİ NEDE SİSTEMİ...!
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat