İçerikten ÇED’e, ekrandan insana: ÇED var da TED neden yok?

  • GİRİŞ30.12.2025 13:33
  • GÜNCELLEME30.12.2025 14:23

Gıda üretimi ile bir televizyon dizisi arasında ilk bakışta hiçbir bağ yokmuş gibi görünür. Oysa biraz yakından bakıldığında, tarladan sofraya uzanan denetim mantığı ile senaryodan ekrana taşınan hikâyelerin etkisi arasında şaşırtıcı bir korelasyon vardır. Bu korelasyonun merkezinde ise tek bir kavram durur: insanın korunması.

Bugün bir gıda ürünü piyasaya çıkmadan önce içerik analizi yapılır. Etiketinde ne yazdığı, içinde ne olduğu, insan sağlığına ne ölçüde dokunduğu sorgulanır. Yetmez; üretim tesisi çevreye zarar veriyor mu diye ÇED raporu istenir. Yani yalnızca tüketici değil, toprağın, suyun, havanın ve gelecek kuşakların da korunması hedeflenir. Bu süreçte devlet denetimi kadar önemli bir unsur daha vardır: öz denetim. Üretici, yasal zorunluluk gelmeden önce riskin farkında olmalı ve kendini sınırlamalıdır.

Peki aynı hassasiyet, her gün milyonlarca insanın zihnine, duygusuna ve davranış kalıplarına nüfuz eden senaryo, dizi ve filmler için neden çoğu zaman tali görülür?

Bir televizyon dizisi, bir film ya da dijital platform içeriği de aslında bir “ürün”dür. Hammaddesi fikir, senaryo ve kurgudur; çıktısı ise toplumsal algıdır. Şiddeti normalleştiren bir sahne, suçu romantize eden bir karakter ya da insan onurunu aşındıran bir dil, tıpkı limit üstü pestisit kalıntısı gibi görünmez ama etkilidir. Bedene değil, zihne nüfuz eder. Etkisi anlık değil, kalıcıdır.

Burada ÇED raporuna benzer bir soruyu sormak gerekir: “Bu içerik, insanın ruhsal ve toplumsal çevresi üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?”

Gıdada “önleyici yaklaşım” esastır. Zararlı olduğu kesinleşmeden bile risk varsa önlem alınır. Oysa görsel-işitsel içeriklerde çoğu zaman “reyting aldı mı?” sorusu, “insana ne yaptı?” sorusunun önüne geçer. Halbuki kültürel ve psikolojik çevre de en az doğal çevre kadar kırılgandır.

Bu noktada sansür değil, öz denetim kavramı önem kazanır. Nasıl ki sorumlu bir gıda üreticisi “yasal sınırın altında ama yine de azaltayım” diyebiliyorsa; sorumlu bir yapımcı, senarist ve yayıncı da “yapabilirim ama yapmamalıyım” diyebilmelidir. Çünkü insanı korumanın en güçlü yolu, dışarıdan dayatılan yasaklar değil, içeriden yükselen etik farkındalıktır.

Öz denetimi güçlü bir içerik dünyasında:

Şiddet dramatik bir araç olmaktan çıkıp sorgulanan bir olguya dönüşür,

Kadın, çocuk ve gençler reyting unsuru değil, toplumsal sorumluluk alanı olarak görülür,

Popülerlik ile değer arasındaki denge yeniden kurulur.

Gıda güvenliğinde “tarladan sofraya” yaklaşımı vardır. Belki de medya için artık “senaryodan topluma” yaklaşımını konuşma zamanıdır. Çünkü insan yalnızca ne yediğiyle değil, ne izlediğiyle, neye maruz kaldığıyla da şekillenir.

İnsanı korumak; bazen bir pestisit limitinde, bazen bir replikte, bazen de hiç çekilmeyen bir sahnede başlar. Ve en kalıcı koruma, her zaman olduğu gibi, öz denetimi esas alan toplumsal etki değerlendirme raporu ile mümkün olabilir.

Osman Ateşli - Haber7

E-posta: osman.atesli@haber7.com

x: @oatesli

Yorumlar19

  • okur 18 saat önce Şikayet Et
    yapay zekaya türkü okutmuşlar ankaralı lu bu o dan daha iyi okuyor neşet ertaş makamında. dinleyen ayıramıyor, komik mi korkunç mu. youtube yakında yapay zekayla dolacak. akis mi eko mu. her nabza her dilden her ilgiden şerbet verecek. ama cühela aydın bunu anlayamayacak. isteyene sahte tarih, mehter, şiir gazel isteyene de fetva. yakında yolda. isteyen biat etsin ticaret etsin
    Cevapla
  • Mehmet 19 saat önce Şikayet Et
    25 yıldır beklediğim yazıyı yazdığınız için sizi tebrik ediyorum. Devletin artık bu işe el atması lazım. Biz ülkemizi ve milletimizi düşmanlardan korumak için türlü silahlar geliştiriyoruz. Ama bu gidişle çok yakında korunacak bir şey kalmayacak.
    Cevapla
  • EYT li Tümer 21 saat önce Şikayet Et
    Yönetici pozisyonundakilerin böyle dertleri olmadığı için hiç bir şey düzelmez. Dertsizler başta, dertliler en altta, dertler sadece dertlilerin hayatında. Le kum dinikum ve liyed din. Veleddaalin. Amin.
    Cevapla
  • duran 21 saat önce Şikayet Et
    rtük bunun için yok mu zaten
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • BURHANEDDİNRABBANİ 22 saat önce Şikayet Et
    Ne tüyler ürperir YA RAB, ne korkunç,GOMONOS,MARKSİST,LENİNİST,STALİNİST,MAOİST,DİNSİZ,İMANSIZ ATEİST inkılab olmuş.Ne İSLAM DİNİ KALMIŞ,ne de İMAN.AR,EDEP,HAYA NAMUS BÜYÜKLERE SAYGI,KÜÇÜK LERE SEVGİ,İSLAM DİNİ HARAP OLMUŞ,İMAN,AR,EDEP,HAYA,NAMUS,BÜYÜKLERE SAYGI,KÜÇÜKLERE SEVGİ de tuuu KAKA OLMUŞ YA RAB!
    Cevapla Toplam 11 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat