BM ve Kıbrıs’ta Çözüm

.

  • GİRİŞ11.07.2022 10:36
  • GÜNCELLEME14.07.2022 08:18

Guterres’in Kıbrıs’taki BM Barış Gücünün görev süresinin uzatılmasına ilişkin taraflara gönderdiği rapor taslağının içeriği, kullanılan dil ve yaklaşım, geçmişteki Rum ve Yunan yanlısı raporlara pek benzemiyor.

Bu defa raporda Kıbrıs konusunda geçmişte alınan kararlarla ve BM’nin ortaya koyduğu parametrelerle pek bir bağlantı yok. Geçmişte Kıbrıs sorununun üzerinde mutabık kalınan çözüm zemininden de hiç söz edilmiyor. Yani iki kesimli ve iki toplumlu Federasyona hiç değinilmemiş. 

2017 yılında Crans Montana’da Rum lider Anastasiadis’in maksimalist istekleri nedeni ile çöken müzakereler bir türlü başlayamadı. BM Genel Sekreteri Guterres ise müzakereleri nasıl yeniden başlatacağının yolunu bulamamış gibi. Sanki 1977 yılında “Federasyon” hedefi ile başlayan müzakerelerin artık sonuç vermeyeceği gerçeğini, BM Genel Sekreterliği de anlamış. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin desteklediği “Kıbrıs'ta egemen eşitliğe dayalı ve iki devletli bir çözüm” kabul görmeye başlamış durumda.

Yeni olan gelişme ise, NATO’da İsveç ve Finlandiya’nın katılımı ile ilgili görüşmeler sürerken, perdelerin arkasında Türkiye’nin KKTC’nin NATO ülkeleri tarafından kabul edilmesi talebinin de görüşülüyor olması.

Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının, Türkiye’nin AB üyeliği ve AB ile ilişkileri konusunda her fırsatta “veto yetkilerini kullanmaları”, Türkiye’nin de NATO içinde “veto yetkisini” kullanmasını olağan ve kabul edilebilir hale getirmiş olması da yeni bir gelişme. İşin ilginç yanı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 3. garantörü İngiltere’nin de bu konuya olumlu bakması.

BM Genel Sekreterinin İyi Niyet Misyonu’na ve UNFICYP’in görev süresinin yenilenmesine ilişkin gayrı resmi olarak yayınlanan rapor 18 Temmuz’da istişare edilecek, Temmuz sonunda da yayınlanacak.

Yukarıda söylediğim gibi, Kıbrıs Rum tarafı müzakereleri 2017 yılında Crans Montana’da maksimalist isteklerle çıkmaza sokmuştu. Şimdide her zamanki gibi Kıbrıs Rum tarafı rapor taslağına itiraz edecek, içeriğinin değişmesi ve Türkiye’nin suçlanması için elden geleni yapacak ve rapor kendi isteklerine yakın çıkacak. Türk tarafı da raporu kabul etmeyecek.

Zaten Kıbrıs sorununun yıllardır çözülememesinin nedeni de tam olarak budur: Kıbrıslı Rumların çözüm istememesi, her imkanı kullanarak çözüme mani olmaları, adanın sahibi olduklarına, Kıbrıs Türklerinin azınlık olduğuna inanmaları ve Enosis ütopyaları. Anlayacağınız gerek KKTC’de, gerekse Güney Kıbrıs’ta kim başa gelirse gelsin, Rumların bu kafasıyla bir anlaşma olması mümkün değil.

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

 

Yorumlar4

  • koray derik 1 yıl önce Şikayet Et
    en azından islam işbirliği teşkilatı üyelerinden "madem kktc yi tanımıyosunuz kıbrıs rum devletinide tanımayın" talep etmeliyiz. kıbrıs meselesi mesela araplar ile rumlar arasında olsa idi 35. paralelden hemen bölünüp sorun çözülmüştü.
    Cevapla
  • bülent duman 1 yıl önce Şikayet Et
    allah razı olsun.bunlar müslümanları istemiyorlar.
    Cevapla
  • Memo 1 yıl önce Şikayet Et
    KKTC de referandum yapıp Türkiye eyaleti olsun. Demokrasi işte. Batının çıkarına olursa demokrasi diyorlar hep.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • RızaGÜLEÇ 1 yıl önce Şikayet Et
    Sayın hocam hayırlı bayramlar yazılarınızı dikkatle okuyorum, İnşallah güzel bir çözüm olurda yavruvatan refaha ulaşır.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat