Yeni Yargı Paketi: İnadına Eşitlik, Hak ve Adalet!
- GİRİŞ26.09.2013 08:37
- GÜNCELLEME26.09.2013 08:37
“Çözüm süreci” adı ile devam eden “de facto” uygulamada, “demokratikleşme” ve “özgürleşme” çatısı altında yargı paketlerinin birisi diğerini izleyerek yürürlüğe girmeye devam etmektedir. Bu süreç hiç bitmeyecek gibi gözüküyor. Herkes, ayrı bir umutla yargı paketlerini bekliyor ve kendi lehine pay çıkarmaya çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nde ilginç olan, birbiri ile uygun olmayan düşüncelere sahip olan ve hatta birbirinden hoşlanmayan insanlar bile, sevmediği düşünce veya insanın lehine çıkacak düzenlemenin kendi lehine olma ihtimali sebebiyle, ya ses çıkarmıyor veya beklentiye giriyor.
Af, iş ve özgürlük bekleyenlerin ayrı bireysel umutları var. Artık biz hukukçular da yargı paketlerini takip edemez olduk. Yeni pakette ne gelecek, ne değişecek, yeni kurallar kimlerin işine yarayacak kimsenin haberi yok. Resmi açıklamalarda, yeni paketin iyiliklere vesile olacağı ifade ediliyor. Merak edenler ise, kendileri için ne çıkacağını ve neyin risk altına gireceğini düşünüyor. Siyasi beklentileri olup da ortak hareketlerinin sonuçlarını görmek isteyenler ise, büyük beklentide bulunanlar olarak gözüküyor.
Kimse, “yeni çıkan kanun ömrü en az bir sene değişmeksizin devam eder” diyemiyor. Kanunların istikrarı ve kamu düzeni açısından doğru olan bu değildir. Sürekli Anayasa ve yasa değişikliklerinin yapılması, insanların beklentiye sokulması, siyasi, sosyal ve iktisadi nedenlerle bu beklentilerin hiç bitirilmemesi, bu beklentinin beraberinde toplumun hukuk kurallarına inançsızlığını artırdığı ve hayal kırıklığına yol açtığı görülmektedir.
Bunun yanında, çıkan veya çıkacak yargı paketlerine, suç işleyenler ve teröre destek verenlerin yararlandığı/yararlanacağı gerekçesiyle veya beklentilerin boşa çıkmasından dolayı kızanları gözardı etmemek gerekir. Elbette herkesi memnun etmek mümkün değil. Ancak hak edene hakkını vermekten de kaçınılmamalıdır. Bu anda akla, elinde silah Devlete, Millete ve Ülkeye deyim yerinde ise kafa tutanların hak ve hürriyetlerinin ele alınıp, diğer insanların gözardı edilmesi gibi bir sonuç veya algı ortaya çıkabilir ki, toplumda bu tür bir algı olduğu muhakkaktır.
Siyasetçi hesabını oy üzerinden, hukukçu da hukukun evrensel ilke ve esaslarının gözetilmesi lüzumu üzerine yapar. Ancak tüm bunlarda esas olan, Vatanın, Milletin ve Devletin birliği, beraberliği, bütünlüğü ve dirliği ile demokratik hukuk toplumunun yüceltilip yükseltilmesi olmalıdır. Bu kapsamda ise, “eşitlik” ve “hakkaniyet” ilkeleri mutlaka ele alınmalıdır.
Yargı paketlerinin en sorunlu tarafı ise, gerek kural koyulurken ve gerekse tatbik edilirken çiğnenen “eşitlik”, “adalet” ve “hakkaniyet” ilkeleridir. Bugüne kadar, ya yeni çıkan hukuk kuralları bu ilkeleri gözardı etti veya hukuk uygulaması yeni kurala duyduğu tepki ile eşit uygulama yapmaktan imtina etti. Bunun en çarpıcı örneği, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi ile öngörülen aftır. Bir diğer örneği ise, bazı suçların unsurları veya cezaları ya da bazı suçlarda koşullu salıverilmenin şartları değiştirilerek, getirilen kalıcı veya geçici örtülü aflardır.
Bir kanun, özellikle de ceza kanunu yürürlüğe girdiğinde herkese ve her eyleme eşit uygulanmalıdır. Bunun istisnası da yoktur. Hangi alanda olursa olsun örtülü veya açık bir af getirilecekse, bu kural da herkes için eşit olmalı ve eşit şekilde tatbik edilmelidir. Aksi halde, birilerini mutlu eden, barış ve huzur getireceği ileri sürülen yeni kanun, çoğunluk için mutsuzluğun kaynağı haline dönüşebilir. Bu noktada keyfiliğin de önünü açmamak, gerek kuralın koyulması ve gerekse uygulanmasında istikrara kavuşmak isabetli olacaktır.
Esas olan, koyulan ceza kurallarının değiştirilmeksizin ve affa konu edilmeksizin tavizsiz uygulanmasıdır. Bu yapılmayıp, duruma, kişiye, somut eyleme, siyasi, sosyal ve iktisadi beklentilere göre sürekli çıkarılan veya çıkarılma ihtimali gündeme tutulan af veya af benzeri kanunlar, uzun solukta Ülkeye ve topluma yarar sağlamaktan uzak kalacaktır.
Ersan Şen
ersansen@hotmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol