MİT'e Verilmesi Düşünülen Yeni Yetki
- GİRİŞ15.06.2013 10:36
- GÜNCELLEME15.06.2013 10:36
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 4. maddesine göre MİT'in görevi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasa ile kurulu düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını oluşturmak ve bu istihbaratı ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına ulaştırmaktır.
Ulusal güvenlik için istihbaratın çok önemli olduğu doğrudur. İstihbarat, düşman hakkında toplanır, ulusal güvenliğin, kişi hak ve özgürlüklerinin tehlikelerden korunması, casusluk faaliyetlerinin önlenmesi ve karşı tedbirlerin alınması amacıyla kullanılır.
MİT, adından da anlaşılacağı üzere haber alma ve bilgi toplama üzerine kurulmuş, dış güvenliği ilgilendiren konularda, örneğin casusluk ve terör eylemleri hakkında bilgi toplayıp, bu bilgilerin doğruluğunu da test etmeden ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına ileten Başbakanlığa bağlı bir yapıdır. MİT operasyonel değildir. Bir başka ifadeyle, sadece bilgi toplar ve bu bilgilerin doğruluğunu test etmeden ilgili birimlere iletir, fakat bu bilgileri plan ve proje alt yapısı hazırlamak suretiyle operasyona dönüştürmez. Bunların dış ve özellikle iç operasyonlarının nasıl yapılacağını Devletin ilgili güvenlik birimleri planlayıp icra eder. Bu tespit, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir yansıması olan idari yapılanma ve yetkilendirmenin hukuk devletinde öngörülen bir gereğidir.
MİT, Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve kanunlarda dayanağı olmaksızın yetkili kılınamaz. Hukuk devleti ilkesi MİT'i de bağlar. MİT, dayanağını Anayasa m.13 ve buna uygun çıkarılacak kanundan almayan hiçbir yetkiyi kullanamaz.
Devlet, kendi vatandaşlarına karşı iç güvenlik önlemleri geliştiremez. Devlet, özellikle dış güçlere ve bunların iç destekçilerine karşı hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında koruma yöntemleri belirler. Bu yöntemler, keyfi belirlenemeyeceği gibi, keyfi de kullanılamaz.
MİT, hakim kararı olmaksızın telefon dinlememeli, insanları izlememeli, fişlememeli ve bu bilgilerden hareketle de insanlara bir kolluk gibi operasyon yapamamalıdır. Türkiye'nin operasyonel anlamda iç güvenliği polis ve jandarmaya, dış güvenliği de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne aittir. MİT bu birimleri istihbari açıdan destekler. MİT'in, casusluk faaliyetlerine karşı önlem geliştirmesi, her gün gelişen ve değişen terör eylemlerine karşı da ilgili güvenlik birimlerini bilinçlendirmesi doğaldır. Ancak bunun ötesinde, hukuk devletinin tanımına sığmayacak, polis devleti zihniyetine hizmet edecek şekilde MİT'e bilgi toplama, fişleme ve operasyon yapma yetkisinin tanınması, hukuk devletine, kuvvetler ayrılığına ve güvenlik birimlerinden olan özellikle polis ve jandarmanın yetkisine müdahale oluşturacaktır.
MİT'in topladığı bilgilerin, ilgili güvenlik birimlerine zamanında ulaştırılıp dağıtımının yapılması önemlidir. Bunun dışında, ilgili güvenlik birimlerinin istihbarat toplama kapasite ve kaynaklarının kapatılması da yanlıştır. MİT personelinin, MİT Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca nerede ise dokunulmaz hale getirildiği bir hukuk devletinde, MİT'in yetkilerinin artırılıp hukuk denetiminden çıkarılması, bilgi toplama ve fişleme yetkisinin MİT'e tanınıp, bir de MİT'e operasyon yapma yetkisinin verilmesi, hem MİT Müsteşarlığı'nın kuruluş amacına aykırı olacak ve hem de Ülkede ayrı bir güvenlik gücünün oluşmasına sebebiyet verecektir.
MİT'in güçlenmesi, MİT'in istihbarat alanında yetki kullanması kaydı ile doğrudur. İç güvenlik bakımından güçlü olması gereken özellikle polis ve dış güvenlik bakımından da Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. MİT'in, bu güvenlik birimlerine istihbari destek vermesi elzemdir. MİT'in bunu aşan yetki kullanması, amaç ve fonksiyonundan sapmasına yol açabilecektir.
Ülkede bugüne kadar fişlemeden birçok sıkıntı çekilmiş, hukuka aykırı şekilde insanların kayıt altına alındığı görülmüştür. Buna da güvenlik gerekçesiyle izin vermemek ve sınırlarını en ince ayrıntılarına kadar belirlemek gerekir. Çünkü insanlar geçmişte, görüş, inanç, ideoloji, ırk, cinsiyet ve eğilimlerine göre nitelendirilmişler, korkutulup sindirilmişlerdir. İnsanların yaşamlarını alt üst eden, geleceklerini etkileyen, hukuk güvenliği hakkını hiçe sayan, keyfiliği ön planda tutan, bireye toplum yaşamında güven duygusunu ve saygınlığını kaybettiren ve polis devleti anlayışına hizmet eden bu tür uygulamaların faydası olmadığını ve olamayacağını söylemek isteriz.
Örneğin, kamu görevlilerinin işe alınmaları ve terfilerinde MİT'in raporlarının esas alınması veya gözönünde bulundurulması doğru değildir. Çünkü bir istihbarat teşkilatı, milli güvenlik ile ilgili her bilgiyi toplar. Elbette bunları toplarken hukuka uygun yol ve yöntemleri kullanmalıdır. Elde edilen tüm bilgilerin doğru olup olmadığı test edilmeksizin, işin aciliyet ve önemine binaen MİT tarafından ilgili birimlere aktarılır. Bu bilgiler, bağlayıcı kişisel veriler olarak kullanılamayacağı gibi, alenileştirilemez ve insanlar bu bilgilerden hareketle gizli veya aşikar yollarla damgalanamaz, suçlanamaz, kısıtlanamaz ve mağdur edilemez.
Bu itibarla, MİT'in kuruluş amacı, fonksiyonu ve idari teşkilatlanma içinde yer aldığı konumun gözardı edilmemesi, görev ve yetkilerinin buna göre tayin edilmesi, bilgi toplama ve bu bilgiyi dağıtma imkan ve kaynaklarının genişletilmesi ötesinde, MİT tarafından elde edilen bilgilerden hareketle insanların mağdur edilmemesi isabetli olacaktır. Hangi dönemde ve görüşte olursak olalım, demokratik hukuk toplumunu oluşturan bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması açısından doğru olan budur.
Yorumlar3