2022 yapımı Sarajevo Safari belgeselindeki tanıklıklardan hareket eden Milano Başsavcılığı, “keskin nişancı turizmi” adı verilen insanlık dışı turlara katılan İtalyan vatandaşları hakkında geçen hafta soruşturma başlattı.

Belgeselde konuşan tanıkların ifadelerine göre Sarajevo Kuşatması sırasında bazı İtalyan vatandaşlarının yanı sıra ABD, Kanada, Rusya, Avusturya, Almanya, Fransa, İngiltere ve diğer Batılı ülkelerden zengin kişiler ücret ödeyerek Saraybosna’da sivilleri keskin nişancı ateşi ile öldürmüşler.

Belgeselde dillendirilen iddialar üç güçlü tanığa dayanıyor. Birincisi, açıkça ifade etmese de ABD istihbaratına çalıştığını ima eden ve bizzat bu turlara birinci elden şahitlik eden Slovenyalı bir istihbarat görevlisi. Bu ajana göre iki yıl süren bu turlara 200 civarında katil katılmış.

İkinci tanık ise savaş sırasında Boşnak Ordusunun istihbarat biriminde görev alan ve bir Sırp savaş mahkûmunun sorgusundan insan safarileri hakkında ilk elden bilgiler edinen bir Boşnak istihbarat görevlisi.

Üçüncü tanık ise ABD ordusunda asker olan ve savaş sırasında BM barış gücünde görev yapan bir Amerikan deniz piyadesi. Bu ABD askeri, 2007 yılında Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne verdiği ifadesinde Saraybosna’da Sırpların kontrolünde olan bölgelerde bu canileri bizzat gördüğünü ifade ediyor.

Soruşturmaya göre bu insan avcıları, Sırp ordusu ve istihbarat mensuplarına yüksek ücretler ödeyerek Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden önce Belgrad’a, oradan da helikopter ya da otobüslerle Saraybosna’nın tepelerine götürülüyor ve sivil halkı hedef alan sniper atışlarına katılıyorlardı.

Bütün bu insanlık dışı vahşeti daha da korkunç ve mide bulandırıcı hale getiren ise çocuk öldüren keskin nişancıların daha fazla ücret ödemiş olmasıdır.

Saraybosna Safari belgeselini başından sonuna kadar Milano savcılığı soruşturması başladıktan sonra izledim, belgeseli sonuna kadar zor bitirdim zira gördüklerim ve duyduklarım karşısında insanlığımdan utandım. Belgeselde konuşan ve biricik kızı gözleri önünde sniper ateşiyle öldürülen bir Boşnak anne babanın hikâyesi, nasıl bir vahşetle, şeytanlıkla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Biricik kızı İrina birinci doğum gününden dört gün sonra katledilen, yaşadığı travmadan dolayı bir bebeğini de karnında kaybeden annenin yaşadıklarını kimsenin anlayabileceğini ya da anlatabileceğini sanmıyorum.

İnsanın aklının ve vicdanının kavramadığı bu vahşetin ve canavarlığın hesabının sorulması, tüm insanlığın ama onlardan da önce bu vahşilerin vatandaşı oldukları ülkelerin sorumluluğundadır.

Dolayısıyla İtalya, ABD, Kanada, Rusya, Avusturya, Almanya, Fransa ve İngiltere hükümetlerinin derhal bir araştırma komisyonu kurarak sorumluları tespit etmesi, başka ülke vatandaşlarını tespit ederlerse bunları ilgili devletler ve kamuoyu ile paylaşmaları gerekmektedir.

Unutmayalım, 200 civarında olduğu hesaplanan bu caniler bugün bu ülkelerde ellerini kollarını sallayarak gezmektedirler. Kim bilir başka hangi suçlara karıştılar, kim bilir başka hangi masumların canına kastetmeyi planlıyorlar?..

Diriliş Postası