Sembolizm üzerinden “Silah Yakma”yı anlamak
- GİRİŞ26.07.2025 09:58
- GÜNCELLEME28.07.2025 09:37
“Sembol” deyip geçmemek lazım.
İşin içinde sembol varsa, her sonuç mümkündür çünkü semboller yatay veya dikey, yüzeysel veya derin anlamlar içerirler. O anlamlara göre de süreçler oluşur ve neticeler değişebilir.
Mesela, hac ibadetindeki ihram, tüm dünyevi kimliklerden arınmayı sembolize eder. İhram giyildiği andan itibaren “yasaklar” vardır, yasakların çiğnenmesi durumunda “cezalar” vardır. İhram kurallarına uyup uymamaya göre hac şekillenir.
Öte yandan, kültür, anlamların örüldüğü bir ağdır. Semboller de bu anlamları taşır. Bu nedenle mesela, bayrak bez parçası veya kumaş değildir, milli kimlik, bağlılık, vatan gibi değerleri sembolize (temsil) eder.
Ama her sembol “aynı şeyi” temsil etmez.
Mesela genel manada sarhoşluk kapısı olan “şarap” Hz. Mevlânâ için, ilahi aşkı sembolize (temsil) eder, ilahi sarhoşluk halini yansıtır. Bu nedenle Hz. Mevlânâ için “ayna”, kalbi yani ilahî hakikatin/aşkın yansıdığı mekânı temsil eder.
Yine mesela, yılan bazı kültürlerde bilgelik bazılarında tehlikeyi temsil eder.
Mesela, rüyalardaki semboller birçok anlama gelebilir. “X sembolü”, A kişisi için M anlamına gelebilir iken B kişisi için N anlamına gelebilir.
Jacques Derrida’ya sorarsak, bir sembolün anlamının sabit olmadığını, sürekli başka sembollere gönderme yaptığını düşünür. Örneğin, “elinde terazi tutan kadın” sembolünün anlamı, her toplumda ve her kişide farklı çağrışımlar doğurabilir; belki eşitlik belki iktidar veya belki tarafsızlık. Bu nedenle, anlam kayması olur.
Sembollerin temsiliyetleri/anlamları çeşitli olduğuna göre “silah yakma”nın anlamı ne olabilir acaba?
Bunun cevabına geçmeden önce, Roland Barthes’ın her metnin bir “semboller ağı” olduğu, anlamların sabit değil yorumlayıcı bir mahiyet taşıdığı görüşünü not etmeliyiz. Zira Öcalan’ın 27 Şubat’taki metni tam bir “semboller ağı” idi. Öcalan’ın metninde hemen her kavram ve cümle, bazen doğrudan bazen dolaylı yoldan “birşeyleri” temsil ediyor. PKK fesih bildirgesi de bu semboller ağının parçası/uzantısı.
O halde; bu kadar “sembolizm” içinde “silah yakma”nın anlam(lar)ını ortaya koyalım:
Öncelikle; törenlerde kullanılan semboller, toplumdaki geçiş dönemlerinin yapılandırılmasında merkezi rol oynarlar. Bu nedenle PKK’nın “silah yakması”nın sürecin başarısı için kilit rolünü kabul etmek gerekiyor. Bu yönüyle, silah yakma gerekli/kritik bir hamle.
Antropologlar nazarında silah yakma, bir ritüel davranış olarak kodlanır. Bu aynı zamanda bir “eşik durum”. Silahı yakmakla bir dönemden çıkma ve başka bir döneme/devre geçme vurgusu akla gelir. Bu, bir yönüyle savaştan sivil hayata geçiş eşiği demek. Bu anlamda, silahlı terör örgütü PKK yerine “sivil silahsız güç” devreye girmiş oluyor, antropolojinin bakışına göre.
Bu durum, sosyolojideki “sosyal etkileşim” mantığı içinde, “artık şiddetle/terörle ilişkim yok”, “yeni bir toplumsal role geçiyorum” demekle de aynı anlama geliyor. Dolayısıyla, burada silahı yakmak ile “yeni sosyal kimlik inşa etme arzusu” eşitlenmiş oluyor. Yani, söz konusu olan, “silahsızlık üzere bir sosyal kimlik” bulma çabası ve bu kimliğin toplum tarafından kabul edilmesi (sosyal içerilmesi) için “silah yakma” ile niyeti beyan/ilan etmek.
Psikologlardan Jung’ın yaklaşımı üzerinden bakacak olsak; silah yakma, kişinin saldırgan ya da zarar verici yönünü görmesi, onunla yüzleşmesi ve sonrasında ondan kurtulma çabası içinde olması anlamına geliyor. Bu, sosyo-psikolojik olgunlaşma için bir dönüm/kırılma noktası olarak da görülebilir.
Belki Heidegger’in “varlık” anlayışı üzerinden yorum yaparsak, silah yakma, insanın varoluş biçimindeki bir değişiklik olarak telakki edilebilir. Başka bir deyişle, Heideggerci mantıkla, artık “silahlı bir varoluş” değil, “silahsız bir varoluş” benimsenmiş olur. Tam da Öcalan’ın yeni varoluşunu “silahsız mücadele” vurgusu üzerine yapması gibi.
Her ne yönden bakarsak bakalım ortada “sembolizm” var.
Eğer Türk Devleti için ateşin anlamı ile Öcalan/PKK için ateşin anlamı “aynı” ise sorun yok! Eğer aynı değilse, “silah yakma”nın törenden öteye geçmemesi sonrası ortaya çıkabilecek riskler her zaman akılda tutulmalı ki Türk Devleti’nin böyle bir aklı olduğundan şüphe yok.
Hatta, böyle bir riskin “belirginleşmesi” durumunda, (Baudrillard’ın simülasyon yaklaşımı bağlamında) silah yakma, özgün anlamını kaybedip “imajın imajı” hâline gelmiş olabilir. Artık barışı temsil etmez, sadece “barışı temsil eden bir temsil” durumuna “düşer”.
Bu, ancak ve ancak terör örgütünün “oyunu” demek olur ki Türk Devleti bu sefer köklü terör temizliği yapacaktır!
Çünkü ateşin “ısıtıcı” yönü istismar edilirse ateş “yakar”, “kül eder”!
Yorumlar10