Nasıl bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz?

  • GİRİŞ06.05.2013 09:23
  • GÜNCELLEME06.05.2013 09:23

Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler ile Anayasa referandumu.

Seçim dönemlerinin aynı zamanda toplumsal gerilimin had safhaya ulaştığı, kamplaşmaların, inatlaşmaların alabildiğine büyüdüğü süreçler olduğu bilinmektedir. Görülen odur ki; bu iki yılda uzlaşı ve demokratik nezaketin yerine sert tartışmaların ve belden aşağı vurmaların çokça görüleceği bir mücadeleye tanık olacağız.

Oysa Türkiye'nin önünde, bölgenin ve belki de dünyanın yıldız ülkesi olmasını sağlayabilecek çok önemli imkanlar var. Dünya konjonktörü bir barış adacığı olabilecek Türkiye'ye, tarihi misyonuna yakışır bir silkinmeyi adeta dayatıyor.

Bizler tarihin tanıklarıyız ve tarih de bizlere tanıklık edecektir. Eğer yaşanmakta olan değişim ve dönüşümü doğru okuyabilirsek, edilgen bir ülke olmaktan kurtulup bölge ve dünya siyasetine yön verici bir öncü rol üstlenebilirsek  ;sadece kendimize değil, bütün insanlığa hizmet etme fırsatını yakalamış oluruz.

Aslında önümüzdeki iki yılda vereceğimiz karar ile nasıl bir Türkiye tasavvuru içinde olduğumuzu da belirlemiş olacağız.

 Ya kendi sınırları içine hapsedilmiş,iç çekişme ve çatışmalar ile boğuşan, vatandaş ile devletin hasım ve rakip gibi didiştikleri,oligarşi adacıkları ile çepçevre kuşatılmış,vesayetçi ağaların çiftliğine dönüşmüş bir açık hava hapishanesi , üçüncü dünya ülkesi olan bir Türkiye … İnsanların din,dil ve mezheplerinden dolayı potansiyel tehlike olarak algılanabildiği, fişlendiği,andıçlandığı,işkence ve kötü muamelelerin olağan karşılandığı, derin yapıların hukuk dışı yöntemlerle infazlar gerçekleştirebildiği, iç düşman safsatası ile vatandaşın vatandaşa kırdırıldığı, öcü geliyor öcü yutturmacası ile kamu maliyesinin iç edildiği bir ülke…

 Ya da huzur barış ve sevginin egemen olduğu, özgürlük ve refahın yaygınlaştığı,emeğin kutsandığı, ‘milletin devletini' gerçekleştirebilmiş,bağımsız yargısı ve hukuka bağlılığını ile güven veren,enerjisini içe dönük mücadelelerde tüketmeyen, uluslar arası  rekabete hazır, duruşu ve görüşü ile dünya siyasetini etkileme gücüne ulaşmış bir Türkiye…

Darbe, vesayet, kurtarıcı beklentisi içine kimseciklerin girmediği, millet egemenliğine ortak ve paydaş arayışlarının son bulduğu, herkesin eşit,özgür ve güvenilir vatandaş olarak saygınlığının bilincinde olduğu bir Türkiye.

İşte önümüzdeki iki yılda peş peşe yapılacak seçimlerde asıl tartışılması gereken konu bu olmalıdır. Siyasi partiler nasıl bir Türkiye tasavvuru içinde olduklarını vatandaşa açıklamalı ve buna oy talep etmelidirler.

Siyasi mücadeleyi bir ağız dalaşı olmaktan kurtarıp modern ve centilmence bir rekabete dönüştürmek varken, küfür,hakaret ve belden aşağı vuruşlarla seviyeyi yerlerde süründürmeye,anlamsız  gerginlik ve kamplaşmalara girmeye ne gerek var?

Ömer Vehbi  Hatipoğlu - Haber 7

ovehbihatipoglu@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat