Hukukun Evrensel İlke ve Esasları

.

  • GİRİŞ04.04.2017 07:21
  • GÜNCELLEME04.04.2017 13:31

Sürekli yenileyip geliştirdiğimiz hukukun evrensel ilke ve esasları aşağıda 27 başlık altında topladık. Hukukun evrensel ilke ve esasları; demokratik hukuk toplumlarının vazgeçilemez ve devredilemez değerleri olup, herkes tarafından bilinmesi gereken kanunun ve uygulamanın temel kaynaklarıdır. Bu ilke ve esaslar, insanlık tarihinin yüzyıllara yayılan çekişmeleri, kavgaları ve savaşları neticesinde 20. yüzyılın sonlarına doğru netleşmiş ve birçok uluslararası sözleşme ile anayasada yerini bulmuştur. Hukukun evrensel ilke ve esasları arasında altlık üstlük ilişkisi olmayıp, birbirine eşittir ve hepsi aynı önemi haizdir.

Ancak bu ilke ve esasların güvence altına aldığı hak ve hürriyetler; birbirlerine karşı veya kamu ve birey yararları dengesinin kurulmasında sınırlamalara tabi tutulabilirler. Bu sınırlamalar keyfi olamaz.“Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’e göre;“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”.

Türkiye Cumhuriyeti, hukuk kurallarını bu ilke ve esaslar ışığında düzenleyip uygulamak zorundadır. Aşağıda, hukukun evrensel ilke ve esaslarının neler olduğuna ve kısa tanımlarına yer vereceğiz. Sosyal düzeni kuran, kişi hak ve hürriyetleri ile sistemi koruyan hukuk kuralları, bu ilke ve esaslara göre düzenlenip uygulanmalıdır.

Hukukun evrensel ilke ve esasları, normlar hiyerarşisinin tepesindedir. Normlar hiyerarşisine göre sıralama; anayasa, bağlayıcı uluslararası sözleşmeler, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzük, yönetmelik ve diğer alt düzenleyici tasarruflardır. Alt sırada bulunan norm üst normun uygulayıcısı olup, ona aykırı olamaz. Tüm bu normların üstünde, aşağıda yer vereceğimiz hukukun evrensel ilke ve esasları yer alır. Ancak Anayasada buna ilişkin bir hüküm bulunmadığını da belirtmek isteriz.

1- Hukuk Devleti: Hukuk kurallarına önce kendisi uyan, keyfi yetki kullanımına izin vermeyen, işlem ve eylemlerini hukukilik denetimine tabi tutulmasını engellemeyen devlettir. Hukuk devletinde “normlar hiyerarşisi” geçerlidir. Alt sırada bulunan norm, üst norma aykırı olmamalı ve üst normu gözardı ederek uygulanmamalıdır.

2- Kuvvetler Ayrılığı: Yasama, yürütme ve idare ile yargı yetkileri olarak adlandırılan ve millete ait olan kamu kudretinin bir elde toplanmayıp, “demokratik hukuk devleti” ilkesine uygun bir şekilde kamu kudreti kullanıcıları arasında paylaştırılmasıdır. Esas olan, bir kuvvetin diğerinin yetki alanına müdahale etmemesidir. Halkın seçtiği temsilcilerden oluşan yasama organı hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında kanunları çıkarır, yürütme organı ve idare bunları uygular, millet adına karar veren yargı organı da kanunları esas alarak hukukilik denetimi yapar ve uyuşmazlıkları çözer. Demokratik hukuk toplumları, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinden hareketle yönetim sistemini oluşturur. Anayasa ile kurulu düzenin temeli, “kuvvetler ayrılığı” ilkesine dayandırılmalıdır.

3- Yargı Birliği: İnsanlar arasında senin mahkemen-benim mahkemem, senin hakimin-benim hakimim, senin savcın-benim savcım anlayışına hizmet etmeyecek şekilde, herkes için aynı usul ve esaslarla yargılama yapan mahkemelerin aynı çatı altında toplanmasıdır. “Yargı birliği” ilkesi, “eşitlik” ilkesinin bir sonucudur.

4- Tabii (Doğal) Mahkeme ve Hakim Güvencesi: Herkes, işlem veya eylem tarihinde tabi olduğu (görevli ve yetkili) mahkeme ve hakim huzurunda yargılanma hakkına sahiptir. Bu ilkenin bir alt derecesi kanuni mahkeme/hakim güvencesidir ki, bugün Anayasa m.37’de öngörülen bu ilke ile kanunla sonradan mahkeme ve hakimlerin değiştirilebilmesi mümkündür. İdeal olan ise, tabii mahkeme/hakim güvencesidir.

5- Eşitlik: Tüm insanlar her bakımından eşittir. Hukuki statüden kaynaklanan farklı uygulamalar, ancak zorunlu hallerde ve somut durumda duyulan ihtiyaçla sınırlı olarak yasa ile öngörülebilir.

6- Laiklik: Devletin, toplumun ve bireylerin bağlı olacağı hukuk kuralları, bir veya birkaç dinin kural ve esaslarına bağlı kalınarak düzenlenemez. Sosyal düzen kurallarından olan hukuk kuralları; din veya ahlak kurallarından etkilense de, her bir insanın hangi din veya ahlak anlayışına bağlı olduğu gözetilmeksizin ve tüm insanları kapsayacak şekilde düzenlenir.

7- Sözleşme Özgürlüğü ve Güvenliği: Herkes; özgür iradesi ile dilediği sözleşmeyi imzalayıp, bu sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesini bekleme hakkına sahiptir.

8- Hak Arama Hürriyeti: Herkes, meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle bağımsız ve tarafsız yargı önünde iddia ve savunma ile dürüst yargılanma hakkına sahiptir. Hak arama hürriyeti kısıtlanamaz.

9- Dürüstlük ve İyiniyet: Hak sahibinin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi gerekir. Bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. Hakların kazanılmasında ve hukuki bir sonucun gerçekleşmesinde iyiniyet esastır. Kişi; kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiği halde, hakkın kazanılmasını veya hukuki sonucun gerçekleşmesini engelleyen durumu bilmemeli ve bilmesi de gerekmemelidir. Bu durumda kişinin iyiniyeti korunur.

10- Müktesep (Kazanılmış) Hak: Bireyin hukuka uygun şekilde kazandığı hakkı elinden alınamaz. Bir hakkın kullanılması için gerekli olan şartlar kaybedilmedikçe, hak sahibinin bu hakkı kullanımı engellenemez.

11- Bir Suçtan İki Yargılama Yapılmaz/Ceza Verilemez: Herkes, bir suçtan, ancak bir defa yargılanabilir ve bir defa cezalandırılabilir. Bir insan, yargılandığı suçtan keyfi olarak tekrar yargılanıp cezalandırılamaz.

12- Suçta ve Cezada Kanunilik: Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Suç ve ceza ancak kanunla koyulur. Kanunlar, prensip olarak ileri doğru uygulanır. Ceza kanunları, ancak lehe olduğunda geçmişe etkili uygulanır.

13- Kusur Sorumluluğu: Kusursuz suç ve ceza olmaz. Fiilde kusurun yokluğu, suç ve cezayı kaldırır.

14- Sorumluluğun Şahsiliği: Herkes kendi işlem ve eyleminden sorumludur. Başkalarının işlem ve eyleminden sorumluluğu mümkün kılacak kolektif ceza sorumluluğu kabul edilemez.

15- Cezanın Bireyselleştirilmesi: Kanunla belirlenen bir cezanın somut olaya ve kişiye uygulanabilmesi için dayanak ve sınırları kanunlarda yer alan cezanın bireyselleştirilmesi yetkisi hakime verilir.

16- Dürüst Yargılanma ve Savunma Hakkı: Herkes, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6. maddesinde öngörülen hakları çerçevesinde yargılanma hakkına sahiptir. Kişi, iddiaları bilip anladığı dilde öğrenme, bağımsız ve tarafsız yargılanma hakkına sahip olduğu mahkeme huzuruna çıkarak savunma yapıp, makul sürede yargılanma hakkına sahiptir.

17- Masumiyet (Suçsuzluk) Karinesi: Hiç kimse, suçluluğu mahkemenin kesinleşmiş hükmü ile sabit oluncaya kadar suçlu ilan edilemez ve mahkum edilemez. Bu hak kanunlarla korunmalı, basın ve kamuoyu da bu hakka saygı göstermelidir.

18- Hukuk Güvenliği Hakkı: Herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı vardır. Hiç kimse; demokratik hukuk devletinde, korku ve endişe ile yaşamaya mahkum edilip, yargı makamlarına başvurmanın sonuçsuz kalacağı algısına maruz bırakılamayacağı gibi, keyfi şekilde yakalanamaz, gözaltına alınamaz, tutulamaz, tutuklanamaz, hürriyetinden mahrum bırakılamaz ve cezalandırılamaz.

19- Yargı Bağımsızlığı: Hiçbir organ, makam, mercii veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında hakimlere veya mahkemelere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz, bu tür bir yetkinin kullanılmasına izin veren yasal düzenleme de yürürlüğe koyulamaz.

20- Hakim Tarafsızlığı: Bağımsız hakim, dışa karşı etkiden uzak ve kendisi bakımından da objektif hareket etmelidir. Hakimin tarafsızlığı, bir iddia ve savunmaya önyargısız bakabilmesini, baskı altında bırakılmamasını, dışarıdan etkilenmemesini ve kendi iç dünyasında da yansız hareket edebilmesini gerektirir.

21- İddia Edenin İspat Külfeti: Herkes, iddiasını hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilen delillerle kanıtlamak zorundadır. İddia peşinen doğru kabul edilip, aksinin ispatının aleyhinde iddia olunan tarafa yüklenemez.

22- Yargı Kararlarının Gerekçeli Olması (Gerekçeli Karar Hakkı): Tüm yargı kararları somut gerekçelere dayalı olarak yazılmalıdır. Somut olayın özelliklerinden uzak, kanun hükmünün soyut tekrarı ile basmakalıp sözlerden oluşan kararların gerekçeli olduğu söylenemez.

23- Borçların Nisbiliği: Prensip olarak her borç sahibini bağlar. Bir borcun yerine getirilmemesinden dolayı borç sahibinin herhangi bir yakını sorumlu tutulamaz.

24- Ceza Kanununu Bilmemek Mazeret Sayılmaz: Herkesin, usule uygun olarak yürürlüğe giren ceza kanunlarını bildiği kabul edilir. Hiç kimse; Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp, Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren ceza kanununu bilmediğini iddia edemez.

25- Şüpheden Sanık Yararlanır: Ceza yargılamasında “itham sistemi” kabul edilmiştir. Suç işlediği iddiası ile yargılana kişi hakkında mahkumiyet kararının verilebilmesi için, iddiaya konu suçu işlediğinin şüpheyi tümü ile yenecek şekilde yüzde yüz ispatlanması gerekir. Suça konu eylemi sanığın işlediği sabit olmadığı takdirde, ya suçu işlemediği veya işlediği hususunda şüphe yenilemediği gerekçesiyle beraat kararı verilmelidir.

26- Mülkiyet Hakkı: Anayasa m.35 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 1. Ek Protokolü’nün 1. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet ve miras haklarına göre; herkesin mülkiyet hakkına saygı gösterilmesini isteme hakkının olduğu, kamu yararı ile ilgili yasal dayanaklı zorunlu sebepler bulunmadıkça, kimsenin mülkiyet ve miras haklarının kısıtlanamayacağı tartışmasızdır. Mülkiyet hakkı, beraberinde miras ve zilyetlik (kullanma) haklarını da kapsar. Mülkiyet hakkı; kişinin eşya mülkiyetine sahip olma ve mal sahipliği, malı kullanma ve miras yoluyla mal edinme haklarını güvence altına almıştır.

27- İfade Hürriyeti: Herkes; düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahiptir. İfade hürriyeti; basın, bilim ve sanat hürriyetlerini de kapsar. Demokratik hukuk toplumlarının vazgeçilmez unsuru olan ifade hürriyeti; her türlü baskıya ve zorlamaya karşı korunmalı, bireyin kendi başına veya toplu olarak ifade hürriyetini kullanma yolları açık tutulmalıdır. Mali veya idari takip yöntemleri, soruşturmalar ve kovuşturmalar yoluyla bireyler baskı altına alınmamalı, düşüncelerini açıklamaktan ve yaymaktan alıkoyulmamalıdır. Ceza davası öncesinde başlayan bir soruşturma, bu sırada uygulanan yakalama, gözaltına alma, arama, elkoyma, adli kontrol veya tutuklama tedbirlerinin tatbiki de, kişinin ifade ve basın hürriyetini kullanmasını kısıtlayıp baskı altına alabilir. İfade hürriyetinin haksız şekilde baskı altına alınıp kısıtlanmasına yol açan bu yönteme, “chilling effect”, “soğutucu/caydırıcı etki” denilmektedir.

 

Yorumlar5

  • Bülent Versut 4 yıl önce Şikayet Et
    Hukuk TV olmalı bence
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Murat Yurdakul 5 yıl önce Şikayet Et
    Bu akśam ailece bu yazinizi okuduk. Emeginize çok teśekkür ederiz. Iyi ki varsiniz.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • fatih 5 yıl önce Şikayet Et
    Sn. Ersan ŞEN hocama saygılar sunarak Emeğine sağlık diyoruz. Fakat 27. Md.de Ucu açık ifadelerin olduğunu düşünüyoruz !.
    Cevapla
  • Av. Melih Uysal 5 yıl önce Şikayet Et
    Mükemmel bir hukukçu Sayın Şen...
    Cevapla
  • Karamürselli 6 yıl önce Şikayet Et
    Bilgilendirici teşekkürler
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat