Almanya ve AB’nin mülteci paniği

  • GİRİŞ20.10.2015 10:17
  • GÜNCELLEME20.10.2015 10:17

Bu kapsamda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmesi, Türkiye’nin hassasiyetlerinin altının bir kez daha çizildiğini gösteriyor.

- Suriyeli mültecilerin Türkiye’de kalması için 3 milyar Euro mali destek.

- AB üyeliği müzakerelerine hız verilmesi.

- Türk vatandaşlarına vize uygulamasının kaldırılması için çalışmalar yapılması ve Türkiye-AB ilişkilerini donmuş olduğu konumdan çıkartarak, yeni bir hayatiyet getirecek şekilde katılım müzakereleri sürecinin hızlandırılması.

Dünya genelindeki mülteci sayısı 2014’te 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki süreçte en yüksek rakama ulaşarak 50 milyonu aşmış vaziyette.

Bu rakamın her geçen gün artması en çok Avrupa’yı endişelendirmektedir.

2014 yılında Avrupa’ya kaçak yollardan gelen yaklaşık 280 bin insanın yüzde 80’i Akdeniz güzergahını kullanarak Batı’ya göç etti.

Geçtiğimiz yıl dünya genelinde yaşanan göçmen ölümlerinin yüzde 65’i de Akdeniz’de gerçekleşti.

Ölüm riskinin çok yüksek olmasına rağmen dünyanın en tehlikeli “göç güzergâhını” kullanan insan sayısı giderek artıyor. 

Bunun nedeni ise çaresizlik. 

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre 2015 yılında Akdeniz’i yasadışı yollardan 500 binin üzerinde insan geçti.

Geçmeye çalışan insanların arasında ilk sırayı Suriyelilerin aldığı, ardından Eritre, Somali, Afganistan, Irak ve Nijerya’nın geldiği görülmektedir. 

Yani Akdeniz’i geçmeye çalışan insanların büyük bir kısmı Avrupalı liderlerin tartıştığı ve iddia ettiği gibi göçmen değil, ülkelerinde yaşama umudu kalmayan mültecilerdir.

Bugün Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan insanların büyük bölümü Afrika, Asya ve Ortadoğu’da süren savaşlar baskıcı yönetimler ve yoksulluk nedeniyle kendileri ve çocukları için daha iyi bir gelecek hayaliyle Avrupa’ya göç etmeye çalışıyor.

AB’NİN GÖÇMEN VE MÜLTECİ TANIMINA İLİŞKİN SORUNU VAR

Bu noktada AB’nin göçmen ve mülteci tanımına ilişkin bir sorunu var.

AB ülkeleri; ülkelerini daha iyi bir yaşam için ekonomik nedenlerle kapılarına dayanan  göçmenler ile iç savaş, baskı, zulüm  ve siyasi  nedenlerden dolayı göç eden  mülteciler arasındaki ayrımı hâlâ yapabilmiş değildir.

İç savaşın ortaya çıkardığı açlık yoksulluk, işsizlik ve benzeri durumlar nedeniyle göç etmek zorunda kalan  insanlar göçmen değil mültecidir. 

Bu gerçek karşısında AB ve üye ülkeler yasadışı yollardan AB topraklarına gelenlerin göçmen mi yoksa mülteci mi olduğuna ilişkin ayrımın hızlı bir şekilde yapılmasını ve göçmen olarak gelenlerin ülkelerine geri iade edilmesini savunuyor. 

“Göçmen” olarak tanımlanan insanların diğerlerinden ayrılıp ülkelerine geri gönderilmesi batıya göç sorununu kısa vadede çözmeyecektir.

Çünkü, Akdeniz’i geçmeye çalışanların büyük bir kısmı Suriye, Eritre, Irak, Somali ve Afganistan uyruklular olduğu için uluslararası hukuka göre mülteci olarak tanımlanabilecek bir pozisyondalar. sorun küresel bir sorun haline gelmiştir artık.

1. Dünya Savaşı’nda Avrupa’dan Amerika’ya 14 milyon insan göç etti fakat, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bu kez Avrupa dışındaki ülkelerden işçi göç almaya başladı.

Almanya’nın kalkınma hamlesinde yabancı işçilerin inkar edilemez bir katkısı olmuştur.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat