Yeni bir din olarak vasatizm!

  • GİRİŞ07.05.2025 09:09
  • GÜNCELLEME08.05.2025 08:54

Eski ‘kutsal’ Türkiye’nin sırtındaki en büyük kambur hiç şüphesiz her türlü vesayet ve jüristokrasi idi. Bürokratik vesayet, kamusal vesayet, sivil vesayet…

“Sivil toplum” dendiğinde bazı kesimlerin zembereği boşalıyordu. Çünkü kendilerine kurdukları bir konfor alanları vardı ve bu alana kendileri dışında kimsenin müdahale etmesine asla izin vermiyorlardı. Bu alanın büyülü çekiciliği giderek fetişizme ve faşizme dönüşüyordu.

Bu kumdan kale baronları için en büyük tehdit sivil toplumun tâ kendisi idi.

Vesayet tepelerine tünemiş her grup kendini kurtarıcı olarak görüyordu. Yüksek yargı, üniversiteler, birtakım sivil toplum kuruluşları, cemaatler, çeteler, mafyatik yapılar…

Ağızlarını her açtıklarında, “ülke kötüye gidiyor, vaziyet almak lazım, millet bizi kötü gidişe dur demek için göreve davet etti/ ediyor, irtica, mürteci, Kur’an, gerici, yobaz, hain ilh.” nakaratından başka bir şey çıkmıyordu dudaklarından. Ve işin garibi kendilerine azımsanmayacak yandaş da buluyorlardı.

***

Çok değil, 12 Eylül darbesinin hemen ardından başlayan -öncesi de var elbette- ve artık fark edilir biçimde ortaya çıkan bu ortamın hüdayinabit olmadığını ellili yaşlarını geçmiş olanlar çok iyi hatırlar.

Ülke olarak kaderimiz bu idi ve bu millet için her şey her zaman yolunda gitmemeli idi.

Bugünden geriye baktığımızda…

Son çeyrek asırda yaşadığımız küresel ve bölgesel gelişmeler 1960’lardan bugüne bazı farklılıklar (kişi, mekân, olgu…) dışında ‘nitel’ anlamda karbon kâğıdının altına sızanlardır.

Özneleri değiştirelim,  fotoğraf karesinde bir değişiklik olmayacaktır.

Son yılların sivilleşme ve demokratikleşme çabalarını işte bu gerçekliğin gölgesinde anlayıp yorumlamak zorundayız. Dört yanı ateş çemberi ile çevrelenmiş ülkemizin bu çabası, 1970’lerde kaçırılan tam bağımsızlık trenini yakalama telaşıdır.

Ve bu telaş doğrudur, gereklidir; asla geri durulmaması gereken bir ülküdür. Bu süreçte siyaset içi ve dışı olumlayan, değer üreten bütün tartışmalara da önyargısız yaklaşılmalıdır.

***

Devlet, ‘merkezî topak gücün odak noktası’dır.

Böyle de olmalıdır.

12 Eylül 1980’den sonra her on yılda bir denenen (28 Şubat, 27 Nisan, hendek olayları, Gezi hadisesi, 15 Temmuz işgal projesi) kaos eylem planı işte bu gücü dağıtmak için Pentagon’da, Tel Aviv’de, Berlin’de veya NATO karargâhında kurgulanmış ve iç dinamiklerle harekete geçirilmiş senaryolardı.

Dış dinamiklerin kimler olduğu ve ne istediği bilinen bir gerçek. Onlara piyonluk yapan iç dinamiklerin hedefi de…

Ülkemizdeki bütün darbe süreçlerinin hacıyatmazı CHP mesela…

1950’de istemediği halk egemenliğini bugün de istemiyor.

Altılı masa trajedisi, kurultay tartışmaları, İBB olayı, İmamoğlu turnusolu, gerilim üslubu, Özel’e tartışmalı yumruk operasyonunu birbirine bağlayarak okuyalım.

Seçkinci, tepeden bakan zümreci ve vesayetçi siyasetini bugün de sürdürmeye çalışıyor.

***

Küçük adımları sevmez bizim insanımız. Yerinde sayar ama büyük adımları konuşur hep.  Büyük büyük işler konuşup hiçbir şey yapmaz.

Ülkeyi kurtarır, dünyayı kurtarır da kendini kurtaramaz. Bu tiplerle doludur kahve köşeleri, parti sıraları… 

Okumaz ama her şeyi bilir bizim insanımız.

 

Her şeyi çözmüştür küçük dünyasında; dost bellidir, düşman bellidir.

 

Hatta dün sevdiğine bugün kızar. Çünkü algısı her daim manipülasyona açıktır. Akıllı geçinir ama aklı kiradadır.

 

Kızdığı parti iktidarı kaybedip sevdikleri kadro işbaşına geldiğinde değişen bir şey olmayacak. Aslında çok iyi bilirler. Fakat vasatizm denen bir dine mensuptur bunlar, böyle inanmak işlerine gelir.

 

***

Merhum İdris Küçükömer’in felsefî bir rikkatle dillendirdiği şu tespitlerin altını çizerek yeniden okuyalım:

“…Burada aslında bir diğerine göre daha kurnaz ve tecrübeli iki grubun davranışını ele alacağım. Gruplar şunlardır: Açık tutucular (statükocular) ve kapalı tutucular (isterseniz ikincilere ‘uyutarak tutucular’ da diyebilirsiniz.) Birinci grup, belirli politik davranışları ile gerçek halk egemenliğinin açıkça karşısındadır; hem de halk egemenliği adına karşısındadır! İkinci grup, yani kapalı tutucular, CHP ve çevresidir…” (İdris Küçükömer, Cuntacılıktan Sivil Topluma, Bağlam Yayınları, 1994)

***

Toparlayalım…

Üççeyrek asır boyunca topluma ezberletilen (mecbur bırakılan) yollar tıkanmış durumda. Sancılı bir süreçten geçse de günümüzde ekonomik ve politik özgürlük konusunda epey yol kat edilmiştir. Alışılmış çaresizliğin yerini devrim sayılabilecek reformlar almıştır. Bu özgüvenin sürdürülebilir olmasının yolu artık hukuk sistemine yoğunlaşmaktan geçiyor.

Azınlığın hukuku yerine milletin hukuku öncelenmelidir.

Her türlü vesayetin sonsuza kadar toprağa gömüldüğünü farz ederek…

Darbe pratiklerinin…

Bölünme histerilerinin…

İşgal planlarının…

Kast mücadelelerinin…

Simsarcı zümre siyasetinin…

En önemlisi, “zembereği kırık sistemi, habire kapitalist saatlerle ayarlamaya çalışanlar”ın tarih olduğu gerçeğiyle bugünün her türlü değerler bütününe bakmamız gerekiyor.

Bu konuda en büyük ihtiyacımız, hakikat ve bilgidir…

Şayet toplum kadîm hakikat ve kadîm bilgiden uzaklaşırsa…

Akif merhumun işaret ettiği noktada debelenip dururuz:

“Hak sillesinin sedası yoktur

Bir vurdu mu hiç devası yoktur…”

Özcan Ünlü / Haber7

Yorumlar9

  • Abdullah Kılıç 1 gün önce Şikayet Et
    Tebrik ederim güzel ve faydalı bir çalışma olmuş
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • MaKuS 1 gün önce Şikayet Et
    umarız bugün ayrım yapacağınız günlerden değildir
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • toprak 1 gün önce Şikayet Et
    bunların dini sadece İslam Düşmanlığı. İslam gelmesin Şeriat gelmesin her şeye razılar.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Ersever 1 gün önce Şikayet Et
    Bu işin tek çıkışı, kafamıza yerleşmiş, kutsallaştırılmış tüm alim ve tarikatları siletek, bizzat kurandan ve resulünden öğrenerek yaşam tarzımı öna göre yaşayacağız, içimizdeki beyaz türklerden kurtulacağız. Gerçek türk olacağız.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Hak 1 gün önce Şikayet Et
    Boş yapma
  • Muallim 1 gün önce Şikayet Et
    Dolu dolu ilim, sokak ağzı olmadan bilgilendirmeler, orjinal tespitler... Ne güzel yazı olmuş zevkle okudum. Kaleminize sağlık
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat