İfade Hürriyetinin Sınırları: Hakaret, Tahrik ve Engelleme

  • GİRİŞ28.07.2013 09:45
  • GÜNCELLEME28.07.2013 09:45

Demokratik hukuk toplumunda herkes aynı düşünceleri paylaşmak ve başkalarının düşüncelerini kabul etmek zorunda değildir. İtiraz, serzeniş ve eleştiri hakkı, demokrasinin temelinde vardır ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 10. maddesi ile de güvence altına alınmıştır.

Demokratik hukuk toplumunda, kamu otoritesi veya gücü elinde bulunduranlar gibi düşünmek ve konuşmak zorunda değilsiniz. Hatta kamu otoritesini kullananla genel manada aynı düşünceleri paylaşmanız, onun her hareketini ve isteğini benimsemeniz anlamına da gelmez. Çünkü birey; özgür doğar, yaşar, düşünür ve ifade eder.

Ceza Hukukunda kıyas yaparak veya bazı hususları zorlayarak suç tanımlaması yapılamaz. Kişi hak ve hürriyetlerini kısıtlayan Ceza Hukuku normları, fiilin işlendiği sırada suç ve ceza tanımına yer vermedikçe, “suçta ve cezada kanunilik” prensibi uyarınca hiç kimsenin hak ve hürriyetine kısıtlama getirilemez.

Kamu barışına karşı suçları düzenleyen 213 ila 218 maddelerde tanımlanan suçlardan birisinin gerçekleşebilmesi için, ortada cebir-şiddete çağrı veya tehdit olmalı, somut bir suçun işlenmesine alenen tahrik olmalı, suç ve suçlu olduğu kesinleşen bir kişi veya mahkumiyet alenen ve kamu barışını bozacak şekilde övülmeli, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya halkın bir kesimi aşağılanmalı ya da kamu barışını bozmaya elverişli davranışlarla halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik fiili icra edilmelidir. Bunun dışında, bir kişinin veya grubun söz, düşünce ve hareketlerinin, bir resmi makamın karar ya da tercihlerinin beğenilmemesi, eleştirilmesi, yapılan bir toplantıda buna tepki gösterilmesi suç sayılamaz.

Bir kişinin veya insanların tahrik edilebilmesi için, önce ortada tahrike konu suç veya kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike ortaya çıkmasına somut tehlike ile sebebiyet verecek şekilde halkı kin ve düşmanlığa tahrik, aşağılama veya kamu barışını bozmaya elverişli yöntemler izlenmeli, yani halk somut tehlike içerecek şekilde kanunlara uymamaya tahrik edilmelidir. Bunlar oluşmadığında, bir toplantıda alkış da olsa, karşılıklı tartışma da olsa ve hatta tartışma ortamı gerilse bile, tüm bunları demokratik hakkın kullanımı saymak ve disiplin çerçevesinde görmek gerekir.

Elbette toplantı disiplinini bozmaya çalışan veya bozan kişi uyarılmalı ve düzeni bozmaya yönelik eylemine devam ettiği takdirde toplantı salonu dışına çıkarılmalıdır. Ancak itirazın boyutu toplantının disiplinini bozmanın ötesine geçip, ne zaman cebir, şiddet veya açık tehdit veya hakarete dönüşürse, o takdirde haksız fiilden, hatta suçun işlendiğinden bahsedilebilir.

Eğitimin-öğrenimin engellenmesi suçu, Türk Ceza Kanunu'nun 112. maddesinde düzenlenmiştir. "Suçta ve cezada kanunilik" prensibi gereğince bir fiilin eğitimin-öğrenimin engellenmesi suçunu oluşturabilmesi için, 112. maddede sayılan şekilde eğitim-öğrenim faaliyetlerinin engellenmesi veya öğrencilerin bulunduğu binalara girilmesinin önüne geçilmesi gerekir.

Eğitimin-öğrenimin engellenmesi; bir akademik faaliyetin, dersin veya sınavın engellenmesi ya da öğrencilerin bir eğitim-öğrenim binasına girişine veya orada kalmalarına mani olunması demektir. Aksi halde, fiil beğenilmese de suç oluşmayacaktır. Çünkü bir suçun oluşabilmesi için, öncelikle failin kusurlu irade ile kanunda suç olarak tanımlanan fiili gerçekleştirmesi gerekir.

Bir toplantı veya gösteri yürüyüşünün hukuka aykırılığı bile, o toplantı veya gösteri yürüyüşünün konusunun suç sayılmasını gerektirmez. Çünkü bildirimsiz toplantı veya gösteri yürüyüşü başka, o toplantı veya gösteri yürüyüşünün konusunu teşkil eden hususlar başkadır.

Prof. Dr. Ersan Şen - Haber 7

ersansen@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat