Türkiye’nin ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, kurultayın iptal edilmesi ve partinin başına kayyum atanması tehlikesiyle karşı karşıya. Parti içinden dile getirilen iddialara göre, bir odak, Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek amacıyla CHP delegelerinin oylarını satın alarak partiyi dizayn etti. Bu olay siyasi tarihimizin en büyük skandallarından birisi.

Zira bir demokraside herhangi bir partinin yönetiminin bu şekilde dizayn edilmesi kabul edilemez.

Bugün ülke içerisindeki bir odak bunu yapabiliyorsa, yarın ülke dışındaki bir odak da aynı girişimde bulunabilir. Bu durum açıkça bir milli güvenlik sorunudur.

Halk Partisi’nin içinde bulunduğu kaosun yalnızca parti içi klik ve iktidar mücadelesi olarak görülmemesi gerekir.

Asıl mesele, bu sürecin demokrasimiz ve ulusal güvenliğimiz açısından taşıdığı risklerdir.

Bu nedenle meselenin üzerine gidilmesi, aydınlatılması ve sorumluların hesap vermesi hem demokrasimizin sağlığı hem de ulusal güvenliğimiz için bir zorunluluktur.

Tüm bu yaşananların temelinde, 2023 seçimlerinde CHP seçmeninin yaşadığı büyük hayal kırıklığı vardır. Bu hayal kırıklığı, Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek isteyen bir kliğin güç kazanmasına zemin hazırlamıştır. Buraya kadar her şey olağan ve meşru görülebilir; zira bir partide siyasi mücadele ve klikleşme demokrasinin parçasıdır.

Ancak sonrasında yaşananlar, partinin bugün içine düştüğü tabloya yol açmıştır.

İddialara göre, bu klik, Kılıçdaroğlu’na karşı oluşan toplumsal muhalefeti demokratik yöntemlerle yönetmek yerine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kaynaklarını kullanarak yolsuzlukla bir fon oluşturmuş ve bu fonla delegelerin iradesini satın almaya çalışmıştır. Böylece Kılıçdaroğlu’nu devirmişlerdir.

Dolayısıyla bugün iki temel meseleyle karşı karşıyayız: Birincisi, CHP’de delegelerin oylarının satın alınması. İkincisi, bu satın almada kullanılan kaynakların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden usulsüz yollarla elde edilmiş olmasıdır.

Prof. Dr. Enes Bayraklı / Diriliş Postası