Ali Kırca: 'Düğmeye ben bastım...'

  • GİRİŞ09.03.2012 09:50
  • GÜNCELLEME09.03.2012 09:50

2000’li yılların başındaki bir araştırmayı (Oral Çalışlar-Tolga Çelik/İslamcılığın Üç Kolu-Güncel Yayıncılık) karıştırıyorum. Kimlerin neler dediğini, neler yazdığını gözden geçiriyorum.
Olayın bir müdahale dönemi var, bir de sonrası. “28 Şubat’ta Gülen cemaati darbecilere sesini çıkarmadı” şeklindeki eleştirilere son günlerde sık sık tanık oluyoruz...
28 Şubat 1997’deki MGK toplantısı, ardından yayımlanan bildiri, önü ve devamı olan
inişli çıkışlı bir süreçti. Değişik siyasi güçler, değişik tutumlar gösterdiler.

Ana eksen
Ana eksen (ordunun siyasete müdahalesi) hiç değişmedi... O dönemde, asıl müdahale, büyüyen, gelişen ve kontrol altında tutulması zor olacağı düşünülen İslami harekete ve onun temsilcisi Erbakan’ın Refah Partisi’ne yönelikti.

REFAHYOL hükümetinin 28 Şubat bildirisinin devamını getiren baskılarla Haziran 1997’de dağılmasıyla birlikte, askerin siyasi yaşama müdahalesi iyice sertleşti. Gülen cemaatinin ve birçok gazetecinin hedef alınması, medyanın, yargının ‘yeniden hizaya sokulması’ gibi ‘süreç’ler bu yıllarda gerçekleşti.
‘Merkez medya’ diye sayılan büyük gazete ve televizyon gruplarının tamamı, bu kampanyada rol üstlendi. Servis edilen yalan ve abartma haberleri, kasetleri birer birer yayımladılar. Medyanın otoriteye düşkünlüğü, belki de olabilecek en üst seviyeye ulaşmıştı.

18 Haziran 1999

Bu kritik günlerin ilginç dönüm noktalarından birisi de Fethullah Hoca’ya ve cemaate yönelik ‘linç’ kampanyasıdır.

18 Haziran 1999 gecesi, cemaat açısından tam bir şok gecesidir. Fethullah Hoca’nın yıllar önce yaptığı konuşmalardan derlenmiş ve özel olarak düzenlenmiş kaset önce Ali Kırca’nın sunduğu ATV ana haber bülteninde yayımlanmış, ardından Siyaset Meydanı programında aynı konu işlenmişti. Ali Kırca programa başlarken ertesi günkü Sabah gazetesinin manşetini göstermişti: “Maske düştü”. Diğer gazeteler ve TV’ler de bu kaset olayından yola çıkarak kampanyaya katılmışlardı.
O günlerde sık sık kurulan bir cümle şuydu: “Düğmeye kim bastı?” Bu cümle ile çoğunlukla ‘dönemin egemeni’ olan orduya gönderme yapılıyordu.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kulanabilirsiniz

Oral Çalışlar / Radikal

Yorumlar1

  • Muhammed Ali 12 yıl önce Şikayet Et
    Ali KIRCA bu. sözün savunmasını mahkemede verebilecek mi? Hakimiyet sivillerindir !
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat