Güvenlik

  • GİRİŞ29.05.2013 09:11
  • GÜNCELLEME29.05.2013 09:11

 Kişisel verilerin toplanması, bu kapsamda, banka, alışveriş, seyahat, hastane, araç kiralama sırasında paylaşılan verilerle insanların tüm bilgilerine ulaşılabilmektedir.

Bireyin can ve mal güvenliğinin korunması gerekçesiyle MOBESE dahil birçok kamera ve izleme teknikleri ile insanların günlük yaşamları takip edilip kayda alınabilir hale geldi. Kamu düzenini sağlamak, suçun önlenmesi ve suç işleyenlerin yakalanması amacıyla, başta yaya geçitleri, otoyol, ana arterler, cadde, sokak, meydan ve daha birçok yer kamera sistemleri ile donatıldı. Hatta bu sistemlerin, sadece görüntü alması değil, ses kaydetmesi dahi önerilmektedir.

Şimdilerde, “araç takip sistemi” adı altında tüm araçların izlenmesi gündeme geldi. Yine görünürdeki amaç, güvenlik, düzen ve adalet olarak gösterilmektedir. Bu noktada, bireyin özel, aile ve iş hayat alanları bir kenara itilebilmekte, hatta önemsenmemektedir. Hep aynı gerekçe, yani “güvenlik” öne sürülür. Hangi güvenlik, insanın can ve mal güvenliği mi, yoksa insanın kişilik hakları ile kişisel verilerinin güvenliği mi?

Özellikle bilişim ve internetin gösterdiği hızlı gelişim, bir taraftan birçok nimet sunarken birçok külfeti de beraberinde getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir.

Güvenlik önemlidir. Ancak bu güvenlik, insanın sadece fiziki açıdan korunması olmayıp, aynı zamanda kişisel verilerinin, görüntü, ses ve sırlarının korunması ve bireyin kendisini güvende hissetmesidir. Devlet nazarında güvenlik ise, kamu kudreti kullanıcısı kimliğinin ve kamu otoritesinin sahip olduğu askeri, siyasi, iktisadi ve sosyal sırların ülke güvenliği ile ilgili olan kısımlarının korunması anlamını taşımaktadır.

Değişen bilgi edinme yöntemlerinde, devletlerin birbirinin sırlarına ulaşması ve istihbarat her şeyden önce gelmektedir. Bu anlamda önemli olan, mühendislik değil, güvenliğin sağlanmasıdır. Bilim ve tekniğin sağladığı gelişmeleri kullanırken güvenlik asla unutulmamalı ve kimsenin keyfine terk edilmemelidir.

İnsanların özel bilgilerine, sırlarına, konuşma ve görüntülerine, devlet ve ülkenin sırlarına hukuka aykırı şekilde ve yetkisiz olarak ulaşılmasının önüne geçilmesini sağlayacak güvenlik tedbirlerinin alınmasına mutlaka önem verilmeli ve bu alana yatırım yapılmalıdır.

Bir ilin veya ilçenin MOBESE ya da iş yerinin iç ve dış güvenlik kamera kaydına her isteyen, istediği zaman ulaşamamalı, insanların bilgileri ve telefon görüşmelerine müdahale edilmesini önleyecek yöntemler belirlenip uygulanmalıdır.

Evet mühendislik önemlidir, ancak güvenliğin gözardı edilmesi suretiyle bilim ve teknikten yararlanarak, hayatı insanların birbirini takibini kolaylaştıran cihazların keyfi ve güvenlikten uzak kullanımı çok tehlikelidir. Bu tehlike, insanların huzur ve sükunu bozacağı gibi, birey ve kamu ölçeğinde “polis devleti” anlayışının gelişip topluma yerleşmesine de yol açabilir.

Hukuk devleti, her şeyden önce bireyin kişilik hakları ve yaşam alanının korumak, bu amaçla da ülke güvenliğini gözetmek zorundadır. Önleyici ve adli kolluk kapsamında, kamu huzuru, barışı ve düzeninin korunup sağlanması amacıyla insan ve toplum yaşamının takibi mümkün olabilir. Ancak bu takip keyfi olamaz, insan yaşamının, kişi hak ve özgürlüklerinin özünü de zedeleyemez. Hukuk devleti, bireyin ve toplumun hak ve hürriyetlerinin özünü zedelemek pahasına koruma ve güvenlik tedbirleri geliştirmelidir.

Kamunun malı olan ve halka açık sahil şeritlerinin, güvenlik ve sair gibi gerekçelerle insanların kullanımına kapatılması ne kadar yanlış ve keyfi ise, “güvenlik” gerekçesi ile insanın özel hayatının sürekli takip altında bırakılması risk ve endişesi de çok tehlikelidir.

Dengeyi iyi kurmak ve korumak gerekir. Birey yararı ile kamu yararı arasında sağlanıp korunması gereken denge çok hassastır. Hem can ve mal, hem de kişisel verilerin güvenliği, otorite için değil, kamu düzeni, barışı, huzuru, en önemlisi de kişi hak ve özgürlüklerinin eşit ve dürüst bir şekilde korunması amacıyla gözetilmelidir.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat