Türkiye, Amerika’ya ne dedi?

.

  • GİRİŞ16.02.2018 08:14
  • GÜNCELLEME17.02.2018 09:25

Terör örgütünü sınırlarımız içinde boğan Mehmetçik, şimdi de PKK/PYD’ye Suriye’yi, Kandil’i dar ediyor.

Biz vurdukça, kanlı terör örgütlerini besleyen, eğiten, donatan, silahlandıranların endişe ve telaşı artıyor. Bu endişe ve telaşın sözde ‘müttefik’lerimize de yansıdığı ortada…

 

 

Ziyaret ve görüşmelerimiz hızlandı. Gelenimiz gidenimiz çoğaldı.

Önce, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster, hafta sonu İstanbul’a geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın ile bir görüşme yaptı.

Ardından önceki gün Milli Savunma Bakanımız Nurettin Canikli’nin NATO Savunma Bakanları toplantısı için gittiği Brüksel'de ABD Savunma Bakanı James Mattis'le bir görüşmesi oldu.

En son ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, dün akşam saatlerinde Ankara’ya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarafından kabul edildi. Tillerson ile 3 saat 15 dakikalık bir görüşme gerçekleşti.

Sürenin uzunluğu, Tillerson’un önüne koyulan dosyaların ağırlığından elbet…

Beştepe'de gerçekleşen uzun görüşmenin konusu ve çerçevesi hepimizce malum. Cumhurbaşkanlığı da görüşme sonrası yaptığı ilk açıklamada bunu özetledi; “Başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgesel gelişmeler, terörle mücadele ve ikili ilişkiler görüşülmüştür. Yapılan görüşmede Türkiye'nin tüm bu konularda öncelikleri ve beklentileri Tillerson'a açıkça iletilmiştir”

Kısa ve öz…

Yukarıdaki iki cümleden bile çıkarım yapacak olursak; İçerideki havanın ağırlığını, yöneltilen soruları tahmin etmek hiç zor değil.

Son bir haftaki yansıyanlar ışığında biraz zihin yorup fikir yürütelim;

Türkiye, terör örgütü PKK-YPG/ABD işbirliğine karşı son kez tavrını koydu. Eldeki tüm bilgi ve belgeler tüm detaylarıyla paylaşıldı. Türkiye’nin sabrının taştığı, bu görüşmenin ilişkilerde gelinen nihayet noktası olduğu çok net bir şekilde hissettirildi.

Tillerson’a ülkesinin bugüne kadar verdiği ancak hiçbirini tutmadığı sözleri hatırlatıldı;

“Münbiç’teki SDG’liler (PYD/ PKK) Afrin’e geçerse desteği keseriz” demiştiniz.

“Terör örgütü PYD/PKK’ya ağır silah vermiyoruz” demiştiniz. Bugüne kadar 5 bin tır, 2 bin uçak dolusu silah verdiniz.

“Terör örgütü PYD/ PKK’ya verilen silahların tamamı kayıt altına alındı. DEAŞ’la mücadele bittikten sonra geri toplayacağız.” sözünüz ne oldu?

 Verdiğiniz silahlar hâlâ terör örgütünün elinde ve askerlerimize karşı kullanılmaya devam ediyor.

“Mister Obama, Münbiç operasyonu bittikten sonra terör örgütü PYD mensuplarının tekrar Fırat Nehri’nin doğusuna geçeceğine yönelik söz vermişti. Münbiç, bugün terör örgütü PYD/PKK’nın işgali altında... Sözünüzü tutmanızı bekliyoruz.

Mister Trump, son görüşmede “PYD’ye silah verilmesi saçmalığının bitirilmesi gerektiğini” söylemişti. Devletiniz, terör örgütüne silah ve mühimmat vermeye devam ediyor. Bu silahlar askerlerimize ve vatandaşlarımıza karşı kullanılıyor.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), terör örgütü PYD/PKK’lı militanlardan oluşturulacak sınır birliği için önemli bir bütçe ayırdı. Bu ne anlama geliyor? Savunma Bakanlığı’nız niye düzeltme üzerine düzeltme yapmak zorunda kaldı?

SDG (Suriye Demokratik Güçleri) tanımı terör örgütü PKK/PYD-YPG’yi gizlemek için kurgulanan bir isim aldatmacasıdır.

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Daniel Coats'ın tüm istihbarat birimlerinizle birlikte ABD kongresine sunduğu istihbarat raporunda YPG/PYD için “terör örgütü PKK'nın Suriye’deki militanları” deniyor. YPG'nin 'PKK ile ilişkili olduğu gerçeği ve özerk bir yapı arayışında olduğu’na dikkat çekiliyor. Siz hâlâ bize birbirinden ayrı olduklarını söylüyorsunuz. Bu ne yaman çelişkidir?

Daha bunun gibi pek çok soru...

Sınırlarımızdan sivillere yönelik gerçekleştirilen saldırılardan tutun da, Türk askerine yönelik saldırılarda kullanılan silah ve mühimmatların markasına kadar delilleriyle beraber her şeyin görüşme masasına getirildiğinden emin olabilirsiniz.

Bundan sonra yaşanabilecekler de elbet…

Anlayacağınız yalanlarını ve yedikleri haltları yüzlerine vurup gönderdik. Türkiye'nin beklentileri ile ilgili ABD’nin vereceği cevap son kez soruldu.

Neler yaşadığımızı bizim kadar Amerika’yı yönetenler de çok iyi biliyor. PKK eşittir PYD/YPG olduğunu da…  Kuruluşunda katkı verdikleri bir örgütün ilişki ağını bilmemeleri mümkün değil. ABD’nin terör örgütü PYD/ PKK ile ilgili vazgeçemediği planlarını da Türkiye çok iyi biliyor. İsrail ile ilgili hülyalarını da. Ortadoğu coğrafyasına çöreklenme sebeplerini de.

ABD’nin bu ikiyüzlü ve saldırgan tutumunun arkasında bunun gibi daha pek çok sebep var. Sahada sürekli kaybeden olması bile bunda etkili. Terör örgütleri ile yürümekte ısrar ettiği sürece zaten kaybeden olmaya mahkum.

Kaybederken de “PYD/YPG'yi PKK'dan ayırıp hatta PKK'ya karşı savaştırabilecekleri”ni söylecek kadar uçabiliyorlar. Bu cümle bile ABD’nin kontrolü ne kadar kaybettiğinin trajikomik bir özeti.

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Ankara’dan bir önceki durağı Beyrut’ta yaşadığı aşağılanma bile sözde süper güç ABD’nin ne hallere düştüğünü gösteriyor.

Böyle giderse bu ilk olmayacak. Umarız ders çıkarırlar.

 

Osman Ateşli - Haber7

e-posta: Osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli

Yorumlar1

  • misafir 6 yıl önce Şikayet Et
    Yok ders almasınlar böyle devam çökene kadar
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat