Trump’ın yolu!
- GİRİŞ13.08.2025 09:10
- GÜNCELLEME14.08.2025 08:35
Bir zamanlar Türk televizyonlarında çok izlenen bir dizi vardı: “Adını Feriha Koydum: Emir’in Yolu”…
Bugünlerde çok sık aklıma düşer oldu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek için kullandığı ve sonradan neredeyse ‘galat’ olmuş bir sözünü de bu dizi ile birlikte anmaya başladım: “Kılıçdaroğlu nereye varmak, ne yapmak istemektedir!”
***
İkinci dönem başkanlığında hiperaktif bir görüntü sergileyen Donald Trump’ın baş döndürücü girişimleri bana yukarıda her ikisini de zikrettiğim sözleri getiriyor.
Trump geçen hafta, kâr hanesine net ve altı kalın kalemle çizilecek bir yatırım yaptı. Yüzlerce yıldır Kafkasya’nın en kramplı bölgesi olan Azerbaycan-Ermenistan’ı aynı masaya oturttu. Oturtmakla kalmadı, kırk yıllık kan davasını zamana yayan bir ‘barış anlaşması’nın patronu oldu. Türkiye’nin başarılı bir orta saha oyunuyla getirip kalenin önüne bıraktığı ‘Zengezur topu’nu tam doksandan kaleye vurdu. Maçın tarafları olan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan bile ‘mucizevî’ (Aliyev’in ifadesiyle) şutu ağızları açık izlediler. Hızlarını alamayarak, mahalle maçı kazanmış ergenler gibi birbirleriyle dakikalarca toka/laşıp ‘yaşa, varol’ nidaları eşliğinde Trump’ı ‘Nobel Barış Ödülü’ne aday -bile- gösterdiler!
Trump’ın kibri, barış anlaşmasının imzalandığı törenin her bir yerine yayılmıştı. Dilinden şöyle teatral cümleler ve kelimeler döküldü: “Ben.. Ben var ya ben.. Ben olmasam…”
Daha ilginç olan şey, dünyanın tartışmalı alanlarındaki bütün savaşları bitirecek en hümanist lider olarak kendini açıklaması yok muydu? İşte ossaat, Doğu Türkistan, Gazze, Afrika’nın pek çok bölgesi, Rusya-Ukrayna, Tayvan vb. gibi coğrafyalar geldi aklıma. Ve dahi, bu büyük hümanistin haraca bağladığı ‘kedi İslâm ülkeleri’…
Trump’a Nobel yakışır mı; yakışır!
Değil mi ki, Bakü-Erivan arasındaki küresel krizi çözdü!
Büyük dertti gerçekten de…
Gazze yahut Doğu Türkistan veya diğer sancılı bölgeler?
Nobel gelecekse oralara da bir el atacak Trump abimiz, öyle görünüyor. Bakınız; Rusya-Ukrayna! Buradaki çatışmayı bitirmeye kararlı. Niçin? Çünkü Nobel istiyor. Nobel alınca ne olacak? Çok şey…
***
Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması’nın içeriğine girecek değilim. Açık kaynaklarda var. Hem de yüzlerce farklı yorumları ile…
Peki, bu anlaşma karşılığında ABD ne kazandı, ona bakmak lâzım…
Son Karabağ Zaferi’nden sonra gündemin en başat maddesi olan Zengezur Geçidi/Koridoru artık ABD’nin. Yani Pentegon’a peşkeş çekildi. Yani, Türkiye ile Turan coğrafyasını karadan kesintisiz bağlayacak olan koridor doksan dokuz yıllığına ABD’nin oldu. Yetmedi, ‘doksan dokuz plus’ yani bir doksan dokuz yıl daha bölgenin hâkiminin ABD olması zapta geçirildi. Ama olsun, bunun karşılığında tamamı alın(a)mamış olan, bir hançer gibi Nahçıvan’la Azerbaycan arasında saplı duran Karabağ’a ‘sonsuza kadar’ barış gelmiş oldu! Azerbaycan, doğal toprağı olan Nahçıvan’la ABD kontrolü altındaki bu koridor üzerinden ‘doğrudan’ iletişime geçmiş olacak. Az bir şey mi!
Afedersiniz…
Zengezur Koridoru deyip duruyorum. Ağzıma biber sürerler. Koridorun adı artık resmen ‘Trump Rotası’ oldu!
***
Yeniden hatırlayalım: Son Karabağ savaşının ardından oturulan ateşkes masalarında en çok Zengezur Koridoru tartışılmıştı. Türkiye, Rusya, İran, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki görüşmelerin sonunda koridorun kontrolü Rusya’ya verilmişti ancak en çok kullanan Tahran yönetimi olmuştu. Neden? Türkiye’nin Türkistan bölgesine doğrudan iletişimini sağlayacak bu yolun her iki Türk devleti tarafından kontrol edilmemesi gerekiyordu. O yüzden bu hat üzerinden rahatça Erivan’a gidebiliyor, orada Ankara yönetimi aleyhine propaganda yürütebiliyor, ambargoya rağmen Ermenistan’la doğrudan ticaret yapabiliyorlardı. Rusya da aynı niyetle, bir zamanlar elinde olan ülke coğrafyasının üçte biri kadar toprakta Türkiye’nin etkinliğini istemiyordu. Aradan geçen bunca zaman içinde kontrollü bir iyilik ve Rusya ile İran’ın akıl almaz savsaklaması ile mesele bugüne kadar geldi ve koridor sonunda ABD’ye verildi.
Trump, Ukrayna üzerinden Putin’i köşeye sıkıştırmış durumda. Çember giderek daralıyor. Zelenski ile Putin’i barış masasına çekmeye çalışıyor. Başarır mı başaramaz mı bilemiyorum ancak Rusya’nın elini zayıflatmak için pençesini Kafkasya’ya geçirmeyi başardı. Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan üzerinden -ki, Aliyev iktidarının Moskova ile yaşadığı gerilim de sürecin tuzu biberi oldu- NATO gölgesi ile bölgeyi kontrolüne aldı.
Zengezur Koridoru, Nahçıvan’ı Azerbaycan ve Türkiye üzerinden bağlayarak, Nahçıvan’dan Türkiye’ye, oradan da Akdeniz üzerinden Batı ülkelerine geçiş için en kullanışlı güzergâh idi. Çin’den başlayarak Türkistan, Azerbaycan, Türkiye ve Avrupa transit ulaşım hattının en hayatî bölümü idi. Adı Trump Rotası olarak değiştirilen koridorda Bakü ve Ankara’nın etkinliği bir devam edecek ancak Çin ve Avrupa için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Yani ABD’nin bu hamlesi hem Çin hem de Batı için büyük bir hayal kırıklığıdır.
***
Peki, basit anlatımıyla, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ‘barış için bir yol’ haritası sayılabilecek anlaşmanın bölgesel ve siyasal etkileri neler olabilir?
Hiç şüphesiz, yaklaşık kırk yıl süren çatışmaların ardından atılan önemli bir adımdır. Bu süreç, bölge istikrarı ve ekonomik işbirliği için büyük bir fırsat sunabilir. Ancak samimiyet ve kararlılık şart… Erivan yönetiminin ve Ermeni diasporasının -sözde- ‘soykırım histerisi’ depreşmediği ve ulusal çıkarlar her şeyin üstünde tutulduğu sürece bu samimiyet ve kararlılık testinden başarıyla çıkılabilir.
Dört tarafında üzerine çevrilmiş silahlar olmasına rağmen küresel güç ülküsüne sıkı sıkıya bağlı olan Türkiye’nin bu süreçten çok kazançlı çıkacağını söyleyebiliriz. Bölgedeki istikrarın artması, ticaret yolları ve enerji koridorlarının güvenliği düşünüldüğünde Türkiye kilit ülke konumuna gelecektir. Bu süreçte bazı dengelerin ve stratejik ilişkilerin değişebileceğini öngörebiliriz.
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki tarihî ve kültürel bağların derin olduğunu söylememe gerek yok. Normalleşme süreci bu bağları ‘stratejik’ anlamda farklı bir boyuta taşıyabilir ve daha da derinleştirebilir. Çünkü iki ülke arasında dengeleyici ve arabulucu bir güce ihtiyaç olacak, bu da Türkiye’nin elini güçlendirecektir.
Duruma Ermenistan açısından bakmak istemiyorum. Yalnız birkaç hususu zikretmek gerekiyor. Ekonomik sıkıntılar ve uluslararası izolasyon, güvenlik riskleri ve iç siyasetteki baskılar, Batı ile ilişkileri güçlendirme ve Rusya ile dengeleri sağlama gereği Paşinyan’ı masaya iten en önemli etkenler olmuştur. Bu süreçte, ulusal kimliklerinin bir parçası olan ve varlık sebebi saydıkları ‘soykırım’ pilavını artık tamamen derin dondurucuya koydukları takdirde uzun vadede kazançlı da çıkabilirler.
Ez cümle…
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bu gelişmeyi tarihî bir anekdot olarak kaydedelim. Ancak temkini ve tedbiri hiçbir zaman elden bırakmayalım. Çünkü tarih her gün yeniden yazılıyor. Hele bizim coğrafyamızda…
Herkesin bir hesabı var.
Milletimizi ve ülkemizi doğrudan ilgilendiren meseleler konusunda daima teyakkuz halindeki bir dikkatle tarih yapanların ve yazanların masasında oturalım…
Özcan Ünlü / Haber7
Yorumlar4