Nereden baksan tutarsızlık
- GİRİŞ30.04.2025 08:24
- GÜNCELLEME30.04.2025 08:24
İBB soruşturması sürüyor ve her geçen gün yeni deliller ile yeni itirafçılar ortaya çıkıyor. İmamoğlu etrafında inşa edilen imaj tel tel çözülüyor.
Cumhuriyet Halk Partisi liderliğinin, somut delillere ve itirafçılara rağmen hiç sorgulamadan İmamoğlu’nun ardında durması ve onu sahiplenmesi, muhalefetin en önemli iddiası olan sözde ahlaki üstünlük iddialarını tamamen geçersiz kılmaktadır.
Muhalefet, uzun bir süredir liderlik krizi içerisindeydi ve Erdoğan’a karşı güçlü bir aday çıkaramayan muhalefetin tek umudu İmamoğlu’ydu.
Ancak İmamoğlu’nun siyasi geçmişi ve kariyeri, muhalefetin bugüne kadar savunduğu birçok değerin ve söylemin tam zıddında bir görüntü sergiliyordu.
Buna rağmen, muhalefet İmamoğlu’na âdeta “Denize düşen yılana sarılır” sözünü doğrularcasına sarıldı.
Muhalefetin bugüne kadar en önemli eleştirilerinden biri, sözde Karadenizli müteahhitlerin Türkiye’yi inşaata boğduğu ve İstanbul’u betonlaştırdığı iddiasıydı. İmamoğlu’na baktığımızda ise karşımızda servetini betondan kazanan tipik bir Karadenizli müteahhit vardı.
Diğer taraftan, muhalefetin bir başka iddiası liyakat ve adalet meselesiyle ilgiliydi. Ekrem İmamoğlu’nun evrakta sahtecilik yaparak hakkı olmayan bir şekilde Kıbrıs’taki bir özel üniversiteden İstanbul Üniversitesi’ne geçmesi, hem adalet hem de liyakat konusunda ne tür bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koymaktadır.
Bugüne kadar tasarruf konusunda hükûmeti eleştiren muhalefet, İmamoğlu’nun yedi yıldır İstanbul’un kaynaklarını har vurup harman savurması konusunda ise sesini çıkarmamıştır.
İmamoğlu davasında, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin somut delillere ve iddialara karşı cevap üretememesi, kanıt koyamaması, tam aksine tamamen siyasi bir savunma yapması, yolsuzluk ve adalet konusunda muhalefetin ne kadar samimi olduğunu da gözler önüne sermektedir.
İmamoğlu davası bize bir şeyi göstermektedir: Ekrem İmamoğlu, âdeta polisle köşe kapmaca oynayarak İstanbul’da garip ilişkiler ağı kurmuştur.
Bir belediye başkanının -muhalefetin ısrarla kabul ettirmeye çalıştığı şekilde- yaptığı görüşmelerde, girdiği otellerdeki kameraları bantlarla kapattırmasını ve sinyal kesici cihazlarla gezmesini normal olarak kabul etmek mümkün değildir.
Bütün bunların normal olmadığı, anormal olduğu, bir şeylerin gizlenmeye çalışıldığı çok net bir şekilde ortadadır.
Bir belediye başkanının, belediyeden ziyade özel bir otelde ofis edinip burada resmî olmayan görüşmeler yapması ve bu görüşmelerin hiçbir şekilde basına yansımaması için olağanüstü önlemler alması, şeffaflık konusunda ciddi soru işaretlerini gündeme getirmektedir.
İBB soruşturmasında ortaya dökülen belgeler ve yolsuzlukla ilgili kanıtlar, belediye kaynaklarının illegal yöntemlerle dışarıya çıkarıldığını, bu kaynaklar üzerinden medya gücü oluşturulmaya çalışıldığını ve söz konusu kaynakların bir kısmının da şahısların zimmetine geçirildiğini göstermektedir.
Bir belediye bürokratı düşünün ki 5 milyon TL’lik yıllık kirayı tek seferde peşin olarak ödeyebilmektedir. Bütün bunların normal olmadığı, normal kabul edilemeyeceği herkes tarafından biliniyor.
Muhalefetin yaptığı tek savunma, bu suçlamaların siyasi olduğu yönünde ya da “zaten herkes yapıyor” gibi garip bir savunmadır.
Ancak bu tür bir savunma, muhalefetin bütün ahlaki üstünlük iddialarını geçersiz kılmaktadır. Dolayısıyla muhalefet, Türkiye’ye ne teklif ediyor sorusunun bir cevabı yoktur.
Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça!
Diriliş Postası
Yorumlar1