Diplomaside yeni merkez Türkiye
- GİRİŞ01.06.2025 09:23
- GÜNCELLEME01.06.2025 09:23
Ukrayna-Rusya barış müzakereleri Türkiye’nin ara buluculuğunda devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, mekik diplomasi uygulayarak Moskova ve Kiev’i ziyaret etti.
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da ortaya çıkan en büyük savaşı sona erdirmek için arabulucu oldu. Avrupa ve dünya barış için Türkiye’ye bakıyor.
Bu başarı bir tesadüf ya da herhangi bir aktörün Türkiye’ye bahşettiği bir hediye değil. Bu, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde; bileğinin gücüyle, azmiyle ve mücadelesiyle ulaştığı bir noktadır.
Mesela Suudi Arabistan, 1 trilyon dolara yakın bir yatırım ve silah alımı karşılığında Trump’ın ilk ziyaretini adeta satın aldı. Ancak görüşmeler günün sonunda İstanbul’a taşındı. Çünkü Türkiye, dış politikasındaki atılımları ve artan özgül ağırlığıyla kendi coğrafyasında bir merkez haline geldi. Bu yüzden etrafımızdaki aktörler ister istemez Türkiye’ye yöneliyor.
Geçmişte bu tür görüşmeler nerede yapılırdı? Avrupa’da, tarafsız olarak kabul edilen Viyana’da ya da İsviçre’de. Bazen Paris’te, Londra’da, Berlin’de, Brüksel’de düzenlenirdi. Artık bu rolü İstanbul üstleniyor. Bu bile uluslararası sistemde nasıl bir güç kayması yaşandığını açıkça gösteriyor.
Bu gelişme, Türkiye’nin kendi emekleriyle kazandığı bir konumdur. Ukrayna-Rusya Savaşı başladıktan sonra Türkiye dengeli bir pozisyon aldı. Bu dengeyi sağlayabilmesinin arkasında, dış politikadaki atılımları ve özellikle stratejik otonomi dediğimiz kendi başına karar alma ve uygulama becerisinin gelişmesi yatıyor. Bu yetkinliğin arkasında ise 15 Temmuz sonrası FETÖ’nün tasfiye edilmesi, savunma sanayiindeki ilerlemeler ve güçlü bir siyasi irade, özellikle de Cumhurbaşkanının liderliği vardır.
Savaş başladığında Avrupalı devletler başlangıçta ses çıkarsa da hepsi ABD’nin arkasına hizalandı. Almanya başta biraz direndi ancak sonrasında aynı çizgiye geldi.
Türkiye ise baştan beri Ukrayna’ya destek verdi. Suriye’de Rusya’yla karşı karşıya olunmasına rağmen ilişkiler koparılmadı. Bir yandan sahada Rusya’yla karşı karşıya gelinirken, diğer yandan Ukrayna’ya destek sürdü.
Alman medyası o dönemde Türkiye’yi eleştiriyordu: “Siz neden Ukrayna’ya SİHA veriyorsunuz?” diye. “Rusya’yı provoke edeceksiniz” diyerek propaganda yapıyorlardı.
Ancak 2022’de savaş başlayınca ABD düdüğü çaldı ve hepsi hizaya girdi. Oysa Türkiye, Kırım’ın işgaline açıkça karşı çıktı ve Ukrayna’ya destek verdi. Ama diğer taraftan da 2022 sonrası Biden liderliğinde Rusya’ya karşı yürütülen politikanın da bir parçası olmadı. NATO ya da ABD bu konuda Türkiye’ye baskı da yapamadı. Yani Türkiye Hem millî çıkarları hem de barış hedefini gözeten bir çizgi izledi. Bu zor bir dengeydi ama Türkiye bunu başardı. Çünkü kendi kararını alıp uygulayabiliyor.
Avrupalı ülkeler ise ABD net bir pozisyon almadığı sürece beklemek zorunda kaldı. 2022’den sonra, ABD’nin yönlendirmesiyle bu savaşı kabullenmek durumunda kaldılar. Bunun bedelini de ödediler: Doğalgaz boru hatları kesildi, enerji fiyatları tavan yaptı, tasarruf tedbirleri uygulandı, gıda enflasyonu arttı. Neticede bu savaşın doğrudan bir parçası haline geldiler. Sonra ABD, Trump döneminde frene bastı, Avrupalılar ise ortada kaldı.
Türkiye ise en başından itibaren istikrarlı bir çizgi izledi. Rusya’yla ilişkileri koparmadan, ancak pozisyonunu da net şekilde ortaya koyarak ilerledi. Bu, Türkiye’nin elini güçlendirdi. Rusya da baktığında, bu sürecin ancak Türkiye’nin arabuluculuğunda yürütebileceğini gördü. Suudi Arabistan gibi ülkelerin böyle bir diplomatik kapasitesi bulunmuyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın da uluslararası diplomaside ciddi bir tecrübesi ve güçlü bir imajı var. Verdiği sözleri tutması sayesinde güven veren bir liderlik sergiliyor. Müzakerelerde en önemli unsur güvendir. Eğer taraflar birbirine güvenmiyorsa, arabuluculuk da işbirliği de olmaz. Türkiye’ye duyulan güven bu anlamda tesadüf değil; bedeli ödenmiş, kazanılmış bir konumdur.
Bu konum ve başarı 17-25 Aralık’tan bu yana ekonomik, siyasi, diplomatik ve insani açıdan büyük bedeller ödenerek kazanıldı. Terör saldırıları, darbe girişimleri yaşandı. Ancak günün sonunda Türkiye bugün çok daha güçlü bir yere geldi.
Müzakereler ilk defa 2022’de İstanbul’da başladı. Görünen o ki, savaş sona erecekse bu yine İstanbul’da olacak. İlk görüşmeler burada yapıldı. O dönemde barışa çok yaklaşılmıştı ancak ABD ve İngiltere istemediği için süreç tıkandı. Bugün ise Trump barış istiyor.
Bu çerçevede Dışişleri Bakanımız adeta bir mekik diplomasisi yürütüyor. Moskova ve Kiev’e giderek süreci ilerletiyor. Görünen o ki, yakında İstanbul’da Sayın Putin, Zelenskiy, Trump ve Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilecek ve ateşkes ilan edilecek. Barış anlaşması da İstanbul’da imzalanacak.
Prof. Dr. Enes Bayraklı / Diriliş Postası
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol