Obama ne söyledi, ne kastetti?

  • GİRİŞ28.04.2009 10:51
  • GÜNCELLEME28.04.2009 10:51

Büyük bir telaş ve endişe içinde beklenilen “24 Nisan” geldi geçti ama ardından ne bıraktı ona yakından bakmakta yarar var:

1- Yirmi Dört Nisan, Ermeniler tarafından onlara karşı yapılan “sözde soykırımını” başladığı tarih olarak ilan edilmiş ve tüm Ermeni lobi çalışmaları bu aynı tarihte, ABD senato ve kongresinden “soykırımı” kabulünü geçirtmek ve ABD başkanına da bu deklerasyonu yaptırmak gayesini gütmektedir.

2-  son üç başkan ne yaptı diye bakıldığında:

a) Bill Clinton, “20’nci yüzyılın en büyük trajedisi” ifadesini kullanmıştır.

b) G.W. Bush ise, 2006 açıklamasında “korkunç trajedi”, 2007 yılı açıklamasında,”20’nci yüzyılın en büyük trajedilerinden biri” olarak nitelendirmiş ve 2008 yılı açıklamasında ise,”20’nci yüzyılın en büyük trajedilerinden biri ve tarihi-insani trajedi” sözlerini kullanmıştır.

c) Barack Hussein Obama ise tam olarak ,” 94 yıl önce, 20’ncı yüzyılın en büyük katliamlarından biri başladı. Her yıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde 1,5 milyon Ermeni’nin katledilmesi veya ölüme yürümesini anıyoruz. Ermeni halkı bizim kalplerimizde yaşadığı gibi “Meds Yeghern” de, bizim anılarımızda yaşamalı.”.......... ”Benim 1915 olayları ile ilgili olarak görüşlerim belli, bunları tutarlı bir şekilde ifade ettim ve bu görüşlerim değişmedi....” demiştir.

Kullanmış olduğu Ermenice ifade,”Meds Yeghern” ise “Büyük Felaket” anlamına gelen bir sözdür. Konuşmasında iki defa geçmiştir. Obama, Ermenilerin ifade ettikleri “1,5 milyon Ermeni öldü” iddiasını sorgusuz kabul edip, kullanmıştır. Halbuki bu rakkam tamamen afaki bir rakkam olup, hiçbir doküman ve araştırmaya dayanmayan bir ifadedir. Tam aksine, bu konuyu inceleyen Amerikalı araştırmacılar, böyle bir rakkamın kesinlikle olmadığını defalarca yazmışlardır.

  Obama sözlerini, “Ermeniler son 94 yılda dinamizm, dayanıklıkık ve yetenekleeri sayesinde, kendilerini yok etmeye çalışanlara karşı direndiler.........................ve derin saygı duygularıyla her yerdeki  Ermenilerin yanında duruyorum.”
Kısacası, şimdiye kadar kullanılan ifadelerin arasında en haşin ve sert olanı ve en katı ifadeleri ihtiva edeni de Obama’nın ifadeleri olmuştur. Buna rağmen, Ermenilere kendini beğendirememiştir.

Amerikada ki en büyük Ermeni derneği olan ANCA ( Armenian National Commıttee of America)  Obama’nın herşeye rağmen, “soykırımı” kelimesini kullanmamasından dolayı “çok keskin bir hayal kırıklığı yaşadıklarını” ifade ederken, Amerikan Ermenı Asamblesi başkanı Bryan Ardouny de yayınladığı bildiride, “bugün yapılan açıklama Başkan’ın bize vaad ettiği değişimi yansıtmıyor” demiştir.

3-Türkiye epey bir zamandır hummalı bir faaliyet içinde bulunmaktaydı. Ermenistanla ilişkilerin düzelmesi, diplomatik ilişklerin başlaması, hatta sınırın açılması konuşmaları duyuluyor ama tam olarak nelerin yapıldığı bilinmiyordu. Garip bir “gizli diplomasi” yürütülüyordu. Öylesine gizli ki, ne halk, ne aydınlar birşey bilmiyordu.

Acaba diplomatların kaçta kaçı olaylardan haberdardı bilinmez. Ama 23 Nisan gece yarısı, Dış işlerinden bir açıklama yapıldı. Maksat ve muhatap muhakkak ki Türk milleti değildi. Yoksa herkesin uykuda olduğu bir saat beklenmezdi. Zaten, Türk milleti’nin ne düşündüğüne önem veren de yoktu. Hedef, mesajı ABD’ye ulaştırmak ve başkan Obama’yı etkilemekti. Gelişmelerin gösterdiğine göre:

 * Başkan Obama etkilenmemiştir.
 
* ABD yetkilileri, sadece yapılanların farkında olduklarını ve memnuniyetlerini ifade etmişlerdir.

 * ABD başkan yardımcısı Biden, bu çalışmaların geleceğe doğru atılan büyük bir adım olduğunu ifade etmiş ve Biden, Ermenistan cumhurbaşkanıyla yaptığı telefon konuşmasında  “ onun liderliğini alkışladığını” ifade etmiştir.
          
* Türk halkı Isviçre toplantılarının sonucunu New York Tımes gazetesinden öğrenebilmiştir. Bunlar 3 madde olup, sınırların açılma konusunda ayarlamaların yapılması, diplomatik ilişkilerin başlatılması girişimleri ve tarihi olayları incelemek üzere karma komisiyonların kurulup, yabancıların bile buna davet edilmesi hususlarıdır.

 Burada unutulanlar da gözden kaçmamalıdır:

• Osmanlının son yıllarında ve özellikle Doğu da ve Güney vilayetlerde Ermenilerin Türklere karşı gerçekleştirdikleri kataliam, işkence ve toplu öldürmelerden hiç mi hiç bahsedilmemiştir.

• Şimdiye kadar Türklerin kayıplarından ve Ermenilerin Türk diplomatlarına karşı giriştikleri katliamlardan hiç bahsedilmemiş ve konu dışı bırakılmıştır.

• Türkiye’nin Ermenistan ve diğer ülkelerle birlikte arşiv ve tarih çalışmaları yapmak üzere yaptığı girişimler sanki hiç yokmuş gibi bir tavır sergilenmiştir.

• Uydurma 1,5 milyon rakkamı sanki doğruymuş gibi kabul edilerek, tekrarlanmıştır. Amerikalı ve Avrupalı araştırmacıların ve Osmanlı arşivlerinin ortaya koyduğu doküman ve çalışmalar dikkate alınmamıştır.

• Ortada ne Osmanlı ve ne de diğer ülke arşivlerinde herhangi bir “soykırım emri” yani resmi bir imha emri veya planı mevcut değilken, olaya “soykırımı” tanımı yapılmaya çalışılmaktadır. Bilindiği gibi, resmi bir emir olmadan, sistemli ve belli bir maksada matuf öldürmeler mevcut değilken, sadece tehcir yani,
      ” zoraki yer değiştirmeler” sonucu vukuu bulan ölümlerin asla ve hiçbir zaman
 “soykırımı” sayılamayacağı da ne yazıkki unutulmuş bulunmaktadır.

 Bir 24 Nisan daha geçti. Umarım bunun yarattığı telaş ve endişe içinde hükümet aceleci ve hatalı kararlar almaz, Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın milli çıkarlarını zedeleyecek adımlar atmaz.
 
Hummalı çalışmalar ve Isviçrede varılan anlaşmayı Ermenistan’da bazı gruplar Türk bayrağını yakarak ve Azeri sınırında nöbet tutan bir Azeri askeri şehit ederek protesto etmişlerdir. Bunlar herhalde hatırlanmaya değer hususlardır.

 Her sene aynı travmayı yaşamak yerine, derhal sistemi çalışmaların başlaması, olaya yaklaşım tarzımızın değişmesi, Ermeni olaylarının eğitim yıllarında öğrencilere daha doğru ve tam olarak öğretilmesi gerekmektedir.

 Türkiye AB devlerlerinin baskıları ile ABD kongre ve başkanı’nın karar ve sözleri arasında sıkışarak bir politika üretemez ve gerektiği gibi büyük bir ülke olmaya doğru da adım atamaz. Bu cendereden kurtulmanın zamanın çoktan gelmiş bulunmaktadır.

Yorumlar3

  • Muammer Fatih ÖZER 15 yıl önce Şikayet Et
    yine tam isabet. Sp gik üyesi Doç. DR. Oya AKGÖNENÇ yine dış politika konusundaki uzmanlığını göstermiş ve konuyu çok farklı açılardan inceleyerek olan biteni daha iyi anlamamıza yardımcı olmuş.
    Cevapla
  • ahmet kaya 15 yıl önce Şikayet Et
    niye??. niye obama veya genel kurmay söylemek istediklerini hiç bir zaman tam olarak söylemezler??????hep ima yoluyla östü kapalı konuşulur..ve bizlerde acaba ne demek istedi yini aylarca tartışır dururuz ? ne kadarda zavallı bir duruma düşürülmüşüz
    Cevapla
  • Abdullah Narin 15 yıl önce Şikayet Et
    Güzel yazı. Olayı çok yönlü bir bakış açısı ile kaleme alarak,doğru tesbitlerde bulunmuş sayın yazar.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat