Bu umudu söndürmeye hakkınız yok!
- GİRİŞ09.05.2013 08:10
- GÜNCELLEME09.05.2013 08:10
Türkiye, jeo politik konumu,taşıdığı tarihi misyonu ve potansiyel etki gücü nedeni ile düşmanı çok olan bir ülkedir. Toplumsal barışı sağlamış, demokrasisini ayıplardan arındırmış, özgürlük ve refahı yaygınlaştırabilmiş, milletin devletini sağlam kurallar ile tesis edebilmiş bir Türkiye ; İslam dünyasının ve bütün mazlum halkların umudu,öncüsü ve temsilcisi olur.
İşte bu nedenledir ki, uluslar arası terör siyasetinin mimarlarının bu süreci kazaya uğratmak için her türlü oyunu sahneye koyabilecekleri göz ardı edilmemlidir. Çünkü terör bir rant kaynağı olmuştur. Uluslararsı uyuşturucu şebekeleri, silah tüccarları, kara para trafiği, yer altı dünyası, suç örgütleri, servisler ve derin yapılar bu süreçte elleri böğründe birer seyirci olmaya yanaşmayacaklardır.
PKK'nın kendi içindeki fikir ayrılıkları ve çeteleşmiş yapı da dikkate alındığında ne kadar hassas bir süreçten geçtiğimiz daha rahat anlaşılabilir.
PKK'nın sınır dışına çekilmesinin sorunun çözümü anlamına gelmediğinin bilincinde olmamız gerekiyor. Bu, belki de yaşanacak sürecin en kolay adımıdır. Asıl bundan sonraki gelişmelere karşı hassas ve hazırlıklı olmak gerekmektedir.
PKK'nın durup dururken sınır dışına çekilmeyi kabul etmediğini biliyoruz. PKK'yı bunu yapmaya zorlayan şartların da farkındayız. Özellikle son iki yılda Türkiye terör ile mücadelede çok önemli başarılar sağlamıştır. Alan hakimiyeti hedefi ile yola çıkan örgütün 2012'de uğradığı kayıp oldukça sarsıcı olmuştur. Buna ilaveten uluslar arası güç odaklarının bölgeye ilişkin plan ve projeleri de revize edilmiştir. Yıllarca; Rusya,İran,Suriye ekseninde bir siyasetin takipçisi olan PKK'nın bundan böyle ABD - İsrail ekseninde bir siyasetin takipçisi olacağını tahmin etmek de zor değildir.
İşte tam da bu noktada Türkiye bu beladan kurtulmanın şartlarının olgunlaştığını görmüş ve bir hamle yapmıştır. Bu hamleyi, Ak Partiyi köşeye sıkıştırmanın bir şansı gibi gören siyasi partiler, çözümün ortağı olma fırsatını kaçırmakla kalmıyor, çözüm sürecinin doğru işlemesini denetleme hak ve imkanını da ellerinin tersi ile itmiş oluyorlar.
Sürecin nasıl işleyeceğine, hangi sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimize ve alınması gereken önlemlerin ne olması gerektiğine ilişkin tespit ve tekliflerimizi ayrı bir yazıya bırakarak siyasetçilerin bugün bölgede oluşan havayı doğru değerlendirmeleri gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki ;silahların susması,barış rüzgarlarının esmesi bölge halkında tarifi imkansız umut patlamalarına yol açmış bulunuyor. Terör ile, PKK ile hiçbir ilişkisi olmadığı halde, otuz yıldır olağan dışı bir yaşama mahkum edilmiş, temel hak ve özgürlükleri yıllarca askıya alınmış,aş,iş,meslek ve meskenden mahrum bırakılmış, terör ve şiddet sarmalı ile hayatları alt üst edilmiş mazlum,mağdur ve günahsız bir halkın ‘artık yeter' diyebilme şansını yakalayabilme umududur bu.
Bu umudu söndürmeye kimsenin,ama hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bu umut, Türkiye'nin silkinmesine, toplumsal barışı kalıcı kılmasına, refah toplumunu gerçekleştirmesine yetecek bir sinerjiyi bünyesinde barındırıyor.
Bu umut; kan ve göz yaşını siyasi ranta çevirmeyi politika zanneden bezirganları da saf dışı edecek güçlü bir değişimin habercisidir.
Barışı kalıcı kılmak, vatan sathında bir sevgi ve birliktelik ruhu yakalamak, PKK'nın ve uluslar arası güç odaklarının bundan sonraki muhtemel dayatmalarına karşı siyasi irade ile el birliği ve güç birliği yapmak herkesten önce CHP ve MHP için tarihi bir görevdir.
Ömer Vehbi Hatipoğlu - Haber 7
ovehbihatipoglu@gmail.com
Yorumlar1