Türk askeri Gazze’ye gidecek mi?
- GİRİŞ26.10.2025 09:15
- GÜNCELLEME27.10.2025 09:04
İsrail ile Hamas arasında ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra herkes, Türk askerinin bir barış gücü kapsamında Gazze’ye gidip gitmeyeceğini merak ediyor.
Zira sayısı ve görev tanımı ne olursa olsun, Türk askerinin barış gücü kapsamında Gazze’ye ayak basması, Orta Doğu’da tarihi bir kırılma anlamına gelecektir.
Ateşkes Sonrası Yeni Dönem
Ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra birçok isim, açıkçası bu ateşkesin bir önceki ateşkeste olduğu gibi Netanyahu tarafından ihlal edilebileceğinden şüphe etti.
Buna rağmen geçtiğimiz iki haftada yaşananlar, ateşkesin sahada uygulanması konusunda Trump’ın oldukça kararlı olduğunu hem İsrail’e hem de dünyaya göstermiş oldu.
Zira hem Trump’tan hem ABD Başkan Yardımcısı Vance’den hem de diğer ABD’li yetkililerden gelen açıklamalar, ABD’nin İsrail’in bu ateşkes anlaşmasını bozmasına müsaade etmeyeceğini net bir şekilde ortaya koymuş durumda.
7 Ekim sonrası Orta Doğu’yu, 7 Ekim öncesinin şartları ve ezberleriyle analiz etmenin artık yeterli olmadığını hepimiz görüyoruz.
Zira sadece Orta Doğu değil, tüm uluslararası sistem büyük bir kırılmadan geçiyor. Bu yeni dönemi anlayabilmemiz için eski ezberlerimizi — mesela “ABD’nin ne olursa olsun İsrail’in arkasında duracağı” ya da “ABD’nin Siyonistler tarafından yönetildiği ve yönlendirildiği” ezberimizi — bir kenara bırakmamız gerekiyor.
Trump’ın Önceliği: Savaşları Bitirmek
Trump, iktidara gelmeden önce ve geldikten sonra çok net bir şekilde önceliğinin, ABD’nin kaynaklarını ve enerjisini boşa israf eden savaşları ve çatışmaları bitirmek olduğunu; ABD’nin odağını Asya-Pasifik’e kaydıracağını ifade etmişti.
Dolayısıyla bu çerçevede Trump’ın, İsrail’in Orta Doğu’da sürdürmekte olduğu sözde “Büyük İsrail” projesine dayalı saldırgan politikasına bir noktada “dur” demesi kaçınılmazdı.
İsrail’in Katar’a yönelik saldırısı, görünen o ki bardağı taşıran son damla oldu.
Bu noktadan sonra Trump, İsrail’i durdurmak zorunda olduğunu; aksi takdirde İsrail’in ABD’nin tüm Ortadoğu’daki müttefiklerini hedef alabileceğini ve bölgeyi büyük bir kargaşaya — dolayısıyla ABD’yi de yeniden “Ortadoğu bataklığına” — sürükleyebileceğini fark etti.
Yeni Dönemde Türkiye’nin Rolü
İşte böyle bir Orta Doğu istemeyen ABD’nin, bölgedeki düzen arayışında Türkiye gibi bir müttefiğe duyduğu ihtiyaç çok net ortadadır.
Zira Orta Doğu’da düzen kurucu aktör Türkiye’dir; düzen bozucu aktör ise İsrail’dir. Dolayısıyla Trump bir düzen istiyorsa, bu İsrail’e “dur” deyip Türkiye ile iş birliği yapmaktan geçmektedir.
Bu nedenle Trump iktidara gelir gelmez, Türkiye’nin İsrail-Filistin çatışmasında bir garantör devlet olabileceği yönündeki iddialar ve tartışmalar yayılmaya başladı.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barak’ın Suriye’ye ilişkin açıklamaları da, Trump’ın iktidara gelmeden önce ortaya koyduğu Ortadoğu planlarını adım adım uygulamaya koyduğunu göstermektedir.
Eğer bu analizimiz doğruysa, Türk askerini pek yakında Gazze’de göreceğimize emin olabilirsiniz. Ve bu, Orta Doğu’da yeni bir dönemin habercisi olacaktır.
Yorumlar3