FETÖ/PDY darbesinin psikodinamiği ve anatomisi
- GİRİŞ15.07.2021 11:34
- GÜNCELLEME15.07.2021 11:40
Kendi halkının kadın ve çocuklarına silah sıkacak kadar alçaklaşan bu girişimin, sadece ülkemizdeki bir takım yapılanmalarla açıklanamayacağı herkesin bildiği bir gerçektir. Kaldı ki dış güçler ve Siyonist yapılar bu darbe girişiminin arkasında olduklarına dair oldukça fazla ipucunu bize sunmuşlardır. Her ne olursa olsun bu girişimi planlayan, kotaran, gerçekleştiren ve destek sağlayan her birim ve birey bundan sonra nefretle anılacaktır. FETÖ/PDY; yapılanma, organizasyon ve işleyiş sistemi açısından sinsi, kalleş ve terörize edilmiş bir oluşumdur. Bu oluşumun gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişimi, İsrailoğulları tarafından, Asr-ı Saadet zamanında bizzat Peygamber Efendimiz’in şahsına yönelik gerçekleştirilen suikastlarla oldukça benzerlik sergilemektedir. FETÖ/PDY yapılanması, geçmişte Hazreti Peygamber’e (sav) ihanet eden Nadîr oğullarının temsilcisi gibidir. Bugünkü kahpeliğin boyutu daha vahim olsa da doğası itibariyle aynıdır.
GÜÇ ZEHİRLENMESİ
Dilerseniz biraz sözde dini kaygı ve değerlerle ortaya çıkan bir yapılanmanın nasıl bu hale gelebildiğine göz atalım. Burada dikkat edilmesi gereken birkaç can alıcı hususu vurgulamak isterim. Birinci husus gücün doğasıdır. Yani kontrolsüz, sorumsuz ve şuursuz güç insanı belli bir noktadan sonra her yola sevk eder. Eğer bir grubun askeri, polisi, savcısı, hakimi, maliyecisi, öğretmeni ve diğer bilumum kamu ve özel sektörde yapılanmış piyonu olursa belli bir noktadan sonra bu yapı artık her şeyi ve daha fazlasını istemeye başlayacaktır. Bu da ülkenin veya ülkelerin yönetimi olacaktır. Elbetteki her sosyal oluşumun dış güçler ve özellikle Ben-i İsrail tarafından yönetilen ve Din-i Mubin-i İslamı siyonizmin istediği konuma dönüştürmeyi hedefleyen bu proje yapı kadar vahşi ve kalleş olması mümkün değildir. Ancak yine de bundan sonrası için bu bahiste dikkat etmemiz gereken en önemli nokta şudur; yasal ve meşru güç olan ve seçimle gelip seçimle gidebilecek olan siyaset ve devletin zemininde ne gerekçeyle ve saikle olursa olsun asla ve asla ikincil bir güç söz konusu olmamalıdır.
VATAN SEVGİSİNDEN MAHRUM
Dikkate alınması gereken ikinci nokta bu kalleş yapının vatan sevgisi mefhumundan uzak kalmış olmalarıdır. Halbuki vatan sevgisi imandandır. Buna rağmen bilinçli olarak bu terör örgütünün mensupları ülke, millet, bayrak ve devlet sevgisinden uzaklaştırılmıştır. Bu bağlamda bebeklikten itibaren çocuklarımıza ve gençlerimize vatan sevgisinin aşılanmasının önemi açığa çıkmaktadır. Üçüncü nokta bu terör örgütünün ve mensuplarının dini açıdan son derece tavizkar olmalarıdır. Bu kişiler yeri geldiğinde “tedbir” safsatası ve rezaleti adı altında içki içmek, eşlerinin başını açmak ve göz ucuyla namaz kılmak gibi bir takım davranışları dine hizmet adı altında sergilemişlerdir. Böylelikle inandıkları gibi yaşamamış aksine yaşadıkları gibi inanmaya başlamış ve kendi başlarına müstakil bir dini anlayış oluşturmuşlardır.
BÜYÜK TAVİZLERİN SONUCU
İçki içmek haram olduğu için içki içen bir insan günahkâr olur, öte yandan içki içebilirsiniz şeklinde bir kitleye fetva vermek insanı dinden çıkarır. Allah adına hüküm koyma noktasına getirir ve şirktir. Böylece küçük tavizler büyük tavizleri doğurmuş ve başlangıçta namaz kılan insanlar, Müslümanlara helikopter ve tanklardan ateş edebilecek kadar hayvanileşmişlerdir. Aslında zaten bu oluşumun kuruluşundan itibaren çok da fazla Ehl-i sünnet itikadına ve ibadetine uygun davranışlar sergilediğini söylememiz mümkün olamaz. Bu nedenle tüm dini oluşumların, cemaatlerin ve cemiyetlerin kendilerini Ehl-i sünnet noktasında kontrol etmeleri son derece elzemdir.
Dördüncü husus FETÖcülerin davalarını kendi dünya ve ahiret kurtuluşlarının reçetesi olarak görmeleri onun dışında hiçbir güç ve davayı kabul etmemeleridir. Buna bağlı olarak Yüce Allah’ın Nisa süresi 59. Ayette buyurduğu “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de.” Emrini çiğnemişlerdir. Yeri geldiğinde kendi terör örgütü liderlerini Peygamberimizin (sav) ve hatta Allah’ın emirlerinin önüne geçirmekte bir beis görmemişlerdir. Günümüzde dini yaşama özgürlüğü, din eğitimi almadaki rahatlık ve dini hassasiyeti olan kişilerin devlet kurumlarında çalışabilmesi gibi noktalardaki gelişmeler ve ilerlemeler bu örgütü rahatlatmamış ve tüm bu ilerlemelere rağmen kendi sapık ideallerine ulaşana dek hiçbir siyasi mekanizmayı ve günümüz yöneticilerini bir devlet büyüğü olarak kabul etmemişlerdir.
Halbuki günümüzde başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere (Allah kendisine uzun ve bereketli ömürler versin) yöneticilerimiz; ülkemiz insanına ve dinimiz İslam’a faydalı olabilmek ve değerlerimize uygun bir nesil yetişmesi için canla başla çalışmaktadır. Bu nedenle yukarıdaki ayette geçen “sizden olan ulu’l-emr (idareciler)” tanımına fazlasıyla uymaktadır. Bu durum herkes tarafından net bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Bu terörist yapı en başta bundan rahatsız olmuş ve devletin dini faaliyetlere saha açmasının kendi çalışma alanlarını sınırlayacağını düşünmüş, mevcut yönetimden fazlasıyla nefret eder konuma gelmişlerdir. Bu yönüyle de bu yapı ayrıca bir sapıklık içinde olmuştur. Bu yapının palazlanmasında önemli rol oynayan beşinci husus önceki yönetimlerin ve makbul olarak görülen rejimin, milletin evladının dini eğitim almasını, değerlere yakın bir yaşam sürmesini önlemesidir. Bu tür bir yönetim tarzında %90’ı manevi değerlere yakın olan halkımız evladını, sözde dini ve manevi değerlerden kopmaması için çabalayan bu örgütün ağına kaptırmıştır. Böylelikle birçok aile bu örgüte yakın durmuş ve malını, evladı bu alçaklara emanet etmek durumunda ve zorunda kalmıştır.
***
Sosyal grup ölçütlerimiz ne olmalı?
SON olarak bazı ölçütler çerçevesinde; bir sosyal veya dini yapının hangi durumlarda psikolojik veya sosyal tehdit içerebileceğini görüşlerinize sunmak istiyorum. Çocuklarımızın sağlıksız bir benliğe veya kişilik zaafına sahip olmasını önlemek, bağlı olan ancak bağımlı olmayan bir gençlik görmek ve düşünebilen bir nesil oluşmasını sağlamak hepimizin en temel dilekleridir. Bunu sağlayabilmek sağlıklı bir sosyal grubun ölçütlerini vererek noktalıyorum:
1. Söz konusu grup; üyelerine, üye kartı verebilmelidir (neredeyse tüm dernek ve vakıfların vardır), bu denetlenmeyi kolaylaştırır ve yasa dışı işlemleri azaltır.
2. Söz konusu grup; kapalı ve ezoterik olmamalıdır. Grubun kuralları ve ilkeleri olabilir ancak grup ürkütücü olmamalıdır. Ezoterizmi benimseyen topluluklar, kendilerine özgü bir çalışma yöntemi ve öğretisi olan topluluklardır. Üyeleri olmayan kişileri çalışmalarına almadıkları gibi, gizli öğretilerini kendi üyelerinden başkalarına açmayan örgütlenmelerdir (masonik yapılar).
3. Söz konusu grup; mafya örgütleri gibi katılması kolay ayrılması zor olmamalıdır. Birey istediği zaman gruptan ayrılabilmeli, bu durumda herhangi bir takip süreci veya tehditle karşılaşmamalıdır. FETÖ/PDY’ye girişler kolay ancak ayrılmak çok zordu.
4. Söz konusu grup hür iradeyi esas almalıdır. Birey kendi iradesiyle hangi kitapları, hangi gazete ve dergileri okuyacağına kendisi karar vermelidir. Eğer aile çocuğuna doğruyla yanlışı ayırt edebilme becerisi ve eğitimi vermemişse yapılabilecek zaten çok fazla şey yoktur.
5. Söz konusu grubun tüm amaçları kutsal ve sorgulanmaz olarak görülmemelidir. Verilen tüm görevler ilahi bir ödev gibi görülmemelidir.
6. Bağlı olunan grup bireyin, diğer insanları taraf olarak algılamasına yol açmamalıdır. FETÖ/PDY kendi mensupları dışındakileri her zaman ve konumda tehdit olarak görmüş ve önlerindeki bu engelleri kaldırmak için her türlü alçakça girişimi (suikast, kasetle şantaj vb.) yapmıştır.
7. Grubun lideri asla sorgulanamaz ve kendisine hata atfedilemez olarak görülmemelidir. Bu en temel şirk türlerinden birisidir. FETÖ/ PDY’nin elebaşısı, örgüt üyeleri tarafından; “sorgulanamaz ve hata yapmaz (la yusel)” bir konumda görülmekteydi.
8. Grup amaçlarına ulaşmak için her yolu mübah gören makyevelist ve ilkesiz bir duruşa sahip olmamalıdır. FETÖ/PDY böyle bir yol izlemiş, gerektiğinde sınav sorularını çalmış gerektiğinde ise insanların hayatları ve geleceklerini zapt u rapt altına almıştır.
Diriliş Postası
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol