Yeni bir diyalog ve müzakerenin temel şartı
- GİRİŞ21.01.2016 09:39
- GÜNCELLEME22.01.2016 08:19
‘Bahar aylarına kadar müzakere masasına dönülmez ve çözüm için adım atılmazsa, karlar erimeye başladığında, PKK’lı gruplar daha kalabalık bir şekilde şehirlere inecekler ve çatışmalar daha korkutucu boyutlara ulaşacak.’
Özetle söylenen bu.
Türkiye’de kışı dağlarda geçiren, karların erimesini bekleyen PKK’li kaç kişi var, ya da kaldı mı, çok belli değil ama Rojava, Kuzey Irak ve Türkiye’deki PKK’li grupların geniş bir coğrafyada, mobilize olması için baharı beklemelerine gerek yok şüphesiz. Yaşadıklarımız bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Kandil’den gelen açıklamalar, bir süre önce daha farklıydı. Bu kış final kışı olacak deniliyordu. Kışa rağmen, belli il ve ilçelerde çatışmalar devam ettiğine göre, PKK bu kışı gerçekten de final kışı olarak görüyordu, yani final için baharın beklenmesine gerek görülmüyordu.
Savaşmak için baharı beklemek, 90’lı yıllarda geçerliydi, kışın mağaralara çekilen gruplar, kışı dağlarda geçirir bahar aylarında da eylemler başlardı.
Çözüm süreciyle başlayan şehirlere inme harekatı ve inenlerin şehir kadrolarıyla buluşması, 2012 yılından bu yana PKK’nin izlediği bir yöntem. Çözüm sürecinin yarattığı elverişli iklimde, şehirlere hem silah hem insan tahkimatı yapıldı. Hendeklerle mücadeleye başlandığı tarihten sonra, PKK çok sayıda kayıp verdi ama belli ilçe ve şehirlerde, iki yıl önce oluşturduğu yapıları ve yarattığı fiziki şartları korumaya devam ediyor.
Öcalan’ın, bu netameli süreç başlarken, ortaya koyduğu ikircikli tavır ama bir yandan da sanki bugünü gören analizler ve açıklamalar yapması, doğrusunu söylemek gerekirse, PKK’nin ‘savaşı’ dağlardan şehirlere taşımasına katkı sağladı.
Öcalan, hatırlanacaktır, çözüm olmazsa, PKK’nin dağlardan şehirlere ineceğini ve otuz yıl önce, Eruh ve Şemdinli’yle başlayan çatışmaların şehirlere taşınacağını ifade etmiş ve bu yeni dönem için de, yeni bir gençlik yapılanmasına işaret etmişti. O gençlik yapılanmasının temeli-YDG-H bu açıklamalardan sonra kuruldu. Tıpkı HDP geleneğinden gelen siyasetin 18 yıl sonra 2007 meclise girmesiyle beraber, KCK’nın kurulması gibi..
KCK ve YPG-H’ın kurulmasının, barışın güçlenebileceği dönemlere rastlaması, PKK’nin en azından 2007 yılından bu yana, Türkiye’nin siyasi ortamını ve gelişmeleri, kendi mantığı çerçevesinde iyi ve isabetli okuduğunu gösteriyor.
KCK kurulmasa, HDP siyasi bir kurum ve misyon partisi olarak bugün daha güçlü ve belirleyici bir konumda olacak, PKK hakimiyeti zayıflayacaktı.
Aynı şekilde, YPG-H kurulmasaydı, PKK, çözüm sürecinde oyalama taktikleri izleyip, çatışmaları şehirlere taşıma konusunda gerekli manevra alanını ve toplumsal zemini bu denli elverişli hale getiremeyecekti.
PKK’nin bahar aylarında daha sert çatışmaların olacağı yolundaki açıklamaları, umarım bir ‘kehanet’ düzeyinde kalır.
Ama HDP’nin bu söylem üzerinden bir muhataplık mekanizmasının oluşabileceğini düşünmesi, havanda su dövmekten farksızdır.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol