Sevgili Okurlarım ;

Bugün köşemi benim paylaşımıma  ayıracağım . Çünkü köşemizde iyi ve kötü her olayı paylaşacağız demiştim , bugün benim sıram. 

Bilirsiniz Peygamberimiz  hacamat  (kan aldırmak ) yaptırırmış. Bende her üç ayda bir kan veririm. Hatta öğünmek gibi olmasın, bronz madalyam bile var.

Şaka bir yana hem sıhhat bulmak hem de muhtaç bir insana yardım etmek çok hoş bir duyğu. Bunlardan bize ne diyebilirsiniz, işte olay bu.

Geçen hafta iş seyahati için Adana ya gitmiştim. Hazır gelmişken kan da vereyim çünkü İstanbul daki yoğunluk oralarda yok.

İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş . Doğruymuş. Seyyar Kızılaycılar yol üstünde kan bağışçıları ararken işte aradığınız ben dedim.

Kan verenler bilir kan bağışı için sanki vize alır gibi upuzun bir form dolduruşunuz çoğu zaman da yanlış olur, çünkü sorular şaşırtmacalı olduğu için hata yaparsınız.

Her zaman ki form doldurmanın bıkkınlığıyla form istedim işte o zaman yazının konusu çıktı. Davranışlarından ve dış görünüşünden stajer öğrenci  zannettiğim bir hanımefendi "formu ben doldurayım" dedi.  

Şaşırdım, çünkü pek çok sefer kan vermeme rağmen ilk kez böyle bir uygulama ile karşılaşıyordum. Gülümseyerek ben dahil tüm bağışçıların formunu doldurdu. Tansiyonumuza baktı kan verme işleminden sonra , büsküvitlerimizi verip , sodalarımızı bile o açıp verdi.

"Eee ne var bunda" diyebilirsiniz; bize her konuda yardımcı olan, benim stajer  zannettiğim hanımefendi, meğerse sorumlu doktormuş. Şaşırmadım desem yalan olur.

Ettiği Hipokrat yeminine gerçekten layık bu şekil mütevazi ve başarılı çalışan birini takdir etmemek haksızlık olur.

İşte bu yüzden bu yazıyla  başarılı ve özveriyle ; Adana  kızılayında çalışan Dr. Nazan Ayan'a ya teşekkürü borç bilirim.

Yanlış anlaşılma olmasın diğerleri çalışmıyor demiyorum ama bu şekil çalışmalarla alınacak bir ünite kan bile, bir hayat demek değil mi?

Sevgilerimle

Orhan Çınar'la PAYLAŞIM / Haber 7
orhancinar01@gmail.com