Con Ahmet’in makinesi tekliyor!

  • GİRİŞ08.09.2011 08:59
  • GÜNCELLEME08.09.2011 08:59

Halk arasında Con Ahmet’in devridaim makinesi ya da kısaca Con Ahmet’in makinesi olarak bilinen, işe yaramaz buluşları ifade etmekte kullanılan bir deyim var. Hatırlarsanız bir ara Con Ahmet’in devridaim makinesi cinsinden bir Erke dönergecimiz vardı.

Erke Araştırmaları ve Mühendislik A.Ş. isimli bir firma bazı emekli generallerle birlikte basında boy gösterip geliştirdiğini duyurduğu devridaim makinesinin tanıtımını yapmıştı..

21 Kasım 2006 tarihinde düzenledikleri bir basın toplantısıyla Erke Dönergeci'ni "çağın buluşu" adı altında kamuoyuna büyük bir kampanyayla duyurarak; "...çevreye zarar vermeyen, istenilen güç ve sürati sağlayabilen, doğrudan hareketin elde edilebildiği, yakıt gerektirmeyen bir kuvvet makinesi..." olarak tanımlamışlar ve fiziken imkânsız, termodinamiğin en temel prensiplerinden olan 2. yasasına ters olan bu projeyi (!) tanıtmışlardı. Sonra bu sözde icat patlaması mümkün olmadan unutulup gitti.

Bu tür sonsuz hareket (perpetual motion) makineleri sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde zaman zaman ortaya çıkmakta.

Neyse Con Ahmet Makinesi hikâyenin aslını anlatalım: Zamanında enerji ihtiyacını bedavaya getirecek bir devridaim makinesi icat ettiğini söyleyen Con Ahmet diye birisi varmış. Bu adamcağızın buluşu (!) kısaca şöyle: “Bir akü alacaksınız. Aküyü bir motora, motoru da bir dinamoya bağlayacaksınız. Bu motora bağlanan dinamo elektrik üretmeye başlayacak. Dinamodan aldığınız enerjinin bir kısmını aküye, kalan kısmını da elektrik motoruna verdiniz mi alın size sonsuza kadar bedava elektrik."

İnanmazsanız denemesi bedava. Hatta Con Ahmet o güne dek bu kadar basit şeyi düşünemeyen bilim adamlarının da epeyce kulağını çınlatmıştır herhalde.

Denildiğine göre İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bilim adamlarından bir heyet kurularak Con Ahmet’in makinesi değerlendirmeye bile alınmış. Sonunda diğerleri gibi bir devridaim düzeneği olduğu görülmüş. Con Ahmet’i alaya almışlar ama sayesinde bizlere de güzel bir deyim kalmış.

Benzinsiz çalışan Con Ahmet Makinesi

Anlaşılsın diye bir Con Ahmet makinesi örneği daha verelim: Benzinsiz manyetik olarak çalışan bir araba bu. Şekilde görüldüğü gibi. arabanın önüne büyükçe bir metal yerleştirip vinç gibi bir kolla metalin önüne gelecek şekilde bir mıknatıs bağlıyorsunuz. Mıknatıs metali çektiğinde araba ilerliyor. Böylece benzinsiz arabayı icat ettik. Vatana millete hayırlı olsun. Artık petrolde dışa bağımlılık kalmaz.

Bu tür makinelerin bir tek kusuru var. Fizikte ve en çok termodinamikteki bazı yasalara göre çalışmaları mümkün değil. Bildiğimiz gibi termodinamiğin birinci yasası enerjinin korunumu olarak bilinmekte. Buna göre enerji yoktan var edilemez ve yok edilemez. Sadece bir şekilden diğerine dönüşür.

Entropi ile açıklanan termodinamiğin ikinci yasası ise sisteme dışarıdan enerji verilmediği sürece düzenin düzensizliğe, düzensizliğin de kaosa dönüşeceğini anlatır. Kırık bir masanızın durup dururken veya kırarken harcanan enerjiden daha azı kullanılarak eski haline döndürülemeyeceği örneği verilebilir.

Entropi, bir sistemin içerdiği düzensizliğin ölçüsüdür. Bir sistemdeki düzensizlik ne kadar fazlaysa, o sistemin entropisi de o kadar yüksek demektir. Buna ait yaşamımızdan pek çok örnek verilebilir. Örneğin arabanızı garajınıza iki sene terk edip sonra geri dönüp baktığınızda kesinlikle bıraktığınız gibi bulamazsınız. Mutlaka bir yerleri paslanmış, korozyona uğrayıp aşınmıştır. Yani değerinden kaybetmiştir. Mutlaka emek sarf edip düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışmanız gerekmektedir.

Birinci kanun enerjiyi yoktan yaratamayacağımızı ikincisi ise zamana bağlı olarak sonsuz bir döngünün kayıplar nedeniyle elde edilmesinin mümkün olmadığını ifade etmektedir.

O yüzden yukarıda örneği verilen Con Ahmet tipi makineler termodinamiğin birinci ya da ikinci yasaları gereğince kimse tarafından ciddiye alınmamakta. Ne de olsa yasadır çiğnersek ne olur diyen çıkabilir. Bunlar trafik kuralları gibi insan yapımı yasalar değil ki çiğneyebilesiniz.

Termodinamik yasalarını ihlal eden bir makineyi, sistemi veya düzeneği başka disiplinlerde ve meslek gruplarında fazlaca kimseye yutturamazsınız. Belki bir meslek grubu hariç. Onlar da ekonomistler. Tabi bunu az sayıdaki aklıselim ekonomistlerin affına sığınarak söylüyoruz.

Ekonomistler arasında büyük bir çoğunluk Con Ahmet’in ekonomi alanındaki en büyük devridaim makinesi olan borca dayalı para sistemine inanmaktadır. Öyle ki sistemin yanlışlığını sorgulama ihtiyacı bile hissetmemektedirler.

Oysa “Issız Adaki Medeniyet” yazısında genişçe anlatıldığı üzere mevcut borca dayalı para sistemi termodinamiğin her iki yasasına da aykırıdır.

Birinci yasa enerjinin yoktan var edilemeyeceği ve yok edilemeyeceği hakkındaydı. Ekonomiye uygularsak: öncelikle gerçek serveti üretmek ve korumak için mutlaka enerji ve emek gerekmektedir. Üretilen borç ve faizde ise buna ihtiyaç bulunmamaktadır. Mevcut sistemde borç sonsuza doğru yoktan var edilmektedir. Faiz karşılığı ise hiç üretilmediği halde varmış gibi kabul edilmektedir. Unutulmaması gereken şey: servet yok olmaz sadece el değiştirir. Yoktan var etmek mümkün olmadığına göre faiz tutarı servet sadece el değiştirmektedir. Sonlu bir dünyada sisteme dışarıdan örneğin uzaydan giren başka bir servet olmadığına göre bunun sürdürülebilir olmadığı açıktır.

Tüm dünyada kullanılan Kısmi Rezerv (fractional reserve) sistemine göre bir bankanın diyelim elinde 1,000 lirası var. Bunun %10’unu tutup %90’ını tekrar tekrar borç olarak verebilmektedir. Böylece elinde fazladan 9,000 lira fiilen/matematiksel olarak “yaratılmış” olmaktadır (1,000+900+810+729+...=10,000).

Diyelim ki beyaz eşya mağazanız var. Bedeli 1,000 TL olan bir televizyonu 10 adet farklı müşteriye aynı anda satıp 10,000 lira kazanmak istiyorsunuz. Herhalde böyle bir şeyi yapmaya kalksanız hukuk hemen yakanıza yapışır. Elbette termodinamiğin birinci yasasını ihlalden değil.

Ama mevcut borca dayalı para sisteminde bankalar dünyanın her yerinde bunu yapmaktadırlar.

Termodinamiğin ikinci yasasındaki entropi kuralına göre gerçek serveti kendi haline bıraktığınızda gittikçe azalması gerekmekte. Nitekim gerçek dünyada vergi gibi unsurlarla bireylerin servetlerinde azalma söz konusu. Ancak serveti ölçmesi gereken paranın borca dayalı olarak kâğıt veya elektronik kayıt ortamında yoktan var edildiğini, borç ve faizin sürekli arttığını görmekteyiz.

Termodinamiğin ikinci yasası gereği garaja uzun süre bıraktığınız aracınız eskir. Yani servetiniz azalır. Ancak bankaya bırakılan para faiz kazanarak artar. Ya da bankacı birisine kredi olarak verir durduk yerde faiz getirir. Servetin durduk yerde değer kazanması termodinamiğin ikinci yasasıyla çelişmektedir.

Kenneth Boulding boşuna, “Sonlu bir dünyada eksponansiyel (sonsuza doğru) büyümenin sürdürülebilir olduğuna inanan ya bir deli ya da ekonomisttir.” dememiş.

Ekonomistlerin, termodinamiğin yasalarını çiğnemelerinin mümkün olmadığını öğrenmeleri gerekiyor. Tıpkı Con Ahmet’in makinesini başlatınca kıyamete kadar çalışacağını sandığı buluşunun akü bittiğinde durması gibi.

Daha önce “ABD borçlarını neden ödeyemez?“ demiştik. Ekonomistlerin hiç birisinden ciddi bir itiraz gelmemişti. Bastığı her kuruşuyla sürekli borç üreten bu Con Ahmet makinesinin sürekli çalışması mümkün değildir.

Her iki termodinamik yasasını ihlal eden bu borca dayalı para sistemi ekonomistler pek kabullenmese de kendini yiyip bitiriyor. O yüzden paranın bol sıfırlı miktarı artsa da gerçek servet karşısında değerleri ufalıyor. Sistemde paranın ölçü aracı olma vasfını kaybetmesi yüzünden 1973’te onsunu 35 dolara aldığınız altının değeri bugün 1800 doları aşmış durumda.

Sahi ekonomistler şunu nasıl izah ediyorlar? Tüm Dünyada mal ve hizmetlerin toplam değeri 70 trilyon dolar. Oysaki geliştirdikleri bu sistemin parayı ölçü aracı olmaktan çıkarması nedeniyle yüzlerce çeşit sanal servetlerin toplam değeri 700 trilyon dolar üstünde.

Yani bol sıfırlı ve %90’ı elektronik ortamlarda kaydi para olarak duran sanal servetleriyle on tane dünyayı satın alacak durumdalar. Ama ellerindeki bu parayla satın alabilecekleri dokuz dünyamız daha yok.

Kusura bakmasınlar ama Con Ahmet’in makinesinin aküsü artık bitiyor. Motor fena halde teklemeye başladı. Con Ahmet sisteminin çalıştığını göstermek için masa altında sürekli pedal çeviriyordu. ABD ve diğer ülkeler sürekli para basarak yeni borçlar üretiyor. Dünyada borçlu olmayan tek ülke yok. Makineyi kuranlar sistemi döndürmek için sürekli insanların servetini servetlerine katıyorlar. Ama sonsuz borca karşılık insanların sonsuz serveti yok.

Ne derseniz deyin fizik yasaları çalışıyor. Paradan para kazanmaya son verecek, fizik yasalarına uygun, adil ve borca dayalı olmayan bir para kredi sistemine geçilmesi için bu bir fırsattır. Tüm dünya insanlarının iyiliği için…

Hadi sistemi kuranlar gerçekleri saklıyorlar diyelim. Sadece ülkemizde değil dünyadaki pek çok ekonomist bu Con Ahmet makinesinin sürekli şekilde çalışacağına o denli inanıyorlar ki… Kendilerine termodinamiğin yasalarını tekrar tekrar hatırlatmak gerekiyor.

Aslında İktisat fakültelerinde matematik derslerinin yanı sıra temel düzeyde fizik ve doğa bilimleri derslerinin konulması çok yararlı olacaktır.

Prof. Dr. B. Gültekin Çetiner / Haber 7
http://www.drcetiner.org
twitter.com/drcetiner

Yorumlar10

  • milletin ferdi 14 yıl önce Şikayet Et
    Bir de Termodinamiğin 2. Kanunu var hiçbir gerçek makine %100 verimle çalışamaz. Enerjinin bir kısmı sürtünme gibi sebeplerle ısıya dönüşür. Dışarı hiçbir enerji almasak da %100e çok çok yakın verimde bile zamanla kendini besleyen gerçek bir enerji dönüşüm makinesi bir süre sonra durur. Mıknatıslar herkese ilginç gelmiştir. Mıknatısın etrafındaki manyetik alan gibi dünyanın etrafında da kütleçekim alanı var, elektrik yükünün etrafında elektrik alanı olduğu gibi. Hepsi birbirine benzer. Mıknatısın etkisine kapılmış bir demir kütle ile yerçekimine kapılmış herhangi bir kütlenin enerji dengesi aynıdır. Bir taşı 1m kaldırdığın zaman taştaki potansiyel enerji taşı 1m kaldırmak için harcanan enerjiden fazla değildir. (İdeal koşullarda, %100 verimde aynıdır.) Manyetik alanın şiddetinin arttırılması dediğin şey de aynı deneyin Dünya yerine Jüpiterde yapılmasından başka bir anlama gelmez. Jüpiterde taşı 1m kaldırmakla taş daha çok potansiyel enerji kazanır ama taşı 1m kaldırmak da daha zordur. Yani yine ne kadar ekmek o kadar köfte. Bu bizlere Allah ın CC) koyduğu sınırdır.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • milletin ferdi 14 yıl önce Şikayet Et
    Ertaç ÖZENÇ kardeşim maalesef yanılıyorsun, dediğin de conahmet makinesidir. Enerjiyi en verimli olarak kullanmak demek enerjinin tamamını yapacağın iş için kullanabilmek, yani verimin %100 olmasıdır. Eğer yapacağın elektrik enerjisi üretmek gibi bir şeyse, bu da bir enerji dönüşümüdür. Mesela mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürme işidir. %100 verim mekanik enerjinin tamamını elektrik enerjisine döndürmek demektir. Ama artık 100 birim mekanik enerjin yoktur, artık 100 birim elektrik enerjin vardır. Aynı verimle işlemi tekrar ters çevirebilsek bu seferde elimizde yine 100 birim mekanik enerji olur. Bu termodinamiğin 1. kanunudur. (Enerji yok olmadı, yoktan da var edilmedi.) %100 verimle bu dönüşüm mümkün olsaydı bile böyle bir makine ancak kendi dönüşünü devam ettirebilir ve biz başka bir iş için kullanmak maksadıyla bu sistem dışına en ufak bir enerjiyi dahi alamazdık. Bu sistemimizin ise uzayda belli bir hızla yol alan bir uzay cisminin (enerji giriş çıkışı olmadığından) sonsuza kadar yol almasından, yada durmadan dönen dünyadan hiçbir farkı olmazdı.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Dursun 14 yıl önce Şikayet Et
    YARATILAN EVREN NE KADAR ÇOK ŞEY BİLİRSEK ,UFKUMUZ O KADAR AÇIK OLACAK-3-. Ne kadar çok şey biliyorsanız,baktığınız olayları, bu kadar geniş pencereden bakarak değerlendirebilirsiniz.Fakat cahillerin içinde fazla işe yaramaz o da başka ..Zira,anladıkları kadar anlatabilirsiniz.Bilmem anlatabildim mi?..İksitsatçıların etraflıca düşünebilmeleri için çevresindeki varlıklara ait temel bilgileride bilmeleri elzemdir.Bakış açısı için!Bu bakış açısının getirdiği dinamizm Con Ahmedin makinesinin dişlilerinide zorlayacak ve de zamanı gelince kıracaktır..Faizci kapitalist düzenlerin çemberlerinin kırılması için..VesSELAM
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Dursun 14 yıl önce Şikayet Et
    YARATILAN EVREN NE KADAR ÇOK ŞEY BİLİRSEK ,UFKUMUZ O KADAR AÇIK OLACAK-2-. İktisat fakültelerinde fizik derslerine olan ihtiyaç doktorların matematiğe olan gereksinimi gibi.Diğer yandan doğa bilimlerinden amacınız tabiata ait bilimler ise bunlarda mutlak surette verilmeli.Olmaması eksikliktir.Tabiattaki ekonomik kaynakların mahiyetini ve işleyişini,daha verimli hale getirilmesindeki çalışmaları ,arz ve talep durumunu, yaratılışındaki hikmetleri bilmeden elbetteki iktisatçıların bilgi ve çalışmalarının eksik /topal olacağı aşikardır.Aslında yaratılan tabiatta birçok ilim diğerini daha iyi tanımlamakta.Ne kadar çok şeye vakıf olursanız ,bakış açınız ve pencereniz o kadar geniş oluyor.Ne kadar çok şeyi görebiliyorsanız, o kadar alternatif üretme ve değerlendirme fırsatınız var demektir.Bu sizi sıradanlıktan kurtararak seçilmişlerin arasına itecek.Yani keyfiyete.Şahsen kendim:Matematik,fizik,kimya biyoloji,jeoloji,meteroloji,astronomi,genetik bilgilerinin yanında akaid,kuran,fıkıh,tefsir,hadis, tasavvuf vb. bilgilerine aşinayım..(Devam)VesSelam
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Dursun 14 yıl önce Şikayet Et
    YARATILAN EVREN NE KADAR ÇOK ŞEY BİLİRSEK ,UFKUMUZ O KADAR AÇIK OLACAK-1. Aslında -iktisat fakültelerinde fıkıh dersleride verilse yeridir- derim..Şimdi fıkıh deyinde aklınıza İslam/kuran ilimleri gelecek.Doğru.Yalnız düşünceniz eksik..Neden mi?Bir gün FATİHİN Hocasının Fatih e ders verirken FIKIHLA BİRLİKTE(İnsanın mayasındaki ve yaratılışındaki anasır-ı erbaba denilen ) toprak, su,hava, ateş gibi asli ilimleride öğrenmek olduğunu anlatmıştı.Bu ifade beni çok etkiledi.Gerçekten İslam fıkhında uzmanlık yapanların insanın yaratılışındaki temel maddelerden habersiz olduklarını çoğu kere şahit oluyoruz.Bunu şunun için anlatıyorum..Temel olan bilgileri öğrenmeden üzerine yapılan binalar(!) eksik ve istenilen verimi vermiyor.Halbuki temel olan bilgiler sağlam olursa daha verimli ve daha güzel olur.İşte Fatihi dahi yapan hususlardan biriside buydu..Fatih aynı zamanda çok iyi bir mühendisti de.Döktürdüğü toplar ve icadı olan havan topları onun ne kadar dahi olduğunun, asrının bilgilerinin üzerinde olduğunun kanıtı.Şimdi gelelim asıl konumuza..(Devam)VesSELAM
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat