Havacılıkta Yeni Çağ

  • GİRİŞ03.12.2025 09:38
  • GÜNCELLEME03.12.2025 09:38

Geçtiğimiz hafta Türkiye havacılıkta bir çağı kapattı ve yeni bir çağı başlattı.

Bayraktar tarafından üretilen Kızıl Elma insansız savaş uçağı, ASELSAN tarafından geliştirilen son teknoloji MURAD AESA radarıyla bir hava hedefine kilitlendi ve yine TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen Gökdoğan görüş ötesi hava-hava füzesi ile vurarak düşürdü.

Böylelikle dünya tarihinde ilk defa bir insansız savaş jeti kendi başına başka bir hava hedefini hava-hava füzesi ile düşürmüş oldu.

Birçok ülke bu teknolojiyi uzun yıllardır geliştirmeye çalışıyordu. Türkiye ise bunu başararak bir ilke imza atmış oldu. Bundan sonra önümüzdeki yüzyılda insanlı savaş jetlerinin peyderpey kullanımdan çıkacağı ve insansız savaş uçaklarının hava-hava ve hava-yer muharebelerini yapacağı bir döneme adım atmış bulunuyoruz.

Bu başarının dünya tarihi açısından bir ilk olmasının ötesinde, Türkiye açısından çok daha büyük bir önemi var.

O da Türkiye’nin savunma sanayisiyle artık rüşdünü ispat ederek, dünyada üretilmiş çeşitli silah sistemlerinin yalnızca muadillerini ve benzerlerini yerli ve millî olarak Türkiye’de üretme hedefinin ötesine geçerek, savunma sanayii teknolojilerine yön veren bir ülke haline gelmiş olmasıdır.

Böylelikle savaş sanayisinde geçmişte tarihe yön veren Türkler, dört yüzyıl sonra ilk defa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan döneminde atılan adımlar ve yapılan atılımla yeniden savaş teknolojilerine yön veren bir ülke haline geldi.

Meselenin Türk tarihini aşan, İslam tarihi ile ilgili çok daha önemli bir boyutu daha var. O da, İslam tarihi boyunca bilimde ve teknolojide büyük atılımlar yapmış olan Müslümanların özellikle Aydınlanma sonrası bu alandaki üstünlüklerini kaybettiklerini biliyoruz.

Ancak artık Türkiye’nin yaptığı bu atılımla, İslam dünyası içinde ilk defa bir ülkenin yeniden teknoloji yarışında ipi göğüsler hale geldiğini görüyoruz. Bu atılımın yakın dönemde farklı alanlardaki başka örnekleriyle de karşılaşacağımızı, bu atılımın önemini ise henüz tam olarak idrak edebildiğimizi düşünmüyorum.

Siyasi irade ve kararlılık bu şekilde devam ederse, önümüzdeki yüzyılda Türkiye’nin büyük bir savunma sanayii devine dönüşeceğini ve bununla beraber üreteceği siyasal etkiyle küresel bir güce dönüşebileceğini söyleyebiliriz. İleride bu günleri araştıracak ve yazacak olan tarihçilerin, Türkiye’nin bu dönemde ne kadar büyük atılımlar yaptığını ifade edeceklerini şimdiden söylemek mümkündür.

Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat